LUT KAVMİ’NİN AHLAKSIZLIĞI

Kuran’da kapalı bir dil ile ancak hadislerde açık bir şekilde belirtildiği gibi meleklerin genç ve yakışıklı delikanlılar şeklinde gelmesi onu çok üzmüş ve kaygılandırmıştır. Hz. Lut misafirlerini kavminin sapık emellerine terk edemezdi. Onları bu günahkârlardan nasıl koruyacağını düşünüyordu.         

Meleklerin Hz. Lut’a yakışıklı gençler biçiminde geldiklerinde Hz. Lut’un onların melek olduklarını fark etmediği anlaşılmaktadır. Kavminin nasıl arsız sapık ve mücrim olduğunu bildiğinden dolayı endişeye kapılmasının nedeni budur. Bundan dolayı onlara ‘Meşru istekleriniz için işte kızlarım veya kavmin kızları. Onları nikâhlayıp meşru yollardan yaşamınızı devem ettirebilirsiniz’ diye adeta yalvarmıştı da onlar bunu kabul etmemişlerdi.

Dediler ki: “Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. (Lut): ‘Keşke benim size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim!’ Dedi. Melekler dediler ki: ‘EyLut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiç biri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz O’na da isabet edecektir.

Onlara vadolunan (helak) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?’ Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık. (O taşlar): Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zalimlerden uzak değildir.”

Hicr Suresi’nde de olay şöyle açıklanmaktadır: “Melekler Lut peygambere misafir geldiklerinde Hz. Lut onlara ‘Sizler gerçekten tanınmamış kişilersiniz’ dedi. Onlar ise: ‘Hayır. Biz sana onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik. Sana gerçeği getirdik. Biz şüphesiz doğruyu söyleyenlerdeniz. Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar sen de onların ardından git ve sizden hiçbiriniz arkasına bakmasın. Yalnız karın müstesna. Çünkü o da onlarla işbirliği halindedir. Ve emrolunduğunuz yere gidin’dediler.

İlahi adaleti gerçekleştirecek olan bu emir Hz. İbrahim’e kocamış yaşta çocuk müjdesinin verildiği zamana rastlar. Yakışıklı delikanlıların Hz. Lut’a misafir geldiklerini duyan şehir halkı sevinçle onun evinde toplandılar ve sapık emellerini gerçekleştirmek için onları (misafirlerini) kendilerine vermesini istediler.

Onların bu ahlaksız, sapık tutumları toplum olarak tüm namus duygularını kaybettiklerini göstermektedir. Bu tutumlarını hiç kimseden utanmadan ve açıkça Lut peygambere teklif etmeleri ne derecede zıvanadan çıktıklarının bir göstergesidir. İşin daha kötü tarafı ise bu rezilliklerine o toplulukta hiç kimsenin engel olmamasıdır. Onların kötülükleri sadece bununla kalmıyor Sodom’a yolu düşen yolcular soyuluyor, alay ediliyor ve edep dışı hakaretlere uğruyorlardı. Bu çirkinliklere karşı çıkanlar ise şiddete uğruyor sürgün edilmekle tehdit ediliyorlardı.

Hz. Lut’un bütün ısrarlarına rağmen lanetli kavim ona ‘Şüphesiz sen aşırı temizlenenlerdensin. Biz sana el âlemin işine karışma dememiş miydik? Bu isteklerinde ısrar edersen seni sürgün edeceğiz. Sen muhakkak biliyorsun ki bizim için senin kızlarında bir hak yoktur ve şüphe yok ki sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.’ Lut Kavminin bu cevabı, onların ahlaksızlığın en adiliğine düştüklerini arsız bir yüzle dişiler yerine erkekleri isteyebildiklerini açıkça göstermiştir.

Temizliğin doğal yolunu bırakıp pisliğin doğal olmayan yolunu seçmeleri, tatminin doğal yollarıyla tüm ilgilerini kesmişlerdir. Bu tür bir ahlaksızlık, manevi çöküşün belirtisiydi. Bu pisliği bilerek ve inatla sürdüren bu kavim geriye iyi adına hiçbir şey bırakmamış ve ıslah olma umudunu da kaybetmişlerdir. İşte bu kavim tabiri caiz ise artık sözün bittiği noktaya gelmişlerdi.

Nihayet akıbet vakti geldi. Belirlenen vakitte sabaha doğru Lut Kavminin yaşadığı bölgede belki de tarihin en büyük felaketlerinden biri gerçekleşti. “Bizim emrimiz, bir göz kırpma gibi yalnızca bir keredir. Andolsun biz sizin benzerinizi yıkıma uğrattık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?”

SÖZÜN BİTTİĞİ ZAMAN

Uzun süre kavminin düştüğü çirkef sapkınlıklardan kurtulması için olağanüstü çaba harcayan Lut Aleyhisselam’ın bütün çabaları boşa gitmiş ve bu duruma uygun bir tabirle artık ‘sözün bittiği zaman’ gelmişti. O’nun son sözü de: “Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.” Onu (Hz. Nuh) ve Lut’u kurtarıp içinde, âlemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık.”