Kronik ağrıların altında başka bir sebep yatabilir
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Uzmanı Dr. Hidayet Şatıroğlu Kavalcı, kronik ağrıların tedavisinde ilk amacın hastanın ağrısını kesmekten önce, altta yatan sebebi ve ağrının mekanizmasının ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
Son zamanlarda kronik ağrı şikayeti ile hastaneye
başvuranların sayısı arttı. Pek çok insanı günlük aktivitelerini yaparken
zorlayan bu ağrılar doğru teşhis ile tedavi edilebiliyor. Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Bölümü Uzmanı Dr. Hidayet Şatıroğlu Kavalcı, bütüncül bir
yaklaşımla kronik ağrıların tedavisinin mümkün olduğunu anlattı. Uzm. Dr.
Hidayet Şatıroğlu Kavalcı, kronik ağrılarla son zamanlarda gittikçe artan
sıklıkta karşılaştıklarını belirterek, “Bazen ağrının nedeni klasik
değerlendirmelerle tespit edilemiyor, bazen de konulan tanının tedavisi ne
yazık ki beklenen sonucu vermiyor. Böyle durumlarda hastalar uzun süre çeşitli
tedavi metotlarıyla yoruluyor, belki kendisi için uygun olmayan tedavileri
alıyor. Bazen bu durum gereksiz bir ameliyata kadar gidebiliyor. En iyi
ihtimalle mevcut hastalık kronikleştiği için tedavi daha da zorlaşıyor. Bu
sırada hastalar hem vakit kaybediyor, hem de iş ve sorumluluklarını yerine
getirmekte zorlanıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Bunlardan biri gelişmiş
tanı yöntemlerimiz ve artık çok daha detaylı branşlarla ilgili uzmanlaşmış
olmamız olabilir. Bazen hastanın vücudunun bir kısmında aslında mevcut
şikayetlere neden olmayan basit bir yapısal farklılık veya yine asıl neden
olmayan eş zamanlı başka bir hastalık tespit ediliyor. Bu aslında memnun
olmamız gereken bir durum çünkü geçmişte tespit edemediğimiz minimal lezyon
veya bozuklukları günümüzde artık gelişmiş yöntem ve cihazlarımızla kolayca
tespit edebiliyoruz” dedi.
“AĞRILAR DAHA UZAK
ALANLARDA ORTAYA ÇIKABİLİR”
Medicana Konya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Bölümü Uzmanı Dr. Hidayet Şatıroğlu Kavalcı, insan vücudunun birbiriyle tam bir
denge halinde çalışan birçok organ ve sistemler bütünü olduğunu ifade ederek,
“Vücudun bir kısmındaki problem ilk bakışta görülmeyen farklı bölgelerde
bozukluklara sebep olabilir. Ağrılar asıl beklenen noktada değil, kendisine
daha uzak alanlarda ortaya çıkabilir. Örneğin bel ağrısı ile gelen kişi, muayene
ve MR görüntüleri ile bel fıtığı teşhisi alabilir. Hastada aynı zamanda bir bel
fıtığı vardır ama detaylı araştırılmazsa aynı hastada altta yatan bir romatizma
hastalığı atlanabilir. Hastanın bel fıtığı için aldığı tedaviler işe
yaramadığında ameliyat yoluna gidilip, ameliyat sonrası ağrılarda hiçbir
değişiklik olmayan hastalar tekrar değerlendirildiğinde asıl sebebin romatizma
olduğu görülebilir. Bu durumda asıl tedavisi gecikmiş ve üstüne gereksiz bir
operasyon geçirilmiş bir tablo ile baş başa kalmış oluruz” şeklinde konuştu.
“İLK AMACIMIZ AĞRIYI
KESMEKTEN ÖNCE ALTTA YATAN SEBEBİ ORTAYA ÇIKARMAK”
Romatizma hastalarında da bu sorunun nadir olmadığını
aktaran Kavalcı, “Ancak hastalara bütüncül yaklaşılıp, detaylı değerlendirme,
diğer ek hastalıklarının muhtemel etkilerinin incelenmesi ile bu durumlar
yönetilebilir. Önceki hastalıkları, varsa geçmişte geçirdiği rahatsızlıklar,
aile öyküsü bize bu konuda yol göstermektedir. Yeterince vakit ayrıldığında,
ağrının bize yol gösterici etkisi çok kıymetli olmaktadır. İlk amacımız
hastanın ağrısını kesmekten önce, altta yatan sebebi ve ağrının mekanizmasını
ortaya çıkarmak olmalıdır. Benzer şekilde romatizma tanısı almış hastalarda da
hastalık tek yönlü yönetilemez. Hastadaki patolojiyi tetikleyebilecek muhtemel
diğer bozukluklar göz önünde bulundurulmalı, hastanın günlük yaşam aktiviteleri
değerlendirilip, tanısı konan hastalığa göre yeniden düzenlenmelidir. Romatizma
hastasında tek maksat ağrıyı kesmek ve kan tetkik sonuçlarını düzeltmek
olmamalı, hastalığın mekanizmasına yönelik tedavi planlanmalıdır. Aksi halde
tedavinin bir yanı hep eksik kalacaktır” diye konuştu.
İHA