Maarif okullarında ‘yapay zeka’ müfredatı hayata geçiriliyor
Uluslararası okullar ağı bakımından dünyada ilk beşte yer alan Türkiye Maarif Vakfı (TMV), ‘yapay zeka’ alanında hazırlığını yürüttüğü yeni müfredatını 2024-2025 eğitim öğretim döneminde pilot okullarda uygulamaya başlayacak.
Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Birol Akgün, kuruluşunun
üzerinden 8 yıl geçen Maarif Vakfının yeni dönem çalışmalarını anlattı.
Türkiye Maarif Vakfının 17 Haziran 2016'da TBMM tarafından
kabul edilen kanunla, yurt dışında anaokulundan üniversiteye kadar her düzeyde
eğitim yapmak üzere kurulduğunu aktaran Akgün, geçen süre içerisinde Türkiye'yi
yurt dışında hakkıyla temsil edebilecek kalıcı, sürdürülebilir ve kaliteli
eğitim veren bir uluslararası eğitim markası olmak için çalıştıklarını söyledi.
Vakfın, faaliyetlerini iki kanaldan sürdürdüğünü belirten
Akgün, ilk olarak FETÖ iltisaklı okulların Türkiye Maarif Vakfına devrini
gerçekleştirdiklerini, bir taraftan da Türkiye'nin dış politika ve stratejik
hedefleri doğrultusunda kendi okullarını açtıklarını vurguladı.
"21 ÜLKEDE,
FETÖ'DEN 230 OKULU DEVRALDIK"
Kuruluşlarından itibaren FETÖ iltisaklı okulların devri
konusunda Dışişleri Bakanlığı ile yoğun bir çalışma içine girdiklerini belirten
Akgün, şöyle devam etti:
"Vakıf olarak 21 ülkede, FETÖ'den 230 okulu devraldık.
Açmış olduğumuz okullarda yakaladığımız eğitim başarılarıyla beraber artık yurt
dışında 'Türk okulları' denildiğinde Türkiye Maarif Vakfının okulları
anlaşılıyor. Buralarda Türk bayrağı asılıdır, Türkiye'yi temsil eder ve
büyükelçiliklerimiz dahil olmak üzere her türlü milli bayram kutlamalarında ve
temsillerde Türkiye Maarif Vakfı okulları resmi mekanlar olarak kullanılır.
Maarif Vakfı Okulları, FETÖ'yle mücadele anlamında yurt dışındaki eğitim
hizmetleri konusunda devletin son 10 yılda girişmiş olduğu en başarılı
hamlelerinden birisidir. Okullarımız, küresel bir güç olan Türkiye'nin
uluslararası alanda her türlü ilişkisini geliştirmek için büyük bir imkan ve
fırsat sunmaktadır."
Eğitim hizmetlerini en çok Türkiye'nin yakın coğrafyasında
yoğunlaştırdıklarını anlatan Akgün, Balkanlar'ın tamamında, Irak'tan
Gürcistan'a, Orta Asya'dan ABD'ye okullar açtıklarını, Afrika'da ise 26 ülkede
eğitim öğretim faaliyetleri yürüttüklerini aktardı.
Akgün, "Bugün 6 kıtada 52 ülkede 53 bini aşkın öğrenci,
447 okul, 1 üniversite, 19 eğitim merkezi, 11 Türkiye Araştırmaları Merkezi, 39
yurt ile dünyanın çok farklı coğrafyalarında eğitim hizmetleri veriyoruz"
dedi.
"BAŞARININ
ARKASINDAKİ HİKAYEYİ ÖĞRENMEK İSTEYEN PEK ÇOK ÜLKE VAR"
Uluslararası Maarif Programına (IM) ilişkin çalışmaları da
devam ettirdiklerinin altını çizen Akgün, Türkiye Maarif Vakfının 10'uncu
yılına geldiğinde artık Türkiye menşeli özgün bir uluslararası eğitim
müfredatını tüm akreditasyon sistemiyle hazır hale getirmeyi hedeflediklerini
bildirdi.
Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsünün çıkardığı
yeni bir raporda, Türkiye'nin uluslararası alanda yaptığı faaliyetlere "Türkiye'nin
dünyadaki kartları" başlığıyla yer verildiğini aktaran Akgün, raporda
Türkiye'nin yurt dışında hizmet üreten kurumları olarak Türkiye Maarif Vakfına
kadar tüm kurumların çalışmalarının ayrıntılı olarak bulunduğunu belirtti.
Sadece Afrika'da 26 ülkede 20 bin dolayında Afrikalı
öğrenciye modern ve kaliteli eğitim verdiklerine işaret eden Akgün, "Bu
başarının arkasındaki hikayeyi öğrenmek isteyen pek çok ülke var. Bizimle
işbirliği yapmak ve tecrübemizden yararlanmak istiyorlar. Bu raporlara ve kitaplara
yansıyor. Biz de Maarif Vakfı olarak bu başarı hikayesinin bir parçası olmaktan
büyük onur duyuyoruz." dedi.
