MASLOW’UN PİRAMİDİ YIKILDI
Maslow’un Piramidi yıkıldı, yıkılıyor...
Çok değerli bir büyüğümden dinlemiştim bu hikâyeyi, okumayanın içinde kalacak cinsten. Paylaşma zamanımın bu yazımda olmasının nedeni insanların ihtiyaçları için onlara yardım edecek insanlar olduğunu düşünüp, umut beslediklerini görmemdi.
***
Olaydan bağımsız olarak umudun kişiler için ne kadar tehlikeli olduğunun kanıtıdır bu hikaye… Erzurum’da sabah 5 sularında nöbet tutmakta bir asker. Üzerinde havanın -30’lu ve tipili bir baskısıyla nöbette. İleriden gelen bölük komutanı üşümemek için 5 montu üst üste giymişçesine yanına geliyor askerin.
***
- “Evladım üşümüyor musun? Hava buz gibi!”
+ “Üşümüyorum komutanım, yanıtını verir asker.” Komutan şaşırmıştır bu havada bu cümleye ve biraz da sert bakışlarla içeri odasına gider. İçtima ve nöbet değişimleriyle ilgilenir. Ertesi gün yine aynı saatlerde kapıdadır komutan…
- “Evlat seni dünde aynı şekilde gördüm, bugünde aynısın. Üzerinde incecik bir mont var neden kalın bir mont giymiyorsun? Hava -30, bu rüzgâr, bu tipi, bu yağış…”
***
+ “Üşümüyorum komutanım.” yanıtı komutanı iyice sinirlendirmiştir. Söylenerek içerideki odasının yolunu tutar. Yine içtima ve nöbet değişimleriyle ilgilenir. Ertesi gün yine kapıda aynı askeri görecektir, komutan…
- “Evladım 2 gündür seni ısrarla uyarıyorum neden kalın bir şeyler giymiyorsun?”
+ “Üşümüyorum komutanım.” yanıtı komutanı iyice çileden çıkarmıştır.
- “Ne demek üşümüyorum asker? Havanın haline bak!” Sinir küpüne dönen komutandan şu sözler dökülür:
***
- “Sen burada bekle asker sana bir ısıtıcı bir de kalın mont göndereceğim.” diyerek odasına doğru yöneldi. Askerden ise yalnızca “Sağ olun komutanım” yanıtı duyulmuştu. İçeri giden komutan, içtima ve nöbet değişimleri sırasında koridorda yankılanan çığlıklara bakmak için odasından çıkmıştı. Ağır basan tartının altta kalan kişisi yapacaktı onu bu son adım. Ne olduğunu neden bu bağırma ve çığlık seslerinin geldiğini öğrenmeye çalışıyordu.
***
Nöbet değişimine giden askerin kulağına eğilerek söylediği cümle duymak isteyeceği son şeydi.
- “Nöbet değişimi sırasında fark edilmekle birlikte, bir askerimizin donarak şehit olduğu haberini üzülerek vermek istiyorum komutanım.” Komutan tabi ki ahlar, vahlar içerisinde. Askerinden cebinden çıkan not ise umudu bizlere yeniden hatırlatır bir öğüt gibi…
***
- “Beni öldüren dışarıdaki soğuk değildi. Beni öldüren komutanımın bana vermiş olduğu umuttu…”
İhtiyaç ve insan, psikolojinin ana unsurlarındandır. Çünkü insanın ihtiyacı psikolojik süreçleri ortaya çıkartır. Son günlerdeyse temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanların yazdığı şeylere bakınca işin psikolojik sürecini ve umut kavramını ele almak istedim.
***
İnsanların temel ihtiyaca olan ulaşma krizinin önüne geçilmeyen her gün var olan yaşam psikolojilerinin de yok oluşuna tanık oluruz. Çünkü insan geleceği bilmese bile tahmin edebilecek konumda olmak ister. Ortaya çıkabilecek sosyal anksiyetenin en önemli nedeni alay edilme ve aşağılanma korkusudur.
***
Bu iki olayı ise birleştirmekte fayda var. Eğer insan geleceğe yönelik tahmini yapamaz duruma gelirse işte o zaman sosyal anksiyete bozuklukları toplumumuzda artan bir durum olarak karşımıza çıkar bu yüzden toplumumuzun kültüründe “anormal davranışı, normalleştirme eğilimlerini” sık sık görürüz.
***
İnsanların temel ihtiyaca ulaşma noktasında yaşadığı problemler yaşamsal sancıların oluşması, toplumdan kopuşların ortaya çıkması, konfor alanlarını terk edememe korkusu gibi geri dönüşler oluşmasına neden olur. Bu yüzden yıkıldı, yıkılıyor dedik.
***
Alınan erken önlem insanların gelecek kaygısı ve korkusunun önüne geçer bu nedenle yaşamsal döngüsünde yer alan standart işlerini daha rahat yapabilir. Dengeli ve doğru beslenmenin bile psikolojiyi etkilediği göz önünde bulundurulursa yaşam döngüsü içerisinde oluşan gelecek kaygısı insanın ihtiyaç kavramını ortadan da kaldırabilir.
SON SÖZ
İhtiyaç kavramı ortadan kalkan birey için artık her şey ulaşılmayan bir varlık değeri taşır. Umut bir insanı yeniden de doğurabilir ortadan da kaldırabilir…