KAYIP ŞEHR’ÜL-EMİN ORTAYA ÇIKIVERMİŞ!

Döndük dolaştık yolumuz yine Manavgat’a düştü. İşimiz tüccar aldı kaçtı türü gazetecilik olmadığı için seyyah misali nerede ortaya çıkacağımız veya nerede ne zaman olacağımızı kendim bile kestiremiyorum.

Hal böyle olunca kaç gündür yollara revan olup, dağ tepe, köşe bucak, ırmak, deniz, sahil, mahalle mahalle dolaşıp kayıp olan Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’i arıyordum(!)

Makarayı şöyle bir geriye saralım. Tarihler 23 Ekim’i gösteriyor. Herkes harıl harılcansiparane29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 100’üncü Yılı kutlama törenleri için hazırlık yapıyordu.

Sonra tarihler 24 Ekim’i gösterirken Sözen yerine Bülent Özgüven’i vekâleten bırakarak süresiz izine ayrılmış. Ama öyle böyle değil sanki yer yarıldı da içine girmiş gibi hooopppp ortadan kayboldu. Tıpkı polisiye filmlerindeki gibi!

Başladı Manavgatlılar ŞEHR’ÜL-EMİN’leri Sözen’i aramaya. Adam yokkkk. Poliste KAYIP KAYDI falanda yok. Belediye çalışanları bile bilmiyor nerede olduğunu, nereye gittiğini! Sır oldu adam.

Sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı kutlama törenlerinde de ortaya çıkmayınca herkes şüphe ve korkuya kapılıyor. Çünkü herkesin bildiği Şükrü Sözen’in böyle bir günde ortalarda olmaması için haklı bir sebebi olması gerekir.

Manavgatlılar Sözen’i bulamayınca konu Antalya’ya kadar intikal etti. Konuyu öğrenince bende başladım Sözen’i aramaya. 31 Ekim’de, ‘ŞEYTAN ALDI GÖTÜRDÜ SATAMADAN GETİRDİ’ başlıklı bir yazıyı kaleme aldım.


Yazımda çok sevdiğim Sözen için, Hazreti Ömer tarafından KAYIP olan ve aranan bir cisim için okunan, “Allâhümmerabbe'd-dâlleti ve hâdiye'd-dâlleti, ruddealeyyedâlletîbikudretike ve sultânike. Fe in-nehâminfadlike ve atâike” DUASINI bile okudum.

Yazıma ve aradığıma çok içerlemiş Manavgat’ın Başkanı…Ayrıca nerede olduğunu söylemek yerine hakaret etmeyi yeğledi. Tabi kötü söz sahibine aittir diyerek sabır çektim. Hz. Mevlana’nın da dediği gibi, “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye”…

Şehr’ül-Emin; şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek,bu emanete ihanet etmemek demektir. O yerin güvenilen idarecisi olmak,idare ederken Hazreti Ömer gibi ADİL,Hazreti Ebu Bekir gibi SADIK,Hazreti Ali gibi VEFALI ve YİĞİT olmak demektir. Ama ara ki bulasın bunları Manavgat’ın Şehrül-Emin’inde.

Kaybolduğunu açıklamak yerine hakareti seçen zat-ı muhterem nihayet önceki gün ortaya çıkmaya karar vermiş. 100’üncüyıl kutlamalarını es geçen ve fellik fellik aranan Şehr’ül-Emin,Türkiye Kadınlar Voleybol 2. Ligi’nde mücadele eden Manavgat Belediyesi Kadın Voleybol Takımı’nı Megaspor müsabakası öncesinde ziyaret etmiş!

Vay beeee… Manavgat’ın Sultanları CUMHURİYET’ten bile önemliymiş de kimseler bilmezmiş. Demek ki her önemli konu kişi, yeri ve zamanına göre farklılık gösteriyormuş muş da muşşşş!

Neyse başına bir iş gelmemiş olmalı ki Şehr’ül-Emin Şükrü Efendi PATTT diye sürpriz yapıp ortaya çıkmış. Şükür kavuşturan Rabbimize…Sapa sağlam, tek vücut bizimle buluştu Şükrü Efendi! Merakları giderdi(mi)!

Lakin kendisi sosyal medya hesabından Manavgat’ın Sultanları ziyaretini daha doğrusu kaybolmadığını gösteren fotoğrafları paylaşmış. Tek karesinde yüzü görünüyor o da uzaktan! Diğerleri de yandan veya sırtından! Sol gözündeki hafif morluk, (ki yakından görenler tarafından fondötenli olduğu iddia ediliyor) alnında şişlik, ayağında da hafif aksama olduğu ileri sürülüyor. Ben de söyleyenlerin yalancısıyım.


Manzara ve suret böyle olunca bu sefer başka kuşkular ortaya çıkıyor, “Acaba Sözen motosikletten falan mı düştü?” diye. Amma kaza raporlarında ya da hastane kayıtlarında da böyle bir şey yok.

GİZEMLİ KAYBOLUŞ ve SÜRPRİZ ORTAYA ÇIKIŞ merak salmış bu kez 7’den 70’e Şükrü efendiye tanıyanlara. Tıpkı benim gibi.

Bakalım Şükrü Sözen, düzenleyeceğini billboard reklamlarıyla duyurduğu 8 Kasım Çarşamba günü saat 17.30’da Atatürk Kültür Merkezi’ndeki ‘Hizmette 15 Yıl Toplantısı’nda bu soruların cevabını verecek mi? Tabi bana yaptığı hakaretleride!

AYAR VERMEM AYAR OLMAM!

Bu arada unutmadan yazdıklarımla ilgili Manavgat Belediye Meclis Üyesi Ecz. Ayşe Çetin Önal, “Manavgatlıya ayar verecek adam haaa İyiymiş” diye sosyal medyadan bana cevap vermeye ve kayıp başkanına arka çıkmaya çalışmış!


Sayın Önal; öncelikle benim elimde öyle bir ayar aleti falan yok. Tek işim gazetecilik. Öyle siyaseti falan bilmem; bu bir.

İkincisi; bir gazeteci memleketin her alanındaki olayla ilgili haber de yapar, eleştirisel yazılar da yazar. Hakaret olmadığı müddetçe. 

Üçüncüsü ise; Antalya ilçeleri ile bir bütündür. İster Büyükşehir Yasası ile bakın, ister memleket havası ile. Manavgat il olmadığı müddetçe maalesef bu gerçek böyle.

Dördüncüsü ise; siz Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi olsaydınız ve Antalya şehir merkezi veya Kaş ile ilgili alınacak bir kararda da aynı görüşte mi hareket eder yoksa bana ithaf ettiğiniz gibi haklı olarak yaptığınız işi bir AYAR VERMEK olarak mı görürdünüz?


Beşinci ve sonuncusu ise; Sizin ve Manavgatlıların Belediye Başkanı ilçenizde onca gazeteci (KELİKÇİLER HARİÇ) varken her programına otobüslerle niye Antalya’dan gazeteci toplayıp götürür? Acaba Antalyalı gazetecilere AYAR verdirmek için mi yoksa başka bir şey için mi?

Hadi siz de bu sorulara bir cevap verin. Siz eczacılığınızı sonra da ÜÇ BUÇUK AY kalmış meclis üyeliğinizi, ilçe halkına AYAR vermek yerine onların yararına kullanın olur mu?