KÜRESEL ISINMA GÖNÜLLERDE OLSA…

Instagram: recepyigit015             

Bilim insanlarına göre, küresel iklim değişikliği, bir başka ifadeyle küresel ısınma, dünyamızı tehdit eden çevre sorunlarının başında gelmektedir. Ekolojik dengenin bozulmasıyla tarım, temiz su kaynakları, gıda, enerji, bio çeşitlilik gibi birçok alanda olumsuz etkilerinin olduğu ve olacağı konusunda bilim insanları hemfikir.

***

               Bu değişim ya da ısınma, yine küresel anlamda diyorum, insanların iç dünyalarında, yüreklerinde gerçekleşse… İnsanların kardeşçe, devletlerin barış içinde yaşadığı bir dünya… Küresel ısınmanın gönüllerde sera etkisi yaşattığı huzur ortamı… Gözlerinizi kapatın ve bir müddet böyle bir dünyayı hayal edin.

***

               Bu önerime karşı çıkanları duyar gibiyim. Böyle bir dünya için, yok böyle bir dünya, diyenleri… Mantık böyle diyor da gönül her zaman mantığa uyuyor mu ki? Hani aşk başa düşünce, akıl baştan çıkar, derler ya. Madem aklın baştan çıktığı anlar olabiliyor ve hayallerimiz tıpkı aşk gibi insanı mutlu ediyor, haydi gönlümüze bu iyiliği yapmaya çalışalım:

***

               Önce olmasını istemediklerimizden başlayalım. Mesela Rusya, Ukrayna’ya, NATO’ya girmenize müsaade etmem demiyor. Biraz daha ileri gidelim, zaten NATO diye ülkeler arası savunma paktlarına ihtiyaç yok, yani NATO diye bir şey yok. Dolayısıyla savaş yok, kan yok, gözyaşı yok… Mesela ABD süper güç benim diye iddia etmiyor, dolayısıyla İran’a nükleer silah üretemezsin demiyor. Nükleer silah hatta silah diye, süper güç diye bir şey yok. Devletler, vatandaşlarına başka devletlerin tehdidini, kendi topraklarına, zenginliklerine göz dikildiğini anlatmıyor. Tehdit yok, gözdağı yok, sömürü yok. Bireysel yaşamı koyalım bunun üzerine… Kin yok, garez yok, haset yok, terör yok, katl yok, yalan yok, talan yok. Kötü olan ne varsa şimdi, küresel gönül ısınmasıyla hiçbiri yok.

***

               Neler var peki? Her şey zıddıyla bilinir hâle geliyor ya, işte olmasını istemediklerimizin zıddı olan ne varsa onlar var. Hem devletlerarası ilişkilerde hem bireysel yaşamda. Mesela barış var, kardeşlik var; adalet, liyakat, ortak akıl var. Muzır yok, huzur var; aç yok, ilaç var; namert yok, mert var; velhasıl Kabil yok Habil var.

***

               Böyle bir dünyayı hayal etmek abese kafa yormak, diyenleri yine duyar gibiyim. O hâlde, “Memleket isterim/ Ne başta dert ne gönülde hasret olsun/ Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.” diyen Cahit Sıtkı Tarancı; “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşesine/ bu hasret bizim” diyen Nazım Hikmet boş bir hayal için mi yazdı? Yunusların, Mevlanaların, Hacı Bektaşi Velilerin gönül pınarından kopan samimi hisleri, arzuları, boş bir hayal değil, Yaradan’dan niyazdı…

***

               Hayal etmek parayla değil ya. Hem karşılığında versek de dirhem; dertlere, insanlığa merhem. Sera etkisi, bütün yüreklere hâkim olsa keşke…

               Cinnet ve cennet… Biri dehşet, sonucu vahşet; beriki ilahi emre davet…

***

               Gözlerimizi açtığımızda, hayalimizdeki dünyadan ayrıldığımızda biliyorum ki gerçeğe uyanacağız tekrar. Yani gerçek küresel ısınmaya… Yani türdeşlerimizle el ele vererek birlikte yaşadığımız dünyayı kirletmelerimize. Yaşamla mücadele etmeye, gündelik hayhuylarımızla geçim derdine, hırslarımıza…

               Küresel ısınmayı gönüllere bir aralık misafir eyleyelim istemiştim.

Keşke daimi ikâmeti olsa…