KİRACILAR İSYANDA: MEDET YA SAHİB!

Mübarek Ramazan ayında başımıza gelmeyen kalmadı. Rusya-Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan ekonomik çalkantı tüm dünyayı olduğu gibi bizi de kasıp kavuruyor.

Bir taraftan akaryakıt fiyatları, diğer taraftan gıda fiyatları, sonunda satılık ve kiralık konut fiyatları aldı başını gidiyor. Hadi akaryakıt ve gıda fiyatlarına devlet müdahale ediyor da konut fiyatları tam bir başıboşluk içinde!

Antalyalılar son günlerde fiyatı astronomik şekilde artan sebzeyi bir kenara bırakıp en büyük sorunlarından birisi inanılmaz oranlarda artan kiralık ev fiyatları olmaya başladı.

Kimse önüne geçemiyor ve bir türlü dizginlenemiyor. Konyaaltı ve Lara tarafından kiralık evlerin yanına yanaşılacak gibi değil. 5-6 bin liraya daire bulursan öp başına koy.

Şimdi düşünün; bu ekonomik ortamda diyelim ki böyle bir evi kiraladınız. Bir aylık komisyon, bir aylık depozito olarak en az cebinizde 12-15 bin lira lazım. Yoksa sokakta kaldın demektir. Ev alma ise hayal ötesi bir olay oldu.

Yabancılar için ise durum ve tarife daha değişik. 20 bin liranın altında kiralık daire yok. Peki bunun nedeni neymiş biliyor musunuz? Savaştan kaçan Ukrayna ve Rus vatandaşları!

Benim anlamadığım savaştan kaçanlar bu kadar parayı nereden ve nasıl buluyorlar? Çok enteresan değil mi? Birde oturulmayacak kadar bakımsız daireler bile 3-4 bin lira.

Hele birde bu memlekette okuyan ve kiralık evlerde oturan öğrencilerin durumu daha vahim. Bir çoğunu evden çıkarmak istiyorlar. Durum git gide vahim bir hal alıyor.

Kiralık evlerde oturanlar (ben dahil) dilimize naçar olan ‘Medet yâ sahib-el imdât’ kasidesini söyleyip durur hale geldik. Hakikaten ‘Medet ya sahip-el gulü’

Efendim, kısa bir açıklama ile konuyu bağlayalım. Medet: Zor durumda kalmış bir kişiye ulaştırılan yardım, imdat; yardım çağırma sözü. İmdât: Yardım amacıyla gönderilen kuvvet.

Bu vesile ile sanırım tüm kiracıların derdine tercüman oldum sanırım. Ancak bu konuya acil çözüm bulunmazsa inanın sonunu hiç hayırlı görmüyorum.

BIRAKIN ŞU AYRIMCILIĞI

11 Ayın Sultanı ve bin aydan daha hayırlı olan mübarek Ramazan ayı birleştirici ve yardımlaşma ruhunun canlandığı aydır. İnsanlar yardımsever olur ve iyilik peşinde koşar.

Bunun yanında parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyeler ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşar. Kimisi maddi destek, kimisi yardım kolisi dağıtır. Bazıları da iftar yemeği verir.

Hele hele son günlerde artan ekonomik çalkantı nedeniyle Ramazan ayındaki yardımlaşmanın önemi iki kat daha arttı. Ancak bazı hastalıklı siyasi zihniyetler bunu ranta çevirme derdine düştü.

Dün CHP Antalya’nın atanmış İl Başkanı Nuri Cengiz, sosyal medya hebasından sadece kendi partisine mensup belediyeler yardım yapıyormuş gibi ‘Halkın belediyeleri halkın yanında!’ diye bir paylaşım yaptı.

Millet İttifakı’nın diğer ortaklarını hiçe sayan Cengiz tam bir ayrıştırma dili ile Ramazanın paylaşmacı ruhunu yerle bir etti resmen. Hem de kendi kendi ile çelişerek. Nasıl mı?

“CHP’li belediyelerimiz ise vatandaşın bu zor gününde ona elini uzatmış, her türlü siyasi çekişmeyi bir kenara bırakmış, tek adam rejiminin boşalttığı sosyal devletin gereğini yerine getirmekte!” sözleri ile.

Yahu bu memlekette hadi AK Partili belediyeleri siyaseten yok saymışsın ama ya ortağın İYİ Partili belediyeler nereye gitti. Neyse, senin yerine de ben teşekkür edeyim onlara yaptıkları yardımlar için.

Ama benim tavsiyem CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz’in bu dili biran önce terk etmesidir. Hele hele Ramazan ayında bu dil hiç yakışık almıyor da ondan.

MİN EL PENÇE DİVAN

Bizim edebiyatımızda ‘El pençe divan durmak’ diye bir deyim vardır. Bunun sözlük anlamı farklı, konuşma ve olaylar anında kullanılış şekline göre de farklıdır.

Önce sözlük anlamına bir bakalım; “El pençe divan durmak saygı duyulması gereken kişiler karşısında hürmet göstermek amacıyla elleri kavuşturarak ayakta durmak demektir. El pençe divan durmak saygı göstermenin bir yöntemi sayılmaktadır.”

Şimdi böyle bir konuya nereden geldiğime bakalım. Dün Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf gördüm. Tam bu deyime denk düşüyor.

ATSO Başkanı Davut Çetin, Turizm Etkinlik ve Eğlence Yatırımcıları Derneği (TEEYAD) üyeleri ile iftarda bir araya gelerek 2022 sezonunu ve sektörün sorun ve çözüm önerilerini konuşmuş

TEYAD Başkan Emrah Polat’ın ev sahipliğinde gerçekleşen iftarda ATSO Başkanı Çetin, bazı üyeleri karşısına resmen sorguya çekmiş. Saygıdan olacak ki turizmciler Çetin’in karşısında ‘El pençe divan’ durmuşlar.

Eee ne de olsa koskoca ATSO Başkanı ya! Almış gariplerimi karşısına, dikmiş ayağa (iyi ki tek ayaküstü cezası vermemiş) dertlerini dinleyip çözüm önerilerini anlatmış.

Hiç sevmedim bu fotoğrafı. Baktıkça canım sıkıldı ve aklıma, “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” sözü aklıma geldi. Yalan mı yani? Birde siz bakın fotoğrafa!

Not: Kendisini ödüle layık bulanlar karşısında el pençe divan durdu. Hakimin karşısında el pençe divan durup sus pus oldu. Hükümdar karşısına çıkan kişi el pençe divan durmazsa kellesinden olurdu.