KISKANANLAR ÇATLAYACAK!

Türkiye’nin her adim büyük bir devlet olduğunu, buna önce millet olarak inanmamız gerektiğini yazdım ve söyledim. Yeter ki biz güvenelim dünyada sırada.

Tabi bu birilerine hikaye, hayal ve sanal gelmiş olabilir. Amma velakin bunun öyle olmadığını Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü zirvesinin Antalya’da yapılması bunun kanıtıdır.

İki ülke bize güvenirken, dünya Türkiye’nin kilit ve barışçıl bir ülke olduğunu dünya gördü. Bu yaşananlar tombaladan çıkmadı. Güvenilir ülke, güvenilir devlet adamları ile olur!

Gelinen noktada Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları 7 yıl sonra ilk kez Antalya’da göz göze getirilebiliyorsa bunun başlıca sebepleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dur.

Burada Bakan Çavuşoğlu’na ayrı bir parantez açmak istiyorum. Dışişlerinde tam bir istikrar ve güven abidesi. Çünkü hangi ülkenin lideri ve dışişlerine sorsanız “Güvenimiz tam” cevabı alırsınız.

Hal böyle olunca dünkü Rusya-Ukrayna görüşmesinden sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitri Kuleba'nın da bu yöndeki sözleri bani haklı çıkartıyor.

Türkiye’nin özellikle dışişlerinde güçlü ve başarılı olmasını istemeyen bazı mihraklar ve onların piyonları Mevlüt Çavuşoğlu hakkında komplo, iftira senaryosunu devreye sokmuştu.

Böylesine çirkinliklerle dolu girişim başarılı olamamış ve dünkü buluşmaya kadar Türkiye’nin ve onun Dışişleri Bakanı’nın güçlü konumu ortaya çıkıverdi.

Kıskananlar çatır çatır çatlayacaktır sanırım dünkü tarihi buluşma ile. Çatlasalar da patlasalar da kimsenin buna engel olamayacağı ve eğer barış görüşmelerinden sonuç çıkarsa tarihin Antalya’da yeniden yazılacağı ayan beyan ortadadır.

MUCİZE BEKLENMEMELİ

Tarihin yeniden yazılacağı Belek’teki Türkiye-Ukrayna-Rusya zirvesi dün yapıldı. Tamı tamına 1 saat 35 dakika sürdü zirve. Öncesi gergin sonrası ise farklı açıklamalar ile dolu.

Önce bu ortamın oluşmasında büyük emeği olan Bakan Çavuşoğlu’nun zirveyi değerlendirdiği basın toplantısında söylediklerine bakalım.

Sürdürülebilir ateşkes vurgusu yapan Bakan Çavuşoğlu "İlk görüşmede mucize beklenmemeli" dedi. Haklı. 7 yıl sonra savaş ortamında bir görüşmeden mucize karar çıkmaz!

Çavuşoğlu, yıkımın bir an önce durdurulması için çaba gösterdiklerini belirtti.

Bakan, sivillerin zarar görmemesi için gayret gösterdiklerini vurgularken, tahliyeler için insani koridorlar oluşturulması ve ateşkes için çaba harcadıklarını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, iki ülke liderinin bir araya getirilmesi için yaptıkları teklifin olumlu karşılandığını belirtirken bundan sonraki görüşmelerin Türkiye’de olacağının sinyalini verdi.

Nenmiş? Türkiye büyük ve güçlü bir devletmiş öyle değil mi? Ben söylenenlerden bu sonucu çıkardım.

KULEBA VE LAVROV

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitri Kuleba'nın katıldığı üçlü barış zirvesi sonrası iki ülkenin bakanı aynı anda basının karşısına çıktı.

Ayrı ayrı salonlarda aynı anda yapılan basın toplantılarında Kuleba’nın toplantısı kısa sürdü. Kuleba, öncelikle insani koridor ve 24 saatlik ateşkes konusunu gündeme getirdiklerini söyledi.

Kuleba, savaşı çıkartan tarafından Rusya olduğunu ve durdurması gerekenin de onlar olduğu vurguladı. İki ülke liderinin barış görüşmesi için bir araya gelmesi taraftarı olduklarını kaydetti.

Sürekli barış için çalıştıklarının altını çizen Kuleba, "Lavrov'un talepleri teslimiyet listesi gibi. Ben çözüm için geldim, Lavrov ise dinlemeye gelmiş" ifadesi dikkat çekti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, sözüne Bakan Çavuşoğlu’na teşekkür ederek başladı. Lavrov’un bu sözleri ülkemize olanın güvenin tescili gibi geldi bana.

Neyse. Lavrov zirve ile ilgili konuşmasında müzakerelerin kağıt üstünde kalmamasını, ciddi sonuç vermesini istediklerini söyledi.

Lavrov, “Putin ile Zelenski görüşecek mi?" sorusuna da "Putin temaslardan asla kaçınmaz. Sadece bu temasların laf olsun diye gerçekleşmesini istemiyoruz. Bunu Kuleba ile görüştük" demesi yeni bir zirve olasılığını güçlendirdi.

Ancak Lavrov daha sonra ağzındaki baklayı çıkardı ve Ukrayna’nın silahsızlandırılmasına sözü getirerek, “Ukrayna'nın askeri varlıktan, Nazizimden arındırılması gerektiğini söyledik. Rusya’ya yönelik açık bir tehdit var. Bu çok açık bir şekilde ortaya çıktı" demesi dikkatimi çekti.

Yani Rusya krizin başladığı ilk gündeki tezini hala aynı noktada tutuyor. ABD’nin Ukrayna’yı bir biyolojik test laboratuarı gibi kullandığını iddia etti Lavrov.

Bana göre bu savaş Rusya-Ukrayna arasında değil ABD-Rusya arasında. Birbirlerine resmen test ediyorlar sanki.

Lavrov’un, “Ukrayna’ya batılı ülkelerin silah vermesinden o ülkeler sorumlu olacak” demesi de ABD ve AB’ye net mesaj gibi geldi bana. Hatta ölümcül silahların Ukrayna’ya girmesinin büyük tehlike saçtığını vurguladı.

Yani, ABD ve AB’ye, “Bunları yapmayın” demeye getirdi. Bir de petrol ve doğalgaz konusunda Rusya’nın yeni dönemde zarar görmemesi için tedbirler alacaklarını anlattı.

Lafın özü bu savaşı bitirse bitirse Rusya bitirecek. Buna da ülkü olarak biz vesile olursak tarih yeniden yazılırken hem Türkiye’nin, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun adı altın harflerle yazılacaktır.

Patlasalar da çatlasalar da bu böyle olacaktır. Yeter ki biz ülkemin büyüklüğüne inanmaya devam edelim.