KAVİMLERİN HELAK SÜRECİ
Kutsal kitap anlatılarına göre yaratıcı, insanın önüne iki yol açmıştır: Birisi kendi emir ve tavsiyelerini, gönderdiği kitap ve görevlendirdiği peygamberler vasıtasıyla bildirdiği ve hiçbir kötülüğün oluşmasına izin vermediği, insanların birbirlerine zarar vermeden kardeşçe yaşadığı hidayet yoludur.
Öbürü ise insanların tamamen kendi düşünce ve isteklerinin ön planda olduğu, bencilliğin sınır tanımadığı, “insanın, insanın kurdu olduğu” dalalet yolu. Yani kabaca iyilik ve kötülük yolu.
Bu yolların tercihinde seçim tamamen insana bırakılmıştır. Ancak burada apaçık bir gerçek vardır ki; Yaratıcının, insanın insana zarar verdiği kötü yolu seçmesine asla ve asla rızası yoktur. O’nun net olarak istediği, özetle insanların mutluluk içinde yaşayacağı iki âlem saadetidir.
Kavimlerin helaki süreci incelendiğinde, her zaman iki grubun var olduğu görülür. İlahi daveti kabul edenler ve bu daveti reddedip kendi istekleri doğrultusunda uydurdukları sistemi benimseyenler. İlahi kaynaklarda kendilerine sayısız nimetler verildiği halde, ilahi kanunları bırakıp sapık yolu tercih etmiş azgın ve günahkâr topluluklara belli bir müddetin tanındığından bahsedilir.
Allah onlara, inkâr ve isyan etmelerine rağmen yine de bir süre tanımıştır. İlahi kaynaklar, insanların kendilerinden önce yaşayan toplulukların ibret dolu tarihlerinden gerekli dersler çıkarmalarını tavsiye eder. Ancak kendilerine yapılan tebliğ ve nasihatlere rağmen, bir toplum dalalet üzerinde ısrar eder ve haddi aşarsa, onlara verilen mühlet sona erer ve Allah o toplumu helak eder. Kutsal kitaplar helak olan birçok kavimlerin kıssalarıyla doludur.
Kutsal kitaplarda bahsedilen kıssaların temel amacı, insanlara tevhit inancını anlatan ve onları şirkten uzaklaştırmaya çalışan elçilerin örnek şahsiyetlerini, onların karşılaştıkları zorluklar ile bu zorluklara karşı kararlı ve sabırlı tutumlarını, kendilerinden sonra gelecek nesillere örnek ve ibret teşkil edecek şekilde aktarmaktır.
Böylece yaşanmış gerçek olaylardan yola çıkarak insanları azgınlık ve sapıklıklardan alıkoyarak onlara doğru yolu göstermektir. Bu yüzden kıssalar insanlara, iyi, doğru, güzel, adil ve faydalı değerleri benimsetip onları dünya ve ahiret saadetine götüren yol işaretleridir. İnsanları her türlü kötü, yanlış, çirkin, faydasız, zulüm ve haksızlıklardan koruyup bunların kendilerine dünya ve ahiret hayatında verdikleri zararlardan korumaya çalışan, yaşanmış hayat gerçekleridir.
Aslı bozulmamış kutsal kitaplar, özellikle de Kur’an, bazı önemli şahsiyetleri, tarihe mal olmuş sosyal ve kültürel olayları yer ve zaman belirterek açıklamaktadır. Bazı peygamberlerin yaşları, yaşadığı yerler, gönderildikleri kavimlerle olan ibret dolu mücadeleleri açık bir şekilde dile getirilmektedir.
Hz. Nuh ve ailesi, Cudi Dağı, Meyden Kavmi ve Meyden diyarı, Hicr Harabeleri, Tur Dağı, Sina Çölü, Lut Kavminin yaşadığı yer ve şehirleri, Sebe Ülkesi, Marib Barajı, Arim Seli v.b. gibi yer ve şahıs isimlerinden ayrıntılı olarak bahsedilir. Kutsal kitapların belirttiği bu işaretlerden yola çıkılarak yapılacak bilimsel arkeolojik, tarihi ve coğrafi araştırmalarla, henüz iyi aydınlanamamış olay, kişi ve yerlerle ilgili olarak yeni bilgilere ulaşılabilir.
Yeryüzü, adım başı helak olan kavimlerin hazin sonunu işaret eden ve sonrakilerin yaşamına ibret dolu dersler bırakan tarihi kalıntılarla doludur. Bu çalışmada helak olan kavimlerin her biri ile ilgili olarak kutsal kitaplarda geçen bilgileri aktardık. Kendilerinden önceki kavimlerin başına gelenlerden ibret almayan ve birbiri peşi sıra helak olan bu kavimlerden genel ifadelerle de sıkça bahsedilmektedir. Bunların en dikkat çekici olanları şöyle geçer:
“Onlardan önce Nuh Kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı. Semud, Lut Kavmi ile Eyke Halkı da. İşte onlar (Allah’a karşı isyanda birleşen ve güç toplayan) fırkalardı. Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azapla sonuçlandırmam (onlara) hak oldu. Bunlar da (geldiğinde) bir anlık gecikmesi bile olmayan bir tek çığlıktan başkasını gözetlemiyorlar. (Alaylı alaylı) dediler ki: ‘Rabbimiz, hesap gününden önce (azaptan bize vaat ettiğin) payımızı çabuklaştır.”
“Onlardan önce Nuh Kavmi, Ress Halkı ve Semud Kavmi de yalanladı. Ad, Firavun ve Lut’un kardeşleri. Eyke Halkı ve Tubba Kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.”
Yüce Allah, insanlar iyice anlasınlar ve geçmişten ders alsınlar diye çok ilginç örnekler de vermektedir. Kur’an-ı Kerim’de bu örneklere sıkça rastlanmaktadır. Bir ayette “İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.