KÜLTÜR VE TURİZM ŞAHLANIŞ DEVRİNDE
Antalya, Türk siyasetinde her dönem önemli rol oynamıştır.
Bunun en büyük nedenleri ise hem tarihi ve kültürel varlıkların sayısı, hem de
ekonominin katalizörü turizm sektörü.
Şöyle yakın tarihe bir göz atacak olursak, siyasi yönüne bakılmaksızın
her hükümet döneminde kabinelerde mutlaka bir bakanlık Antalya’ya verilmiş. Bu
bir şanstır.
Özellikle AK Parti ve Cumhurbaşkanlığı sistemi döneminde;
Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı
buna örnektir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun görev yaptığı süreyi ve bu
sayede Antalya’nın kazanımlarını gözünüzün önünde bir canlandırın. Uluslararası
alanda elde edilenleri ve şehre getirilerini!
Bir de son iki kabineye bakalım. Hepimizin yakından tanıdığı
İbradılı, Türk turizminin önemli şirketlerini kurmuş ve ülkeye milyarlarca lira
döviz kazandırmış Mehmet Nuri Ersoy var.
İki dönemdir Kültür ve Turizm Bakanı kendisi. Yıllarda
sektörde başarılı olmuş ve marka yaratmış bir isim. Bu başarı Kültür ve Turizm
Bakanı olmasıyla birlikte hem ülkeye hem de Antalya’ya büyük kazançlar sağladı.
Bakmayın siz öyle İSTEMEZÜKÇÜLERİN vır vır ettiklerine.
Onlar zaten şehre yapılacak hiçbir iyi çalışmayı ya istemezler ya da
desteklemezler. Amma en çok da onlar yararlanır.
Nasıl olduğuna, bir bardak suda nasıl fırtına kopardıklarına yani PHASELİS PROJESİ’ne bakalım. Temelsiz yapılar; biri 89 metre 92 metrekarelik duş ve tuvalet. Temel kazası falan yok. Yüzeye atılan ince bir beton.
Yani 85 bin metrekarelik alanda günübirlik ahşap özellikli
malzemelerden tesisler, kafeterya, otopark, karşılama merkezi... Öyle tarihi
eserlere zarar verme gibi bir durum yok. Zaten bu alanlara daha önce ya araçlar
park ediyor ya da üstünden mangallar tüttürülüyordu.
Biraz daha ileriye gidelim. Yılda 12-15 bin kişinin
faydalandığı plajda bunlar yokken gidenler çişlerini nereye yapıyordu? İster
inanın ister inanmayın ya antik kayaların arkasına ya da çalıların arasına.
Baktığınız zaman gayet insani ve doğal bir ihtiyaç.
Ama kazın ayağı öyle değil. Canım antik kentin resmen içine
ediliyor ve herkes buna göz yumuyordu. Çünkü yapacakları başka bir şey yok. Ya
denizin içi ya da donunuz! Unutmadan söyleyeyim yapılan tuvalet falan antik
eserlerin en az olduğu bölgede.
Dün TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Bakan Ersoy konuyla ilgili
bilgi verdi. Ersoy bilginin yanında, “Bakın proje yapılmadan önce her yer çöp
yığını, insanlar tuvaletlerini çalıların arasına yapıyordu. Antalyalı benim
vatandaşım, ben ona da sahip çıkmak zorundayım. Onun zaruri ihtiyaçlarını da
kurumların kararlarına uygun bir şekilde karşılamak zorundayım. Türk
vatandaşlarına 92 metrekarelik tuvalet alanını çok mu görüyorsunuz?” diyerek
projenin zaruri ve gerekli olduğunu anlattı. Tabi anlayana!
Bakan Ersoy’un söylediklerine cevap verecek olursam, “Evet
Sayın Bakan. Bu İSTEMEZÜKÇÜLER inat uğruna donlarına işer de bu tavırlarından
vazgeçmezler. Lakin tuvaletler açılsın ilk kullanan da onlar olurlar. Amma
paralı olursa yine “MARAZA ÇIKARIRLAR” derim. Çünkü İSTEMEZÜKÇÜLERİ Konyaaltı
Sahili ve Belek Sahili’nde görmüşlüğümüz vardır.
Bu tesisler niye yapılıyor bir türlü anlamayan
İSTEMEZÜKÇÜLERİN sayısı 15 milyonu geçmiş. Turistlerin günlük kişi başı
harcadığı 100 dolardan pay almaya ses çıkarmazlar, kadir kıymet bilmezler.
Bakan Ersoy, 2019 yılından başlatılan 5 yıldız kalitede
‘Ücretsiz Halk Plajı Projesi’ sayısının ülke genelinde 15’e, 2020’de Antalya’da
Belek ve Kadriye, 2021’de Çamyuva-Manavgat, Kemer-Bahçecik, 2023’te ise
Bostanlık, Alacasu ve Küçük Çaltıcak plajları ile 8’e çıktığını söyledi. Aynı
kapsamda gelecek yıl Manavgat Ilıca ve Kemer Tekirova’da plajlar yapılacağını
belirtti.
Kim için? Hepsi Antalyalılar ve bu şehre tatile gelen yerli
ve yabancı turistlerin insanca denizden yararlanıp dinlenebilmeleri için.
Kimsenin yapılanları evine alıp götürme, doğayı tahrip etme gibi bir düşüncesi
olsa daha farklı tesisler olabilirdi. Kon dururdu beton yığını otelleri o zaman
hep beraber ağlar karalar bağlardık.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un pandemi de bile Dışişleri Bakanı
Çavuşoğlu ile krizi iyi yönetmeleri sonucu turizm o gün bu gündür ALTIN ÇAĞINI
yaşıyor. Tabi bir de bu işlerin kültür tarafı var.
Ülkemizde yaklaşık 160 yıl önce yabancı heyetlerin liderliğinde başlayan kazı çalışmaları artık Türk bilim insanlarının başkanlığı ve koordinatörlüğü altında yürütülecek. Peki, bunun getiri ne oldu ve ne olacak? Son 60 yılda Türkiye'de arkeolojiyle ilgili yapılanlara eş değer olan iş yükü önümüzdeki 4 yılda tamamlanacak. Yani yeni dönem Türk arkeolojisinin 'ALTIN ÇAĞI' olacak.
Peki bu kadar mı bu başarılar, olur mu? Yurt dışına
kaçırılan eserlerimiz vardı ya. Onlar da birer birer getiriliyor. Mesela son 21
yılda 12 bin 76’sı geri getirilmiş. Bunun sadece 3 bin 16’sı bu yıla ait
eserler.
Türk turizminin gelişmesi için kurulan Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansının (TGA) da ayrı bir başarı hikâyesi var. Bunların
bu şehre getirisini saymakla bitiremeyiz.
Hele bir de hem yapıldığı bölgeleri hem de Mavi Bayraklı
plajlarımızı koruyan arıtma tesisleri var. Belediyelerin gücünün yetmediği
yerde özellikle CHP’li belediyelerin yetkili olduğu yerlerde yapılmayan arıtma
tesislerini Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptırıyor. Örneğin Çamyuva veya Belek…
Lafın kısası; o İSTEMEZÜKÇÜLER istese de istemese de KÜLTÜR
VE TURİZM ŞAHLANIŞ DEVRİNDE. Geriye bakmak, durmak yok: YOLA DEVAM!