"TÜRKÇE ÖĞRETİMİ
İÇİN ÖZEL BİRİM KURDUK"
Uluslararası alandaki okullarının en önemli ayırt edici
özelliklerinin birisinin Türkçenin öğretilmesi olduğunu dile getiren Akgün, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Örgün eğitimde Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi
konusunda büyük bir çalışma yaptık ve özel bir birim kurduk. Bu konuda Avrupa
Konseyi'nin uluslararası dil eğitimi standartları çerçevesinde müfredat
hazırladık. Sonra kitap üretimine, ders materyali üretimine geçtik. Şu anda 152
dolayında eğitim materyalimiz var. Türkiye'nin 'eğitim diplomasisinin' en
önemli yönlerinden biri Türkçenin yurt dışında yaygınlaştırılmasıdır ve Maarif
Vakfı bu görevi başarıyla yürütmektedir."
"YAPAY ZEKANIN
MANTIĞI TEKNOLOJİ UYGULAMASINDAN ÇOK DAHA ÖNEMLİ"
Birol Akgün, eğitimde yapay zeka alanı ile ilgili okullarda
yürüttükleri çalışmalarla ilgili soruları da yanıtladı.
Uluslararası alanda çalışan bir kurum olarak yapay zeka
alanındaki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirten Akgün, pandemi
döneminde eldeki tüm teknolojik imkanları kullanarak öğrencilerle ilişkiyi hiç
kesmeden uzaktan eğitim metotları kullandıklarını ve bir eğitim kaybına engel
olduklarını anlattı.
İstanbul'da 2022'de düzenledikleri ve ana konusunu
"yapay zeka ve eğitim" olarak belirledikleri Eğitim Zirvesi'nde de
dünyadaki belli başlı ülkelerin yapay zeka uzmanlarını bir araya getirdiklerini
hatırlatan Akgün, ayrıca Hong Kong'da düzenlenen konferansta da ABD ve
Avrupa'daki gelişmelerin yanı sıra Çin'deki yapay zekanın eğitim alanındaki
uygulamalarını yakından öğrenme fırsatı bulduklarını söyledi.
OECD ve Avrupa Konseyi'nde de çok ciddi şekilde Çin kökenli
uzmanların bu alanda çalıştığını gördüklerini aktaran Akgün, "Dolayısıyla
dünyada ilkokuldan itibaren dijital okuryazarlık ve yapay zeka kullanımı konusunda
büyük bir akım bulunuyor" dedi.
Akgün, tüm bu ön hazırlık sürecinin ardından Maarif Vakfı
Okulları'nda yapay zeka ve dijitalleşme alanında çalışmaları yoğun şekilde
sürdürdüklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyadaki gelişmeleri gördükten sonra Maarif Vakfı
Genel Merkezimizde yapay zeka çalışma grubu oluşturduk. 2024-2025 eğitim
öğretim yılında belirlediğimiz bazı pilot okullarımızda kullanmak üzere lise 1.
sınıflar için yapay zeka ders müfredatı ve ders materyallerini oluşturuyoruz.
ABD'den bir uzman ekiple de yakından çalışıyoruz. Ortak çalışmayla bir şekilde
müfredat ve ders kitapları ile öğretmen el kitaplarını hazırlıyoruz ve eylül
başında da bu dersi verecek öğretmenlerin eğitimine başlıyoruz. Gelecek
yıllardan itibaren yapay zeka müfredatını liselerden belki ortaokul seviyesine
çekeceğiz, hatta dijital yeterlilik ve yapay zeka eğitimini tüm eğitim
kademelerine yayarak vermek istiyoruz. Örneğin matematik dersinde bunun
teknolojiye nasıl aktarabileceğini, sosyal bilgiler derslerinde algoritmik
düşünmenin mantığını öğretmemiz lazım. Yapay zeka mantığı teknolojik tasarımdan
çok daha farklı ve dijital dünya kendine özgü bir zihinsel hazırlık
gerektiriyor.
Yapay zeka alanında Milli Eğitim Bakanlığının yeni müfredat
çalışmaları çerçevesinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızla da yakın
çalışıyoruz. Onların da güzel çalışmaları var, onlarla da temas halindeyiz.
Türkiye olarak bizim dijital çağı kaçırma şansımız yok. Yapay zeka alanında
insanlık en az sanayi devrimi kadar önemli bir sıçrama döneminden
geçiyor."
"KLASİK
EĞİTİMDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Yapay zeka konusunda klasik eğitimden vazgeçmeyeceklerinin
altını çizen Akgün, şu ifadeleri kullandı:
"Çünkü düşünme yeteneği, felsefesi orada veriliyor. Ama
yarının eğitim sistemine uygun şekilde yeni nesillerin zihinlerini de inşa etmemiz
lazım. Matematiksel düşünme, kodlama sistemini eğer kendi çocuklarımıza
öğretmezsek, zaten çıkan teknolojiyi kaçınılmaz olarak hepimiz kullanmak
zorunda kalıyoruz. O zaman biz edilgen ve tüketici bireyler haline geliyoruz.
Milli gelirimizi artıracaksak yani uluslararası alanda rekabeti koruyacaksak
esasen başta yapay zeka olmak üzere teknolojiyi tasarlayan, bilgi işlemsel
düşünebilen yeni nesiller yetiştirmek durumundayız."
Milli Eğitim Bakanlığının yapay zeka alanındaki
çalışmalarının yanı sıra Yükseköğretim Kurulununun (YÖK) da ilk defa bu alanda
yeni bölümler açtığını dile getiren Akgün, "Biz de Türkiye'nin yurt dışına
açılan kapısı olarak yapay zeka alanında günceli takip eden bir altyapı
kuruyoruz." diye konuştu.
AA