KAYIP ŞEHİR: MEDAİN SALİH
Semud Kavmi’nin yaşadığı kabul edilen bölge ve burada yer alan yerleşmeleri gezen Prof. Dr. Ahmet Bedir de, eserinde Hz. Salih, Semud Kavmi ve yaşadıkları bölge ile ilgili olarak daha geniş bir şekilde şu bilgileri vermektedir:
***
Hicr, lügatte ‘kucak, eşya, etrafı duvarlarla örülü yer ve akıl’ gibi manalara gelir. Genel olarak Hicr’den maksat, Semud Kavmi’nin oturduğu şehrin diğer adıdır. Medain-i Salih’in içinde bir mahallenin adı da olabilir.
***
Bazılarına göre Hicr, önce bu bölgenin adı iken, sonra buraya ‘Medain-i Salih’ denmiştir. Ashab-ı Hicr’den maksat bu mahallede bulunan ve Hz. Salih’e en yaman düşmanlığı yapanların genel unvanıdır.
***
Medain-i Salih’te ‘Hicr’ adında, parlamento binasına yakın bir mahalle olduğu tahmin edilmektedir. Medain-i Salih, yeni el-Ula şehrinin yaklaşık 20 km kuzeyinde yer alır. Aslında hem yeni şehir merkezinde hem de burada Semud Kavminin kalıntıları mevcuttur.
***
Medain-i Salih ve el-Ula Şehri, Vadi’l Kura üzerinde güney-kuzey istikametinde yer alır. Kavmin başkenti olan Medain-i Salih’teki harabeler, mabet, ev ve kabirlerden meydana gelir. Söz konusu yapılar yekpare taşlar oyularak yapılmıştır.
***
Kayalara oyulmuş mezarların sayısı 80’i geçer. Mezarların boyutu, normal günümüz insanları için açılan mezar boyutları kadardır. Taşlardan yontulmuş binalar, Patra’dakilerin ilkel şekilleridir. Taştan yontulmuş binaların içinde ‘Kasrü’l Ferid’ ile ‘Kasrü’l Bint’ en muhteşem olanlarıdır.
***
Kasrü’l Bint, antik kentin ortasında yer alır. Kasrü’l Fehd’ de Nebatilere ait kuyular mevcuttur. Ayrıca yine bu bölgede medeniyet kurmuş insanların parlamento binaları vardır. İşleri bozgunculuk olan dokuz parti, gece bildirilerini bu parlamento binasında hazırlayıp fikirleri burada tartışırlardı.
***
‘Cebel-i İslib’ denilen kayalıklarda kuş tasvirli, yontulmuş sütunlu küçük nişler ihtiva eden kayalar vardır. Hicr’in Hz. Salih Aleyhisselam’ın, peygamber olarak gönderildiği Semud Kavminin diyarı olduğu kesindir.
***
Medain-i Salih, bu kavmin başkenti hükmünde idi. Hz. Peygamber (s.a.s.) Tebük Gazvesi dönüşünde, Hicr’den geçerken, sahabeye buradan su almamalarını söylemiş, onların, ‘ biz bu kuyunun suyundan alıp hamur yoğurduk, kaplarımızı doldurduk’ demeleri üzerine, ‘öyleyse hamuru atın, aldığınız suyu da dökün’ buyurmuşlardır.
‘MELUN BİR VADİ’
Bir rivayete göre de, kuyudan aldıkları su ile yapmış oldukları hamuru develere yedirmelerini ve yalnız devenin içtiği kuyudan su almalarını istemiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.), ‘melun bir vadi’ olarak değerlendirilen bu vadiden geçenlere, bu vadide yaşayanların başlarına gelen felaketin, tekrar yaşanmaması için, ağlayarak, hüzünlü bir şekilde geçmelerini tavsiye etmiştir. Günümüzde el-Ula kenti, harabelerle iç içedir.