KUYRUK ACISI HİÇ GEÇMEZMİŞ

Bugünkü yazıma teşbihte hata olmazsa çok eski bir hikaye ile başlamak istiyorum. Hani şu kuyruk ve evlat acısı üzerine anlatılan oduncu ile yılanın hikayesi!

Hayvanlar hiçbir şeyi unutamadığı gibi insanlarda unutamıyor elbette ki. Bu sadece bize has bir durum değil. Yıllar geçse de yaşanmışlıkları içine sindiremeyenler sık sık olayı anlatır durur.

Efendim, herkesin malumudur bu hikaye. Ormanda karşı karşıya gelen oduncu ile yılanın hikayesi. Onuncu yılana kayamamış, yılanda oduncuya yıllarca kör kuyudan altın getirmiş!

İyilik karşılıksız kalmamış anlayacağınız. Yılanda olsa iyiliğin karşılığını yıllarca vermiş. Yapılan iyilikler hiç unutulmaz öyle değil mi? Bugün dünya yarın ahret.

Neyse, aradan bir zaman geçer ve oduncu hastalanır yılanın yanına yani kuyunun başına gidemez olmuş. Oğlunu göndermiş kendi yerine. Oğlan yılanı oduncunun oğlu olduğuna ikna etmiş.

Sonra, yılanda kanat getirince kuyuya inip bir altın getirmiş. Ama oduncunun oğlu aç gözlü olunca yılanı öldürmek istemiş. Lakin ıskalayınca yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.

Eve dönmeyen oğlunu merak eden oduncu hasta yatağından sürünerek kalkıp kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılanda da kuyruğu yok ve oda kanlar içinde.

Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılanda yaralı. ''Hatalı olan oğlum olmalı!'' demiş ve yılandan özür dilemiş. ''Tekrar dost olalım!'' demiş.

Yılan ise acı acı gülümsemiş: ''Çok isterdim ama sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız!'' demiş.

Ben bu hikayeyi kısaltarak buradan aktarmaya çalıştım. Detaylarına girmedim. Zaten hikaye bu ya. Ama ben bunu elbet bir konuya bağlayacağım. Hem de Antalya’ya.

CHP’li Muhittin Böcek’in 1999 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanması ile o dönemdi adı Sahil Antalya Yaşam Parkı olan Konyaaltı plajlarını kafayı taktı. Dünyanın en güzel plajı ve yaşam merkezi yapılan yeri adeta yok etmek için elinden gelini ardına koymadı.

Yapılan harcamalarda yetim hakkı yendiğini iddia edip halkı yanıltmaya çalıştı. Eski Başkan Menderes Türel’e demediğini bırakmadı. Yetmedi, buranın sözleşmesini iptal için yollara döküldü, mahkeme mahkeme dolaştı.

Hatta kendi adamlarına verebilmenin yollarını aradılar, saklı gizli değil alenen. Hem de Genel Sekreter Cansel Çevikol Tuncer’in bir toplantıda yaptığı açıklama ile. Ama öyle olmadı.

Başkan Böcek’in her zaman söylediği, “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” gibi bu alengirli oyunda yargıdan döndü. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Yargı kararını verdikten sonra karara saygı duyulur ve herkes işine bakar benim bildiğim. Ama yok. Bizim Başkan’da Yörük inadı var ya. İşte tam bu oduncu hikayesi gibi.

Her daim diline bu plajı dolayıp duruyor. “Vay efendim şöyle vay efendim böyle haksızlığa uğradık, yok yetimin hakkı yenildi….” gibi mavralarla gündemde tutmaya çalışıyor.

Demek ki, kaybedilen mahkemeler kuyruk acısı yaratmış. Yoksa niye ikiye bir bunları gündeme getirsinler Sayın Böcek. Ama dedim ya ondaki o Yörük inadı var ya, yılanın kuyruk acısından bile beter vallahi.

Ya kardeşim bırakın artık şu plaj meselesini de “Daha iyisini nasıl yaparız” diye proje üretmenin yollarına bakın. Hatta insanlara dost elini uzatmanın çaresine bakın. İnanın bu tavırlarla ne yılan, ne oduncu ne de siz bir yere varamayacağınızı anlayın artık.

HAYAT VARMIŞ KARDEŞİM

Ben belediye başkanlarını eleştirdikçe bazıları bana “CHP düşmanlığı yapıyorsun’ diye sulamada bulunuyor. Ben kimseyle veya parti ile bir derdim yok. Bu böyle biline.

İyi yapanın, güzel işlere imza atanların her daim yanındayım. Çünkü hepimiz bu küçük dünya denen aynı geminin içindeyiz. Yüz yüze bakıyoruz sonuçta.

Bazı belediye başkanları beceriksizliklerinden sürekli ağlarken bazıları da adam gibi işlere imza atıyor. Hatta boy boy reklam vererek yaptıkları işlerle övünmüyorlar.

Bunlardan biride CHP’li Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen. Gayet mütevazi kişili ile sessiz sedasız sosyal belediyecilik örnekleri veriyor, yaşama geçiriyor. Yaşanabilir ilçeler arasında Türkiye’de ilk sıralarda yer alan Konyaaltı’nda hem de evimin iki adım ötesinde bir park yaptı Semih Esen. Adını da değiştirip ‘Hayat Park’ yaptı.

Adı da mekanına göre harbiden gidenlere, oturanlara, gezenlere hayat veriyor nefes aldırıyor. 120 bin metrekarelik bir park alanı. İçinde 3 bin 800 tane ağaç var. Yemyeşil, bakımlı. Bir çok sosyal donatı  ve spor alanı yer alıyor bu Hayat Park’ta. Nefes almaya gelenler bir bardak çayı öyle pahalı içiyor ki sormayın gitsin. Tamı tamına 1 TL. Hayal değil gerçek.

Yemek bölümlerinde fiyatlar çok uygun. Yapay bir alan yok, hepsi doğal. Çalışanlar pırıl pırıl ve son derece saygılı. Ailecek gidilebilecek bir mekan yani anlayacağınız.

Şimdi, benim eleştirdiğim birçok CHP’li belediye başkanı sürekli mazeret üretiyor. Amma velakin aynı partiye mensup Semih Esen işine gücüne bakıp elde imkanlarla en iyisini yapmaya çalışıyor.

Onun da sorunları yok mu? Elbette vardır. Fakat ağlamak yerine, şikayet etmek yerine, “Yerim dar oynayamıyorum” demek yerine elindeki imkanla yetinip bölge halkını en iyisini sunuyor.

Vallahi Konyaaltı Semih Esen ile bir başka güzel oluyor gibi geldi bana. Kaybedilmiş yılların acısını çıkartıyor herkes. Bize de bir Konyaaltılı olarak teşekkür etmek kalıyor.