LUT KAVMİ VE ALTI ÜSTÜNE GELEN ŞEHİR

Hz. Lut ve kavmi arasındaki mücadeleye Kuran-ı Kerim’in değişik yerlerinde atıflar yapılmaktadır: “Hani Lut da kavmine şöyle demişti: Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsız çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz.

Bu uyarılarına karşılık kavmi O’na: “Biliyorsun ki, kim bize karşı söz etmiş, yaptıklarımıza karşı çıkmış, ya da şu veya bu şekilde bize muhalefet etmişse memleketimizin dışına sürülmüştür. Eğer sen de böyle davranırsan, sana da aynısı yapılacaktır. Araf ve Neml surelerinde kavmi, Hz. Lut’a bu uyarılarda bulunmadan önce “onlar fazla temizlenen insanlarmış, onları memleketinizden çıkarın” kararını vermişlerdi.

Hz. Lut, tüm uyarılarına rağmen onları bu iğrenç kötülükten vazgeçiremeyince “Rabbim, onların kötülüklerinin sonuçlarından bizi (müminleri) koru” diye dua etmiştir. Kendilerini doğru yola davet edip ileride gelecek olan felakete karşı onları uyaran Hz. Lut’un olağanüstü çabalarına karşılık, kavminin ona cevabı onu tehdit etmek olmuştur. Bu azgın ve sapık kavim kendilerine doğru yolu gösteren peygambere karşı öfke duyuyor, onu ve ona iman edenleri sürgün etmek istiyorlardı.

Onlara tanınan süre sona erdiğinde, Hz. Lut ve davetini kabul eden az bir toplulukla beraber felaketten kurtarılarak, geride kalanların hepsi korkunç bir felaketle helak ediliyorlar. ‘Geride kalan bir kocakarı’ ifadesiyle Hz. Nuh’un karısı kastedilmektedir. Tahrim Suresi’nde Hz. Nuh ve Hz. Lut Aleyhi selamların eşlerine değinilerek bu konuya ışık tutulmaktadır. ‘Bu ikisi kullarımızdan iki salih kulun (nikâhları) altındaydılar, fakat onlara ihanet ettiler.’

Yani iman etmediler ve Salih kullarının değil de, kâfirlerin tarafını tuttular. Bu nedenle, Allah Lut’un kavmini cezalandırmak isteyince, Hz. Lut’a ehliyle beraber memleketi terk etmesini, fakat karısını geride bırakmasını emretti. ‘Gecenin bir kısmında ehlini yürüt; içinizden kimse geriye bakmak için dönmesin, karın hariç. Çünkü onların başına gelen O’nun da başına gelecektir.’

Hz. Nuh’un karısı, kavmine O’nun mecnun olduğunu söylerdi. Hz. Lut’un karısı da, kocasına gelen erkek misafirleri, gece ateş yakarak, gündüz de duman çıkararak haber verirdi. İkisi de layık oldukları cezaya çarptırıldılar. Hz. Lut ve kavmi arasındaki mücadeleye Kuran-ı Kerim’in değişik yerlerinde atıflar yapılmaktadır: “Hani Lut da kavmine şöyle demişti: ‘Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsız çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz.

Doğrusu siz, ölçüyü aşan azgın bir kavimsiniz.’ Kavminin cevabı: ‘Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!’ demekten başka olmadı. Benzer şekilde Ankebut Suresi’nde de: “Lut da; hani kavmine demişti: ‘Siz gerçekten, sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı çirkin bir utanmazlığı yapıyorsunuz.

Siz, yine de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?’ Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: ‘Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah’ın azabını getir’ demek oldu. Dedi ki: ‘Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et.” Yasin Suresi’nde onların bu cevabı şöyle karşılık bulmaktadır: “Ve derler ki: ‘Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit (etmekte olduğunuz yıkım ve azap) ne zamanmış?

Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetlemezler, onlar birbirleriyle çekişip dururken o kendilerini yakalayıverir. Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler. Hz. Lut, kavmini apaçık bir doğruya çağırıyor ve onları anlaşılır bir şekilde uyarıyordu. Ancak azgın kavim hiçbir uyarıyı dinlemiyor ve peygamberi inkâr etmeye ve onun haber vermekte olduğu azabı yalanlamaya devam ediyorlardı.

Kuran’da onların çarptırılacağı azap şekli tarif edilip genel bir uyarı yapılarak şöyle denmektedir: “Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer biz dilersek, onları yerin dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda (gönülden Allah’a yönelen) her kul için bir ayet vardır.”

Kavminden bütün çabalarına rağmen olumsuz cevaplar alan Hz. Lut, Allah’tan yardım istedi: “Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.” Hz. Lut’un isteği üzerine Allah, erkek kılığına girmiş iki melek gönderdi. Genç ve yakışıklı delikanlılar şeklinde gönderilen bu meleklere de bu sapıklar tecavüze yeltendiler.

ELÇİLERİN MAHİYETİ

Bu melekler, Hz. Lut’a gelmeden önce Hz. İbrahim’e gitmişlerdi. Hz. İbrahim’e yaşlı karısının bir çocuk doğuracağı müjdesini veren elçiler, asıl gönderiliş sebeplerinin azgın Lut Kavminin helak edilişleri olduğunu açıkladılar. Bu buluşma da, Kuran’da şu şekilde ifade edilmektedir: “Bizim elçilerimiz İbrahim’e bir müjde ile (iki oğul ihsan edeceğimize dair) geldikleri zaman, dediler ki: ‘Gerçek şu ki, bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular.”