MANTIKLI OLAN NE?

Geçtiğimiz cumartesi sabahı hepimiz 1948 öncesi İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni kapsayan topraklarda yeniden Filistin İslam Devleti’ni kurmayı amaç edinen Hamas’ın İsrail’e karşı yaptığı saldırılarla güne başladık.

Herkes bu saldırının boyutunu saatler ilerledikçe algılamaya başladı.

Ben kendimi bildim bile İsrail’in böyle bir saldırıya maruz kaldığını hiç hatırlamıyorum.

Anlaşılan o ki Hamas bir plan doğrultusunda böyle bir saldırı yapmaya karar vermiş.

***

Yıllardır Filistin halkına zulüm eden İsrail, şu an kendisi aynı zulme maruz kalıyor.

Tabi ki ne diyoruz etme bulma dünyası…

Lakin ben her zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini savunmuşumdur;

“Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.”

***

Bir savaş ortamında sivil halkın zarar görmesi kim olursa olsun ne olursa olsun kaçınılmayacak bir gerçektir.

Böyle bir durumda sivillerin zarar görmesi bence insanlık suçudur.

Evet, iki ülke arasındaki çıkarlar doğrultusunda bir savaş ortamı var ama neden siviller zarar görmek zorunda?

Hamas’ın saldırılarında yüzlerce sivil hayatını kaybetti.

Daha önceleri de İsrail’in saldırılarında binlerce Filistinli hayatını kaybetmişti.

Netice ne olursa olsun siviller zarar görmemeli kanısındayım.

Günün sonunda ölenlerin kadın, çocuk ve yaşlılar olmaması gerektiğini düşünüyorum.

***

İsrail şu andaki duruma bakıldığında Hamas’tan böyle bir saldırı girişimi beklemiyordu.

İsrail istihbaratı tamamen uyumuşa benziyor ki böyle bir saldırı meydana geldi.

Hamas, karda yürüyüp izini belli etmemişe benziyor.

Tabi Hamas’ın ardındaki İran faktörünü de unutmamak gerekiyor.

***

Hamas’ın silahlı militanları olan İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’nin bir bölümü hatta sınır hattındaki birçok noktayı ele geçirdiği söyleniyor.

Öte yandan Hamas’ın birçok askeri noktayı da imha ettiği gelen bilgiler arasında yer alıyor.

Ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta ise Hamas militanlarının planör ve paraşütler ile İsrail’e sızdığı belirtiliyor.

***

İsrail bu saldırılar karşısında savaş ilan etti.

Akabinde ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, abluka altındaki Gazze Şeridi sakinlerine "bölgeyi terk etme" çağrısı yaparak, Hamas'ın bulunduğu tüm bölgeleri enkaza çevireceklerini söyledi.

Anlayacağınız İsrail, ani gelen saldırılar sonrası toparlanarak Hamas’a karşılık verecek.

Bu karşılığın büyüklüğü ise az çok belli…

***

Türkiye ise yaşanan bu gelişmeler ışığında yapması gerekeni yaparak tarafsızlığını korudu.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İsrail ve Filistin’de yaşanan şiddet ve gerilimi derin bir endişeyle karşılıyoruz.

Bölgede sükunetin bir an önce yeniden tesis edilmesine büyük önem veriyor, sivil can kayıplarını şiddetle kınıyoruz. Şiddet eylemlerinin ve buna bağlı tırmanmaların kimseye bir fayda sağlamayacağını vurguluyor, tarafları itidalle hareket etmeye ve fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.

Söz konusu gelişmelerin daha fazla tırmanmadan ve daha geniş bir alana yayılmadan kontrol altına alınabilmesini teminen, Türkiye olarak elimizden gelen katkıyı sağlamaya daima hazırız. Bu doğrultuda, ilgili taraflarla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.

Bu üzücü gelişmeler, iki devletli çözüm vizyonunun önemini bir kez daha göstermektedir. Tarafları, güç kullanmaktan vazgeçerek, bu vizyon doğrultusunda, daha fazla gecikmeksizin kalıcı çözüm için çalışmaya davet ediyoruz.”

***

Türkiye’nin buradaki tutumu en doğru tutumdur.

En mantıklı olan bu gerilimin bir an önce sona erdirilmesidir.

Yapılması gereken bir an önce bu savaş ikliminden çıkılmasıdır.

Aksi halde Taliban ve Hizbullah’ın da savaşa gireceğini varsayarsak Orta Doğu’da yine kanın gövdeyi götürmesi kaçınılmaz olur. Ayrıca savaşın devamı halinde İran ve İsrail arasındaki gerilim de tırmanışa geçecektir.