MEDYA PSİKOLOJİSİ (2)
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisinde yayınlanan ve Ayşenur Güldeste tarafından yapılan çalışmada, 2016 yılının son üç ayı ve 2017 yılının ilk üç ayı olmak üzere altı ay boyunca bir gazeteye yansıyan cinsel istismar vakası haberleri içerik analizi ile incelenmiştir.
Toplam 29 cinsel istismar haberinden 9’unda mağdur kişinin fotoğrafına yer verildiği, 4’ünde istismarcının, 2’sinde de hem mağdurun hem de istismarcının fotoğrafının kullandığı görülmüştür.
Dolayısı ile medya içeriklerinin çocuğun, mağdurun, kadının, bireyin ve toplumun yararını gözetecek, kişiye ve yakınlarına duygusal yönden zarara vermeyecek, kişiyi ve toplumu travmatize etmeyecek şekilde sunulması, kullanılan başlık ve görsellerin, çocuk ve insan haklarına, yayın etiğine uygun olması gerekmektedir.
Bu konunun hem yayıncının hem de medya içeriğini kişisel sosyal medya hesaplarında paylaşarak yayılmasını sağlayan izleyici ve takipçilerin de sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. Medyanın kadını, çocuğu, bireyi temsil etme biçiminin, toplumun tutumunu ve bakış açısını şekillendirdiğini unutmamak gerekmekte ve bu vicdani sorumluluk duygusu ile hareket etmek gerekmektedir.
Medya psikolojisi uzmanı Adorro (2001), televizyon, gazete, dergi gibi sosyal medya araçlarının genellikle dikkatimizi dağıttığını ve bu araçların kendimizi anlayacak süreçleri engellediğini, sosyolojik ve siyasal gerçekliği anlamaktan uzaklaştırmak için tasarlandığını ifade etmektedir.
Ona göre, haberlerden dizilere, video kliplerinden bilgisayar oyunlarına, değişen medya içeriklerinin, izleyicinin karmaşık algı ve hikayelerin içinde kaybolmasına neden olmakta ve böylece içinde bulunduğu dünyayı sorgulamasına izin vermemektedir. Medyanın algı yönetimi işlevi ile belirlendiği bir “açık hava hapishanesi” olduğunu ifade etmektedir. Üretilen medya içeriklerinin hayatımızı kuşatan sosyo-ekonomik ve politik sorunları göz ardı etmemize neden olduğunu belirtmektedir.
Medya psikolojisi uzmanı Althusser de, medyanın insan tutum ve davranışlarını belirlemede önemli bir etkiye sahiptir. Toplumsal gündemi meşgul etmek istediğinde, bir olayı ya da konuyu genelde sık tekrarla, çarpıcı ve büyük görüntülerle ya da sansasyonel bir dille vermektedir. Dolayısı ile medyanın yarattığı gündem toplumun da gündemi olmaktadır. Tüm bunlar, medyanın toplum üzerindeki “algı yönetimi” gücünü göstermektedir.
Medyanın insan davranışlarını yönlendirme ve şekillendirme etkisi olduğu gibi, izleyicinin de medya içeriğine yön ve şekil verme etkisi bulunduğunu da unutmamak gerekir. İzleyicinin seçimi, izleme oranları, takip ve beğeni oranları da medya içeriğini etkileme gücüne sahiptir. Dolayısı ile izleyicinin medya içeriklerini, medya içeriklerinin de izleyiciyi değiştirme, yön verme ve şekillendirme gücü bulunmaktadır. Birey ve toplum ruh sağlığına duyarlı medya içeriklerinin üretilmesini ve bunun için de izleyicilerin kendi üzerine düşen seçiciliğin önemini fark edebilmesi umuduyla…
Keyifli bir hafta dileğiyle…
e-mail: psikologsaadet@gmail.com