KIRKPINAR'DA 3 KUŞAK MÜZİSYEN

Edirne'de, tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin 40 kişilik davul ve zurna ekibinde şef Alaaddin Zurnacı (66), oğlu Fahrettin (40) ve torunu Alper (18) ile birlikte görev yapıyor. Kırkpınar'ın kendileri için bir sevda olduğunu söyleyen Alaaddin Zurnacı, "Herkese baba, oğul, torun birlikte burada görev yapmak nasip olmaz" dedi.

UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ndeki tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bu yıl 661'inci kez Edirne'de Sarayiçi Er Meydanı'nda başladı. Organizasyonun olmazsa olmazı kabul edilen 40 kişilik davul ve zurna ekibi ise güreşçilere tempo veriyor. Ekipte şef Alaaddin Zurnacı, oğlu Fahrettin ve torunu Alper Zurnacı, 3 kuşak birlikte görev yapıyor.

'HERKESE 3 KUŞAK NASİP OLMAZ' 

Şef Alaaddin Zurnacı, Kırkpınar’ın bir sevda olduğunu, 53 yıldır dualı çayırda görev yaptığını belirtti. 12 yaşında Kırkpınar çayırına ayak bastığını söyleyen Zurnacı, "Bu sahalarda 12-13 yaşından beri devam ediyorum. Şu anda 53'üncü senem.

İlk kez dedelerimin zamanında buraya geldim. O zamanlar, dedemlerle, babamla geldiğimde onların yaptığı müziğe heyecanlandım, heves yaptım ve 'Ben bu müziği yapacağım' dedim. Davulu, zurnayı merak ettim ve yaptım. Ondan sonra da gençleri yetiştirdim.

Oğlumu, torunumu yetiştirdim. Şu anda torunum konservatuvar mezunu oldu. Herkese babaoğul, torun birlikte burada görev yapmak nasip olmaz. Rabbim bu güzelliği bana verdi. Allah'ıma şükürler olsun. 70 yaşına kadar devam edeceğim. Şu anda Türkiye genelinde yağlı güreş festivallerine gidiyorum. Edirne'deki Kırkpınar'ın da 40 kişilik programını yapıyorum" diye konuştu.

'BU AŞK ANLATILMAZ, YAŞANIR' 

Alaaddin Zurnacı'nın oğlu Fahrettin Zurnacı ise babasının yanında geldiği Kırkpınar'da ilk zamanlar güreş yaptığını, sonrasında ise davul-zurna ekibine girdiğini söyledi. Zurnacı, "Soyadım zurnacı olduğu gibi bu işi de yapıyorum. 25 yıl oldu.

Küçük yaşlarda pehlivanlar gibi ben de güreştim. Ama mesleğimiz davul-zurna olduğu için müzisyenliğe devam ediyoruz. Babadan oğula, oğuldan toruna süren bir meslektir. Az önce kapıdan içeri girerken besmelemi çektim, sahaya girdiğim an heyecan geldi. Biz pehlivanlık da yaptık. 14-15 yaşından beri de güreş sahasında davul-zurna çaldım, güreş de yaptım. Bu aşk anlatılmaz, yaşanılır" ifadesini kullandı.

'KIRKPINAR'I BIRAKIRSAK HASTALANIRIZ' 

Alper Zurnacı da Kırkpınar'ı bırakmayı düşünmediğini belirterek, "Kırkpınar'ın içine girdiğinde davul sesiyle birlikte tüyler diken diken oluyor. Devam edeceğim, rabbim izin verdiği sürece buradayım. Hep müziğin içinde büyüdük, onu anlatamam Kırkpınar çok başka, çok büyük bir şey. Burası olimpiyat. Burada olmazsak hastalanırız" dedi.

DHA