KENDİNİ BEĞEN(M)E

İnsan, en mutlu anını ona emaneten verilen insan mekanizmasını tanıdığında ve o mükemmel cihazlarını keşfedip hangi vazifeler doğrultusunda kullanmasını gerektiğini öğrendiğinde yaşıyor.

Zira göz var gözün göreceği her güzellik de var dil var tat alabileceği her tat dahi var ayak var gidebileceği her mekan dahi var hep bir karşılığı hep bir tamamlayıcı unsuru var.

Fakat aynı insan mekanizmasına pek çok duygular da verilmiştir maddi cihazlarından çok bu içgüdüsel duygularının gelişimi ve o gelişim üzerinde çalıştırılması mühimdir.

Kontrolü ve ince ayarı yapılmamış bir duygu, mükemmel bir yaratılış harikası olan insan bedeninin de dünya ve ahretinde kalıcı hasarlar oluşturabilir. O halde senin bu duygularını en güzel şekilde idare edebilmen için sana bir kullanım kılavuzu, açıklayıcı bir rehber gerekir. Bu ise Kur’an ve Peygamber’dir (sav).

İşte bu manaları tefekkür ederken Ali İmran suresi 188’nci ayet mealine tevafuk ettim. Manaca ayet şöyle ihtar ediyor ve diyordu ki:

“ Yaptıkları kötülüklerle sevinen ve yapmadıkları hayırla övülmekten hoşlanan kimseleri sakın azaptan kurtulurlar zannetme. Onlar için pek acı bir azap vardır”.

Ve titredim. Zira insanın yaptığı hayırlı amellere girişimlerine güvenmesi ‘ucb’ kendini beğenmişliktir ki iyi amellerini de boşa çıkartır.

Ve yine insan kendi nefsini her vakit kusurlu bilip affını isteyecek fakat bu asrın hastalığı ki insanların ekserisini kendisini övünmesinden hoşnut ediyor.

Halbuki kendisinin ben merkezinde övülmesi ve bu övgü ile şöhret bulması ve bunun ile de hoşlanması onu öyle bir bencil hale getirir ki artık o kimseyi sürekli sersemleştirir.

Halbuki bir üzüm çekirdeğine ve onun siyah kuru çubuğuna takılmış yüz salkım da binlerce üzüm tanesinden istifade eden insanlar o kuru ve acı sapından teşekkür etseler ve deseler ey üzümün acı ve siyah sapı çöpü sana çok teşekkür ederiz ki bize ne kadar çok tatlı tulumbacıklar halinde taneler verdin ne kadar maskara olurlar anlarsın.

ENANİYET TEHLİKESİ

İşte senin de kendini beğenmeye hakkın yok işte o kuru üzüm sapı hükmündesin. Meyveleri başkası takıyor sen değil bunu anlamadığın takdirde egoizmin tavan yapacak bu asrın bulaşıcı hastalığı olan enaniyete kendini beğenmişliğe kapılıp insani vazifelerini gayelerini ve ulaşman gereken neticelerini unutacak hayatın boyunca boğulur gibi yaşayacak ve asla sakin ve huzurlu bir nefes alamayacaksın.