LUT KAVMİ NEDEN HELAK OLDU?
Tevrat, Hz. Lut’un Sodom şehrinin bulunduğu bölgeye Peygamber olarak gönderildiğinden bahsederken, bu bölgeye “Erden Havzası (Vadi Sidim)” der. Erden Havzası, her biri 100 bin nüfusa sahip Sodom, Gomarrah, Admah, Zeboim ve Zoar (Bela) gibi şehirlerden meydana geliyordu.
İslami kaynaklarda bu şehirlerden şöyle bahsedilir:
Sayğa, Sağara, Ğamra, Duma ve en büyükleri Sodom. Bu şehirlerin toplam nüfusu 400 binden fazla idi Türkçeye Sodom ve Gomore diye tercüme edilen bu beş şehirden ikisi daha çok meşhurdur. Hz. Lut, bu şehirlerden en büyüğü olan Sodom’da tam yirmi küsur yıl kaldı. O da Hz. İbrahim gibi, konukseverdi. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırdı.
Olayın geçtiği yer günümüzde şöyle tanıtılmıştır:
“Şeria Vadisi, Lut Gölü ve Vadi-Araba büyük bir tektonik çukur içinde kuzey-güney doğrultusunda uzanırlar. ‘Gor Çukuru’ adı verilen bu arazi dünyanın en alçak yeridir. Bu büyük depresyon ve çevresi deniz seviyesinden 392 m daha aşağıda olup çok sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Bu sahada sıcaklık yazın 49 dereceye kadar çıkar. Yıllık yağış ise ancak 127 mm’dir.
Şeria Vadisi, kuzey-güney doğrultusunda 240 km uzunluğunda ve doğu-batı doğrultusunda ise 130 km genişliğinde olup her iki yakası tarıma elverişli düzlüklerden oluşan bir vadidir. Lut Gölü yüzde 23.5 tuzluluk oranıyla dünyanın en tuzlu su kütlelerinden biridir. Göl yüzeyindeki buharlaşma şiddeti çok fazladır. Gölün doğusunda Ürdün, batı ve kuzeybatısında Filistin (Batı Şeria), güneydoğusunda İsrail devletleri yer almaktadır.
Lut gölü ve daha kuzeyindeki Taberiye Gölü çevresinde okaliptüsler, astropikal bitkiler, makiler, küçük boylu garigler, bazı dikensi türler, bodur çalılar, zeytinlikler, su kenarlarında hurmalıklar, yer yer meşe, sedir ve kızılçam ormanları yer alır. Bu türlerin bir kısmı geçmişte tarihi dönemler boyunca gemi yapımı ve kereste elde etmek için tahrip edilmişlerdir.
Lut Gölü çevresinde irili ufaklı akarsular vardır. Bunların hemen hemen tamamı yazın kururlar. Göl tuz, sodyum, potasyum, magnezyum ve fosfat bakımından zengindir. Kıyılarındaki potas rezervleri potansiyeli bakımından dünyada ilk sırada yer alır.”
Kitab-ı Mukaddes’e (Talmut) göre kavmin yaşadığı bölgenin merkezi Ölü Deniz’e yakın yerlerde ya da tamamen yükselen suyun altında kalmış olan Sodom Şehri’dir. Yapılan arkeolojik araştırmalardan anlaşıldığına göre Sodom şehri, İsrail-Ürdün sınırı boyunca uzanan Tuz Gölü’nün (Ölü Deniz) yakınlarında bulunmaktadır.
Talmut, Sodom’un dışında dört büyük şehirlerinin daha olduğu ve bu şehirlerin arasındaki arazilerin kilometrelerce devam eden büyük bir bahçeyi andırdığını ve seyredenleri büyülediğini anlatır.
Günümüzde bu şehirlerin yerleri tam olarak belirgin olmayıp, çoğunun Lut Gölü altında kaldığı tahmin edilmektedir. Dr. Şevki Ebu Halil ise, bölge ile ilgili olarak şu bilgileri verir:
“Lut (a.s.), İbrahim (a.s.) ile birlikte bölgeye geldi ve O’nu tasdik etti. Mısır’dan dönmelerinden sonra gönül rızasıyla birbirlerinden ayrıldılar. Çünkü aynı arazi ikisinin de hayvanları için yeterli değildi. Lut, Ölü Deniz’in (Lut Gölü) güney ucuna yerleşti. Orada ülkenin altını üstüne çeviren sarsıntıda yıkılan Sodom ve Amure bulunuyordu. Bu sarsıntıda Lut ve beraberlerindekilerin sığındığı ‘Suğer’ ise herhangi bir zarar görmedi.”
Bölgelerinde büyük bir refah içerisinde yaşayan Lut Kavmini bu bolluk ve rahatlık o derece sarhoş etmişti ki, apaçık bir küfür ve isyan içerisine dalmış, haddi aşan sapıklıkların hâkim olduğu bir yaşantıya kapılmışlardı. Bu davranışlarıyla Allah’ın gazabıyla gelecek cezayla helak olacaklarını unutmuşlardı.
GÖRÜLMEMİŞ SAPKINLIK
Sodom ve çevre halkı, tarımla uğraşıyordu. Dışarıdan gelenlere karşı özellikle kıtlık yıllarında bağ ve bostanlarını titizlikle koruyorlardı. İçlerinde homoseksüellik yasallaşmıştı. Bu kavim, Kuran’da belirtildiğine göre, o güne kadar dünya üzerinde görülmemiş bir sapıklığı (eşcinselliliği) uyguluyorlardı. Dışarıdan bu bölgeye giren insanların iffetini çiğneyip bunu da bir kural haline getirmişlerdi. Yolları kesip, gelip giden insanlara sataşıyorlardı. Hz. Lut’un yanına erkek misafirlerin gelmesini de yasaklamışlardı.