'KAR ERİR, SEL OLUR' UYARISI

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, önceki yıllarda kuruyan göl havzalarının tarımsal amaçlı ve çeşitli yapılarla işgal edildiğini, bu yıl yoğun yağış alan bölgelerdeki karların erimesiyle bu alanlarda sel baskınları yaşanabileceği uyarısında bulundu.

TTKD bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, bu sene ülke genelinde yaşanan yoğun kar yağışının, son yıllarda ciddi kayıp yaşanan su kaynakları açısından sevindirici olduğunu belirtirken, karların erimesiyle sel baskınları yaşanabileceği uyarısında bulundu. Dr. Kesici, havaların ısınmasıyla yaşanacak kar erimeleriyle ilgili önlemlerin şimdiden alınması gerektiğini söyledi.

İŞGAL EDİLEN ALANLAR YENİDEN SUYLA DOLUYOR

Son yıllarda aşırı su kullanımı ve kuraklık nedenleriyle kuruyan göl havzalarının tarım ve yapı alanları olarak işgal edildiğini belirten Dr. Kesici, mevsim normaline dönen son yağışlarla bu alanların su altında kaldığını kaydetti. Göl kıyı kesimindeki ekili-dikili alanlara erozyon-mil ve kirlilik taşınmasıyla çok ciddi tahribatlar yaşandığını belirten Dr. Kesici, "Mevsim normalleri insanlara, suyun yatağını bırakmayacağını ve yolunu bulacağını tekrar hatırlatmaktadır. Bunu bir nevi ön uyarı olarak görmemiz gerekir" dedi.

SU-İKLİM DÖNGÜSÜ

Sıcaklıkla eriyen karların hem tarım alanları hem de su kaynaklarındaki su seviyesinin düzenli artması için çok önemli bir su-iklim döngüsü olduğunu anlatan Dr. Kesici, "Fakat karların hızla erimesi sonucu oluşacak seller her alanda zararlı olmaktadır. Mevsimsel olağan yağışlar/akış hızları ne yazık ki son 20 yıl içerisinde bilhassa, işgal edilen sulak alanlarda, sellerle derelerdeki biriken kirliliği, çamuru sürükleyerek göllere taşınmasına neden olacaktır" dedi.

HAVALAR ISINMADAN NELER YAPILMALI?

Dr. Erol Kesici, havalar ısınmadan alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:

"Su kaynaklarının doğal yapısı, çevresiyle birlikte korunmalı ve sular çekilince bu alanlar kesinlikle başka amaçlarla işgal edilmemeli. Çünkü buralar su toplama havzasınındır. Göllere akan dere, çayların temiz tutulmaması ve dipteki çamurların alınmaması, su kaynaklarının kirlenmesinin en büyük nedenleri arasında yer alır. Suların bulaşı taşıyıp taşımadığı konusunda arıtma-klorlama gibi önleyici önlem alınmalıdır. Göle su taşıyan kaynakların ıslahı göz ardı edilmemeli. Suların çekildiği alanlardaki her türlü atık yığınları anında temizlenmeli. Organik ve kimyasal kirliliği oluşturan atıkların, su kaynaklarına atılmaması bilinci oluşturulmalı. Göle su taşıyan dere ve çayların, yüzey sularının kaynağa ulaşmaması için, atıkları ve döküntüleri durduran, kontrol eden ve tüm yüzen çöpleri toplayan ve döküntüleri tutan, yüzen-sabit çöp ve yüzey akıntı bariyerleri yıl boyunca kullanılmalı. Göl havzasında yapılan tarımsal ilaçların kullanımının azaltılmasıyla ilgili çiftçi eğitimleri de sürekli olarak yürütülmeli. Kamışlık-sazlık alanlar, seller ve kirlilik-taşıntı için doğal bariyer ve filtrelerdir. Su kaynaklarının korunabilmesi, su akışının düzenlenmesi iyi bir su yönetim sisteminin kurulmasına bağlıdır."

 DHA