MAZLUMUN AHI

Peygamber efendimiz (sav) buyuruyor ki: ‘Anne ve baba ile evlatlarının arasını açanlar, onların arasına küskünlük ve düşmanlık sokanlar, sövmek ve dövmek gibi fena ve feci şeylere sebep olanlar, fesatçı ve münafıklar ahlaksız ve hainler şüphesiz ki melundurlar.’

***

Öyle insanlar vardır ki, görünüşte iki ayaklıdır fakat aslında insan şeklinde bir şeytandır. Bunlar şahıslar arasında laf taşırlar, milleti birbirine düşürürler. Bu tip insanları çevrenizde de görürsünüz. Bunlar yüzünden çok kavgalar, dargınlıklar, hatta ölümler meydana gelir.

HATIRA

Bir genç kız bir delikanlıyla evlenme hayali kurar, tabi ki delikanlının bundan haberi yok. Evlenmeyi düşlediği genç ise başka birini beğenir ve onunla evlenir. Bu duruma tahammül edemeyen genç kız kendince ‘ileriki yıllarda senin yuvanı yıkacağım’ diye ant içer. Bu kinini başka bir kadına da anlatır.

***

Zamanla şeytan planlı bu genç kız da evlenir, o da çoluk çocuk sahibi olur. Aradan yıllar geçer, kendisini almayıp başkasıyla evlenen adamın hanımı ölür ve 3-5 sene sonra tekrar evlenir. Fakat adamın yaşı artık 50 olmuştur ve yeni aldığı eşi ile arasında 20 yaş fark vardır.

***

Şeytan planlı kadının kini yıllar geçse de hala bitmemiştir ve aradığı fırsatı nihayet bulmuştur. O yıllarda çamaşır genellikle piynar meşe külü ile yıkanır, sabun az bulunurdu. Yeni evlenen kadın bir akar suyun başında ateş yakar, kazanını kaynatır ve çamaşırını yıkamaya başlar.

***

Fitneci kadın önce ‘kolay gelsin’ der, sonra yanına oturur ve yıllarca beslediği kiniyle şeytani planı işlemeye başlar. ‘Evliliğiniz hayırlı olsun ama ben üzülüyorum’ der. Çamaşır yıkamakta olan yeni gelin merak eder ‘neye üzülüyorsun’ der.

***

Balık yeme vurmuştur, anlatmaya başlar kadın. ‘Sen 30 yaşındasın, eşin 50 yaşında. Yarın adam ölecek, sen genç yaşta dul kalacaksın. Bu adamın eski eşinden olan çocukları da seni evden kovarlar, ona üzülüyorum’ der. Kadın önce duymazdan gelir ama fitneci kadının işlemeleri sonunda ‘peki ne yapmam lazım’ der.

***

Fitneci kadın fırsatı yakalamıştır, artık oltayı çekme vaktidir. -Ohoo ben senin yerini bile hazırladım. -Nasıl yani? -Falan köyde, falan dul bir erkek var. Ama adamın maddi durumu da çok iyi. Yeni gelin yaşadığı yoksulluk şartlarını düşünerek bir anda değişir. 50 yaşındaki yeni damat ise bir haftalığına çalışmaya gitmiştir, 7 gün evde yoktur.

***

Fitneci kadının planı tıkır tıkır işlemektedir. Kimse kadere bir şey diyemez ama ara bozuculuk çok tehlikeli bir şeydir. 30 yaşındaki kadın kaçarak gelmiştir, resmi nikahı da yoktur. Bunu fırsat bilen fitneci kadın daha önceden ayarladığı adamla 30 yaşındaki kadını buluşturur.

***

Fitneci kadın daha hırsını alamamıştır, 30 yaşındaki kadının annesine giderek 50 yaşındaki adam hakkında ‘zorla kızımı kaçırdı’ diye dava açtırır. Üstüne aradan iki gün geçtikten sonra 50 yaşındaki adamın evine gelir, evde 4 tane çocuk vardır. Babaları bir haftalık çalışmadadır, ‘yeni anne’ 2 gündür evde yoktur.

***

Fitneci kadın hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi ‘hani gelin nereye gitti?’ der. Çocuklar çaresiz ‘bilmiyoruz 2 gündür yok’ derler. Kadın ‘desene kaçtı’ der, çocuklar yine ‘bilmiyoruz’ derler. ‘Şu sandığa bakalım bir şey götürmüş mü?’ deyip sandığa bakarlar, sandık boşalmış.

***

Velhasıl fitneci kadının planı tutmuştur. Finalde dava açılan ama karısı evinden kaçırtılan 50 yaşındaki damat ‘zorla kız kaçırma’ suçundan 13 ay hapse mahkum olur ve evde kalan 4 çocuk anasız babasız çok sıkıntılı zamanlar yaşar. Bir genç kızın sadece kendi kafasında kurduğu evlilik hayallerinin yıkılması bir ailenin dramına dönüşür.

***

Fitneci kadının planı tutmuş ve kendince erkeği cezalandırmıştır. Yaptıkları yanına kâr kalmış mıdır? Fitneci kadının oğlu ile gelini anlaşamazlar ve finalde gelin kendini asar. Torunlarından bir tanesine tecavüz edilip, cesedi dağda gömülü olarak bulunur. Diğer torunu trafik kazasında feci şekilde can verir.

***

Diğer oğlu evi terk eder ve gurbette çalışmaya başlar. Evlat hasreti ile yanıp tutuşur ama nafile. Son zamanlarında da kendisi ile hiçbir evladı ilgilenmez ve tek başına ölür. Yuva yıkmanın cezası ahirete kalmadan dünyada verilir. Ne demişler ‘Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!’