KİN VE NEFRET NEREYE KADAR?

Son dönemde Antalya’da yaşananlara, gelişmelere, insanların bir birlerine bakış açılarına şöyle bir göz attığımda gördüğüm bir gerçek var; KİN VE NEFRET duygusu. Dostluk bitmiş, güven bitmiş, sevgi bitmiş, hoşgörü bitmiş. Varsa yoksa bir birine çekiştirme, birbirinin yoluna taş koyma, engeller çıkartma derdine düşmüşüz.

Kendini birçok şeyin üstünde görenler hem kendilerini hem de etrafındakileri aldatırlar. Oysa ki bir şey bilmediklerini, bir baltaya sap olmadıklarını bir türlü kabullenemezler. Çünkü kin ve nefret duyguları gözlerini kör etmiştir.

Antalya’da maalesef KİN VE NEFRET duyguları ön plana çıktığı için dostluklarda bir çırpıda silinip atılmış durumda. Oysaki dost dediğinde KİN VE NEFRET duygusu olmaz, olmamalı. Ama yaşananlara bakınca değer yargılarımız gün be gün eriyip gittiğini de görüyoruz. Kimse kimseye de güvenmiyor. Güvensizlik nedeniyle insan kendine bile güvenemez hale gelmiş.

İnsan kendine bile güvenmezken, KİN VE NEFRET duygusu yaşarken bir başkasına nasıl güvensin. Bırakın başkasına BABA EVLADINI, KARDEŞ KARDEŞE güvenmiyor artık. Aslında bunun yegane sebebi sanırım, insanın yaradılış gayesinden uzaklaşması gibi geliyor bana. Yani insani özelliklerimi yavaş yavaş kaybediyoruz mu nedir?

Bunun nedenlerinden bir diğeri de şehirlerin metropole dönüşmesi. Birçoğunuz hatırlar; SİMCİTY eski ve son derece ünlü bir bilgisayar oyunuydu. Çok zevkliydi değil mi? Boş araziler üzerinde köyler, kasabalar derken şehirler ve hatta ülkeler yaratıp, kendi dünyanızı kendi hayallerinizdeki gibi yaratabiliyordunuz bu oyunda.

Ama gerçek yaşamdaki gibi sevgi ve sıcaklığını ne verebiliyorduk ne de hissedebiliyorduk. Sanal dünyada sanal şehir ve yaşam kuruyorduk kendimizce. O oyunda her şey sınırsızdı. Şimdiki gerçek yaşamda olduğu gibi. Kendi ellerimizle yarattık bu karmaşık dünyayı. Oluşturulan şehirlerden kimse memnun değil.

Antalya’ya dönüp bakalım; 30 yıl önceki Antalya’mı yoksa bugün Rus ve Ukraynalıların istila ettiği sevimsiz bir Antalya’mı? Hangisi daha sıcak ve sevimli geliyor size? Bana göre Antalya bu kalabalığı artık kaldırabilecek bir şehir olmaktan çıktı. SİMCİTY oynasanız bile inanın orada bile kesinlikle bir memnuniyetsiz ortaya çıkacaktır.

Hal böyle olunca sevgisizlik artıyor KİN VE NEFRET duyguları ön plana çıkıyor. Şehirler geliştikçe SEVGİSİZLİK artıyor. Kimse kimseyi SEVMİYOR artık. Sınırların büyümesi bu sorunun çözmüyor. Çünkü asıl sorun, büyürken SEVGİYİ yok ediyoruz, KİN VE NEFRETİ görmezden geliyoruz.

Bana göre büyüme adına sürekli açılan göç kapıları bu işi körüklüyor. Ve bu kenti yönetenlerinin en az kavşak yapmak kadar öncelikli görevi göç kapılarını bir an evvel kapamak olmalı.

Yoksa; cennet Antalya’nın İNSANLARINI SEVGİSİZ, KİN VE NEFRET dolu yarınlara el ele yürümek zorunda kalacak.

MURATPAŞA’NIN ÇİFTLİĞİ

Antalya’nın nüvesini oluşturan Muratpaşa ilçesi yönetimin başındakilerin başka hayalleri nedeniyle tam bir ÇİFTLİĞE dönüştü. İnanmayan Falez-1 Parkı’na gidip bir baksın! Daha öncede buradan gündeme getirdiğim SEYYAR SALINCAK ’tan sonra SEYYAR ÇAYÇI türemişti bu parkta. Yani herkes bu parkta kafasına göre takılıyordu.

Bunlar yetmedi, organizasyon şirketleri doğum günü partilerini Falez-1 Parkı’nda kutladı. Hem de müzik kolonlarını ve sistemlerini kurup BANGIR BANGIR sesini açarak! Nedeni ise ortada YÖNETİM BOŞLUĞU. Dolayısıyla ZABITA ense yaparken her yerin panayır alanına çevrilmesi. Bu gidişat kötü örnek oldu ve iş iyice abartıldı.

Dün bir arkadaşım attığı video ve fotoğrafları görünce şaşırdım; “Bu çiftlik nerede?” diye. Sonra buranın Falez-1 Parkı olduğunu anladım. Çünkü eşsiz bir deniz manzarası vardı. Birileri buraya iki adet MİDİLLİ cinsi AT getirmiş ve ücreti mukabilinde çocukları gezdiriyor. Ortalık boş, ZABITA yok nasıl olsa. ÇİFTLİĞİ kurmuş vatandaş parka.

Bu gidişle Falez-1 Parkı’nda daha neler neler göreceğiz bilemem. İlk bakışta sevimli gelse bile bu gidişin içinden çıkılmaz bir hal alacağının açık ve net göstergesi. Yahu siz bırakın sahanızın dışındaki işleri de kendi asli görevlerine bakın. Vallahi bu gidişle KOMŞULARINIZ sizi Falezlerden denize dökecek haberiniz ola!

NEYİN REKLAMI BU?

Geçen hafta gündemin yoğunluğundan ele alamadığım bir konu vardı. Antalya Berberler Odası’nın billboardlarda yer alan ve 2. Sayısının duyurulduğu bir reklam! Sözde YENİ YIL kutlaması adı altında afişler yapılmış. Dergi piyasada satılan bir şey olsa bir nebze olsun reklam yapılmasını anlayacağım. BERBER dergisi sadece üyelere gönderiliyor.

Dolayısıyla ANTALYALILARI ilgilendirmeyen bir konuda Berberler Odası niye billboard reklamı verir anlamış değilim. Evet denizde kum bunlarda para demek ki. Tabi bu işten kimler nemalanıyor, kimler bu işten çıkar sağlıyor bilemem. Ancak bunu sorgulayacak olan sanırım BERBERLER ve odanın DENETLEME KURULU.

Ben dergi yapılıp üyelere dağıtılmasına falan karşı değilim. Sadece kafamı kurcalayan niye koca koca BİLBOARDLAR yaptırılıp gereksiz bir şekilde halka duyurulmasıdır.