MAVİ KARANLIK

En son ne zaman güldürmüştün yüzümü hatırlamıyorum. “İç sesime ne zaman candan kulak vermiştin” diye kendime soruyorum fakat içimde kopan fırtınalardan, bendeki sesini duyamıyorum. Ruhum bedeninden kopalı o kadar uzun zaman olmuş ki, seni bulamıyorum.

***

Kaybetmişliğin en kötü yanı, bir daha kazanılmayacak olduğunu bilmekti. Hani o çok sevdiğin kömür karası gözlerim vardı ya... İşte o kömür karası gözlerimi yorgunluğa terk ettiğin gecelerimden birinde yazıyorum sana. Uzun uzun yazmayacağım. Bu gece başımı öne eğip sadece düşüneceğim...

***

Tozu dumana katan sokakların pis havasını soluyorum. Yolun sonunda sana kavuşacağımı bilerek düşmüştüm ben yollara. Kuytu karanlıklardan korkmadan, tökezler miyim diye bir saniye bile düşünmeden beni sana getirecek yollara yalın ayak vurmuştum kendimi.

***

Meşalelerle karşılamanı beklemiyordum ama bir tebessümün bile ayağıma batan çakıl taşlarının acısını almaya yetecekti. Oysa sana gelirken; dokunuşlarına can verecek, bakışlarına kul olacak, gülümseyişine ölecek kadar sevgimi yüreğime sırtlayıp yorgunluğumu hissetmeyerek gelmiştim.

***

Eller bilmez ama sen bil istiyorum. Çıktığım yolların tozu dumanı ciğerlerime işledi ve maalesef bu yetmedi sana. Görmesini bilmeyen gözlerin değil yüreğindi. İçimi acıtan yara değil kanattığın yaraya yar olamamandı.

***

Tükenecek bir şeyinin kalmadığını anladığımda yolun yarısına çoktan gelmiştim. Yaşadığım sevdayı kelimelerle anlatmak imkansız olsa da seni sevmek; huzurumun adı, dilimin ucunda ki yemindi.

***

Gökyüzünün yıldızlarını gözbebeklerimin içinde bir araya getiren mucizeydi. Her yenilginin sonunda inatla yeniden ayağa kalkmak ve en baştan seni sevebilmekti. Çaresizliğinin içinde aydınlığa bir çıkış yolu bulmanın ta kendisiydi.

***

Milyarlarca insanın bu hayatta bir rengi varken benim seni gökkuşağı ilan ettiğim, içinde sayısız renk barındırdığım, bir türlü seni tek renge sığdıramadığım rengarenk kocaman sevdiğimdin sen.

***

Gürültülü hayatların içinde kaybolmuş cılız bir ses gibiydi seni sevmelerim... Gözlerim de fer kalkmamıştı, gülüşlerimde mutluluk yoktu, kalbim biraz donuk, ruhum ise durgundu.

***

Renksiz ve karadan daha kara gecelerde sessizliğine ilk düşmem sensizlikten olmuştu. Sandım ki sessizliğine dalarsam seni bulurum. Oysa nerden bilebilirdim ki senin tek rengin lacivertmiş...

***

Ben seni böylesine güzelliklerle severken, senin beni layık gördüğün sevginin rengi neydi peki? Bana layık gördüğün tek bir renk varmış, o da hiç bir ressamın bile açamayacağı kadar koyu karanlık bir maviymiş.

***

SON SÖZ

Dedim ya, uzun uzun yazmayacağım. Sana inat, tüm rengarenk renklerle boyayacağım lacivertinin üstünü bu gece. Biraz olsun kendini sev, ışık ol diye...