KÜÇÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ANTALYA 2’NCİ SIRADA

Antalya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin Türkiye’nin kırmızı et krizinin olduğu dönemde stratejik öneme sahip olduğunu söyledi. Mersin’den sonra Antalya’nın küçükbaş hayvan üretiminde 2. sırada olduğunu söyleyen Öztürk, “İhracatta küçükbaş hayvancılığın önü açık. Arap ülkelerine çalışıyoruz. Hayvan bize kaçak veya ithal yolla geliyordu. Şimdi biz besleyip gönderiyoruz” dedi.

2007 yılında kurulan Antalya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliğinin kurucu Başkanı Zeliha Öztürk, Birliklerinin 4 bin 600 üyesinin olduğunu Antalya’da 1 milyon 500 bin küçükbaş hayvancılık potansiyelinin varlığını belirterek, “İhracatta küçükbaş hayvancılığın önü açık. Arap ülkelerine çalışıyoruz. Hayvan bize kaçak veya ithal yolla geliyordu. Şimdi biz besleyip gönderiyoruz. Keçi ihracatından çok ümitliyim. Ülkemiz sınırlarına yakın bütün ülkelere pazarlayabiliriz. Anadolu özellikleriyle koyun coğrafyası. Bizim koyunculuğun yanında Akdeniz sahil bandında keçicilik gibi madenimiz var” dedi.

“EN BÜYÜK İKİNCİ İL ANTALYA”

Birlik projelerinden de bahseden Öztürk, “25 bine aşkın hayvanda ıslah çalışması yapıyoruz. Bu hayvanlar üstün ırk özelliğine sahipler. Antalya keçi yetiştiriciliğinde 4 ıslah projesi yürütüyoruz. 2 proje de honamlı keçisi ıslahını yürütüyoruz. Kıl keçisi projemiz var. Koyunculukta da pırlak koyununun Antalya bölgesinde ıslahını yaparak, yetiştiricilerimize sürü bazında destek veriyoruz. Anadolu’daki birçok ilin damızlık materyali aldığı il konumundayız. Anadolu verimi artırmak anlamında bölgemizin kıl ve honamlı keçilerini damızlık teke ihtiyacını buradan talep ediyor. Küçükbaş hayvancılık üretiminde Türkiye’de Mersin’den sonra ikinci il konumundayız” diye konuştu.

“DOĞAL ET ÜRETİMİ”

Kuzunun her zaman rağbet göreceğini belirten Öztürk, “Kuzu her zaman rağbet görür çünkü doğal beslenir. Bizim yetiştiricilerimiz ve hayvanlarımız stresiz, doğal, otlaklar ve meralarda beslenerek yetişirler. Hayvanın doğada kalma süresi fazladır. Hayvancılıkta da büyük baş ve küçükbaşta lezzet farkı buradan gelir. Pirzola kuzudan yenir. Yeni nesil köfteyi et olarak biliyor. Köfte işlenmiş et mamulüdür. Eti, et olarak yedirmeye başlamamız gerekiyor ki tüketim alışkanlıklarımız değişirse, arz -talep ilişkisinde kasap reyonlarına, küçükbaş hayvanın daha fazla yerleşmesini sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.

“DESTEKLER ARTIRILMALI”

Antalya’da en fazla yetiştiriciliğin Manavgat ilçesinde olduğunu belirten Zeliha Öztürk, “Bizler yeme dayalı hayvancılık yapmasak da koç katımı, teke katımı öncesi, doğum öncesi ve sonrası yoğun beslemeye ihtiyacımız olduğu için yem takviyesi gerekiyor. Artan yem fiyatlarının var olan yetiştirilecek kuzuya muazzam bir zararı dokundu. 30 TL koyuna, 35 TL keçiye, yem destekleri çok cüzi kalıyor. Destekler daha yeterli hale gelmeli” ifadelerini kullandı.

“YETİŞTİRİCİLİKTE KADIN FAKTÖRÜ”

Küçükbaş hayvancılığın aile işletmelerinden oluştuğunu kaydeden Zeliha Öztürk, “Kadınlarımız daha fazla bu işin içerisindeler. Küçükbaş üreticisi sanayiye teslim olmayan yetiştirici kitlesidir. Şu an keçi peyniri 55 TL, koyun 50 TL, tulum peynirlerimiz 80-100 TL arasında. 15 TL süt kilo fiyatı. Bir yetiştiricimiz en fazla yıllık 1400 kg civarında peynir üretebiliyor” dedi.

“DOĞU İLÇELERİNE TMO İSTİYORUZ”

Doğu ilçelerine TMO istediklerini söyleyen Öztürk, “Toprak Mahsulleri Ofisi Korkuteli’nde bir şube açtı batı bölgelerinde sorun çözüldü. Ama bugün Gazipaşa, Alanya, Manavgat ilçelerimiz dezavantajlı durumdalar. TMO ucuz arpayla yetiştiricileri sübvanse ediyor. Bu ülkede hayvancılığın garantisi hale geldi. Bu ilçelerimize bir şube açılmazsa ucuz arpa temini yapamadığı için hayvancılığın bitmesine neden olur” açıklamalarında bulundu.

İHA