KARI- KOCA 12 YILDIR AHŞABA HAYAT VERİYOR

Burdur'da yaşayan İzzet (63) ve Gülseren Topuz (54) çifti, yaklaşık 12 yıldır yakma tekniği ile ahşaba şekil veriyor. Atölyelerinde çalışmalarını sürdüren çift, amaçlarının bu tekniği yaygınlaştırmak olduğunu söyledi.

Burdur'da yaşayan emekli İzzet ve Gülseren Topuz çifti, yaklaşık 12 yıl önce ahşap yakma sanatı yapmaya karar verdi. Çeşitli kurslara katıldıktan sonra işin tekniğini öğrenen Topuz çifti, evlerinde yaptığı çalışmaları son 6 yıldır ise açtıkları atölyede sürdürüyor. Burdur'daki antik kentlerin tanıtılmasının yanında Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ve Sarıkamış destanlarını anlatan eserler üreten Topuz çifti, bunları çeşitli etkinliklerde sergiledi. Son günlerde ise pandemi nedeniyle sergilere katılamayan Topuz çifti, atölyelerinde çalışmalarını sürdürüyor.

İlkokul yıllarından itibaren resim sanatına yeteneği olduğunu söyleyen İzzet Topuz, "12 yıl önce kamu iş yerinden emekli oldum. Emekli olduktan sonra ahşap yakma ile ilgili kurslara katıldım. Kursların sonucunda yakma tekniklerini öğrendikten sonra sergiler açmaya başladık. Sergileri ilk etapta Burdur'dan başlayıp Isparta, Antalya, Ankara, İzmir, İstanbul olarak genişlettik" dedi.

'BURDUR TANITIM GÜNLERİNE DAVET EDİLDİK'

İlk sergilerini Sagalassos ve Kibyra antik kentleriyle ilgili eserlerini 'Güneş hep Sagalassos'dan doğar ve Kibyra'dan batar' adıyla açtıklarını anlatan Topuz, "Çalışmalarımız Burdur Valiliği'mizin de dikkatini çekince İstanbul ve Ankara'daki Burdur tanıtım günlerine davet edildik. Eserlerimiz buralarda da yoğun ilgi gördü. Çalışmalarımızı 6 yıldır Ulucami civarında açtığımız iş yerinde devam ettiriyoruz. Çalışmalarımızda yine Burdur antik kentlerine yönelik, yani Burdur'un tarihi, kültürel varlıklarına yer veriyoruz. Bunun dışında yaptığımız bir de Türkiye'nin tarihiyle ilgili özellikle Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili, Sarıkamış Destanı'nın var olduğu çalışmaları da bir proje kapsamında yapmayı düşündük" diye konuştu.

'GÜZEL BİR SERGİ AÇMAYI DÜŞÜNÜYORUZ'

Yaptıkları eserleri sergiler vasıtasıyla vatandaşlara ulaştırabildiklerini anlatan Topuz, şöyle konuştu:

"Sergiler olmadığı zaman bizim bu çalışmalarımızı insanlara anlatmamız mümkün değil. Öyle olunca Burdur'da bir de sergi salonlarının olmayışı belediyeye ait veya diğer kamu kesimlerine ait sergi yerlerinin olmayışı bizim bu çalışmalarımızı biraz aksattı. Biz yine de pandemi sonrasında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün yapmış olduğu Kültür Merkezi'nin bitiminde güzel bir sergi açmayı düşünüyoruz. Aslında bu tür çalışmalara pandemi de çok fazla engel olmaması gerekiyor. Tamamen yer sıkıntısı ile ilgili ve sergi salonu sıkıntısı ile ilgili sıkıntımız var. Bunun dışında fuarlar ya da tanıtım davetlerine katılmayı düşünüyoruz. Pandemi koşullarında iş yerimizde kurslarımızı kısıtlı da olsa devam ettiriyoruz. Yerimizin küçük olması sebebiyle öğrenci sayısı kısıtlı oluyor, öğrencilerimize de ahşap yakma tekniğini öğretme, yaygınlaştırma çalışmalarımızı devam ettiriyoruz."

'ÖNCE DEVLET DESTEĞİ GÖRMEMİZ LAZIM'

Ahşap yakma sanatı işine eşinin sayesinde başladığını anlatan Gülseren Topuz da pandeminin herkesi etkilediği gibi kendilerini de etkilediğini söyledi. Gülseren Topuz, "Burdur'un tanıtımı bizim için önemliydi. Bu işe başladığımızda bu yüzden başlamıştık. Burdur'da çok şeyin olduğunu ve tanıtılması gerektiğini düşünüyorduk. Bunu tanıtacağız elimizden geldiği kadar. Tabii bunun için biraz desteğe de ihtiyacımız var. Önce devlet desteği görmemiz lazım. Çünkü yaptığınız işleri tanıtmak kişisel olarak yapsanız da yeterli olmayabiliyor. Ama kurum ve kuruluşların desteği, devletin desteğiyle daha çok duyurulacağını bekliyoruz, umuyoruz" dedi.

'AĞAÇLAR YAKILACAKSA BÖYLE YAKILSIN'

Boyama veya karakalem gibi çalışmaları herkesin yapabileceğini, bunun için kurslar olduğunu kaydeden Gülseren Topuz, ahşap yakma sanatının ise biraz zor olduğu için çok kişinin yapamadığını vurguladı. Gülseren Topuz, "Bu konuda biz de zor olandan başlamayı düşündük. Ahşap yakma sanatı zor olsa da daha zevkli. Ahşapla ateşin birleşimi olarak düşünüyoruz. Hammaddesi ahşap, yani ağaçtan üretilen bir şey, ateş de doğal bir şey. İkisinin birleşiminden zaten ilk başladığımızda 'Ağaçlar yakılacaksa böyle yakılsın' diyerek başlamıştık. Kalıcı bir eser, hani ağacı yakıyorsunuz ama işte ateş atıyorsunuz, ormanlar kül olup gidiyor, bir şey kalmayabiliyor. Bunun yanında biz ağaç kesildikten sonra kalıcı bir şeyin olması için çabalamıştık. Elimizden geldiğince bu zor sanat da olsa zevkli bir sanat olduğunu düşünüp herkese öğretmeyi düşünüyoruz. Özellikle gençleri çekmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

DHA