KIŞ DEPRESYONU VE ETKİLERİ

Birçoğumuzun ilk kez duyacağı “Kış Depresyonu” nedir?

***

Mevsimlerin ve mevsim geçişlerinin insan psikolojisini nasıl etkilediğine yönelik son yıllarda yapılan çalışmalar git gide artıyor. Çoğu kişi tarafından bilinmese de bu yöndeki çalışmalar antik yunan dönemine kadar ulaşıyor.

***

Güneş ışınlarına ihtiyaç duyan pek çok şey var. Bunlardan birisi de tabi ki insan. Güneş ışığının azlığı karamsarlığı; güneş ışığının fazlalığı ise mutluluk ve hareketliliği ortaya çıkarır.

***

Kış aylarının gelmesi, güneş ışınlarının etkisinin azalmasına neden olur. Geri plana atılan kalın kazaklar ve kalın battaniyeler bulutların arkasına gizlenen güneşin yerine ortaya çıkıverir. Ruh halimizi saran kalınlıklar bir süre sonra boğazımızı sıkmaya, ruhumuzu daraltmaya başlar.

***

Sabah’ın 8’inde havanın hala karanlık oluşu ise “Günaydın’ı” biraz daha ileri saate iter. Karanlık ruhumuzu sarmaya başladıkça geçmişe dönük yaşanmışlıklar sorgulanır. Kimi hatalar gün yüzüne çıkar…

***

Zaten yalnızlık değil midir büyük felsefe düşünürlerini ortaya çıkartan? Yalnızlık kendimizi sorgulatırken, bir bakmışız Aristo olmuş, bir bakmış Descartes olmuşuzdur…

***

Geçiş süreci olarak adlandırdığımız dönemde hormonların işleyişinde yaşanan karışıklıklar “Depresif Duyguların” artmasına sebebiyet verir. İlkbahar ve yaz aylarında yapılan aktivitelerin çokluğu sonbahar ve kış aylarında aynı oranda azalır. Buna bağlı olarak insan psikolojisinde geçiş dönemi olarak nitelendirilen bu dönemde “Kış Depresyonu” ortaya çıkabilir.

***

Dr. Norman Rosent yaptığı çalışmalar sonucunda “Mevsimsel Duygu Durum Bozuklukları’nın ışık ve ruh hali arasındaki ilişkiyle bağlantılı olduğuna ulaştıklarını belirtmiştir. Bu veriler ışığında yapılan araştırmalarda Kış aylarının en uzun olduğu Kuzey Avrupa ülkelerinde intihar oranlarının yüksekliğine dikkat çekilmiştir. Gelin bir de bunların çıkış noktasında görevli etkenleri inceleyelim.

***

Melatonin (insan vücudunda bulunan uyku ve uyanıklık döngüsünü düzenleyen hormon) adı verilen uyku hormonu, bedensel aktivitelerin önünü hemencecik kesiverir. Hareketsizleşir, yorgun ve bitkin bir insan oluveririz.

***

Hatta öyle ki 10 saat uyumuş olsak dahi hala bitkin ve yorgun hissederiz kendimizi. Çünkü sadece karanlıkta ortaya çıkar melatonin. Yeme düzenimizi de değiştirir. Özellikle de tatlı şeyler yemek isteriz.

***

İlkbahar ve yaz aylarında ise korneamızda bulunan epifiz bezi (uykuyu ve mevsimsel fotoperiyotları düzenler) bu hormonun üretilmesine engel olur çünkü sık sık güneş ışınlarından faydalanır. Artan melatonin, ihtiyaç duyduğumuz seratoninin (insana mutluluk, canlılık ve zindelik verir) azalmasına neden olur.

***

Vücut seratonin hormonuna öyle bir ihtiyaç duyar ki hemen tatlı yemeye koşarız. Nerede kilo almamıza neden olan ürün varsa onu bulmamızı sağlar. O kadar yedik, içtik mutlu olduk mu? Geçici bir süreliğine evet. Tabiki ardından gelen “Kilo mu aldım?” sorusuyla karşı karşıya kalırız.

***

Bu şekilde geçici kurtuluş formülü kalıcı mutsuzluğa neden olur. Hemen bir diyet programı hazırlarız. Uymak için verilen bir sürü sözün ardından hayal kırıklığının getirdiği depresyon bireyin daha fazla kilo almamıza neden olabilir.

***

ÖNEMLİ TAVSİLEYER

Bu bilgiler göz önüne alınınca geçiş dönemlerinde şunların yapılmasını ve bir uzmandan destek alınması tavsiye ediyorum;

-Havanın güzel olduğu zamanlarda minimum 30 dakikalık yürüyüşler yapmak

-Erken kalkıp erken yatmak

-Beslenmeye olabildiğince dikkat etmek ve ağır yiyeceklerden uzak durmak

-Yaşam ve tarz değişiklikleri yaparak dönem geçişlerine ayak uydurmak

-TMS ‘den (Manyetik Uyarım Tedavisi) faydalanarak terapi almak