KANDİLLİ ARAŞTIRMA BİNASI AÇILDI!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü'nde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası Açılış Programı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede çalışmak isteyen herkesin önü teşviklerle, programlarla sonuna kadar açıktır. Biz geride eser bırakmak isteyen kâmil insanlarla yol yürüyoruz. Firmaları, akademik dünyayı, gençleri kendilerine sunduğumuz imkanları değerlendirmeye davet ediyoruz" dedi. Erdoğan, "Türkiye, geleceğin güvenli limanı olmaya adaydır. Yatırımını kendi ülkesine yapan herkes kârlı çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından önemli satırbaşları:
Üniversitemizin Kandilli Kampüsü Bilim Teknoloji Binası'nın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Derin teknoloji üssü adı verilen bu binanın ülkemizin araştırma, geliştirme, yenilik ekosistemine çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bu teknoloji üssünü milli teknoloji hamlesi vizyonumuzun bir parçası olarak görüyorum. Türkiye her alanda olduğu gibi özgün araştırma faaliyetleri konusunda da gerçek kapasitesini kullanmaya adım adım yaklaşmaktadır.
Açılışını yapacağımız ve tamamı araştırma geliştirme faaliyetlerine yönelik çalışan kuluçka merkezlerine ayrılmış bu merkez üretilen bilgiyi teknolojiye dönüştürerek ülkemize güç katacaktır. Derin teknoloji üssünde yer alan alt yapıların bir kısmı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın desteği ile kurulmuştur. Mesela bunlardan biri bioyakıttan gıda takviyesine, hayvan yeminden gübreye kadar pek çok alanda uygulama imkanı olan ülkemizin fosil yakıtlara bağımlılığını azaltacak çalışmalardır. Ülkemizin iklim değişikliği ve çevrenin korunması ile sıfır atık hedefine de destek verecek doğal kaynakların etkin kullanıma yönelik çalışmalar bu birimde yürütülecektir.
"SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN İHTİYAÇLARINI YERLİ VE MİLLİ İMKANLARLA KARŞILAYARAK HEM CARİ AÇIĞI AZALTMAK HEM BU TÜR ÜRÜNLERİN İHRACATINI GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ"
Desteklenen bir diğer çalışma da sağlık sektörüne yönelik ilaç, aşı, tıbbi cihaz üretimi yapan KOBİ'lere yönelik araştırma geliştirme destek laboratuvarları projesidir. Bu çalışmaların gerçekleştirileceği yaşam bilimleri merkezimiz sahip olduğumuz alt yapı ve nitelikli insan kaynağı ile ülkemizin yüzakı teknoloji markalarından biri olacaktır. Hem ülkemizde hem dünyada sağlık sektörünün hızla gelişmeye devam etmesi bu tür çalışmaları daha da önemli hale getirmektedir. Salgın döneminde sağlık sektörünün en az savunma sanayii kadar kritik öneme sahip olduğunu hep birlikte gördük. Sağlık sektörünün ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla karşılayarak hem cari açığı azaltmak hem bu tür ürünlerin ihracatını geliştirmek istiyoruz. Bu merkezden hizmet alacak KOBİ'lern akademisyenlerin ve araştırmacıların desteği ile kısa sürede büyük ölçekli firmalarla rekabet edebilecek seviyeye çıkacağına inanıyorum.
Derin teknoloji üssümüz ayrıca, kömürden doğal gaz üretimi, deprem acil müdahale sistemi, deprem güvenliği, genetik araştırmalar, nano malzeme, robotik araştırmalar gibi pek çok farklı çalışmaya da ev sahipliği yapacaktır. Bilindiği gibi sağlık ürünleri ve teknolojilerini ülkemizde geliştirmeye yönelik yol haritamızı kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriyle daha önce kamuoyu ile paylaşmıştık. Yol haritamızda yer alan 9 stratejik hedefi, 5 stratejik amacı, 31 politika ve eylemi, 5 kritik projeyi titizlikle takip ediyoruz. Hizmete açtığımız bu teknoloji üssü gibi yatırımlar yol haritamızın hayata geçmesinde bize önemli destek sağlıyor. İnşallah bu gayretlerimizin karşılığını aldıkça ülkemizin adım adım hedeflerine nasıl ulaştığına hep birlikte şahit olacağız.
"TÜRKİYE SON 20 YILDIR HER ALAN GİBİ SAĞLIK ALT YAPISINA DA YAPTIĞI YATIRIMLAR SAYESİNDE BU BÜYÜK KRİZİ EN AZ KAYIPLA ATLATMAYI BAŞARMIŞTIR"
Koronavirüs salgını ve ardından başlayan Rusya-Ukrayna savaşı tüm insanlığa çok önemli mesajlar vermiştir. Güçlü bir sağlık alt yapısına sahip olmayan ülkeler ne kadar zengin olurlarsa olsunlar ciddi tehditler karşısında çaresiz kalmışlardır. Bilgi ve teknoloji, üretimle, insan kaynağı ve alt yapı ile desteklenmeden salgın gibi yaygın sağlık krizleriyle baş etmenin mümkün olmadığını hep beraber gördük, yaşadık. Türkiye son 20 yıldır her alan gibi sağlık alt yapısına da yaptığı yatırımlar sayesinde bu büyük krizi en az kayıpla atlatmayı başarmıştır. Şehir hastanelerimize dudak bükenlerin, yapılan yatırımları israf yaftası ile yerden yere vuranların salgın başladığında her ne kadar açıkça ifade etmeselerde sahip olduğumuz bu imkanlara şükrettiklerine inanıyorum.
Sadece hastane binası yapmak, sağlık personali istihdam etmek yetmiyor. Bu binaları donatacak, sağlık personalimizin işini kolaylaştıracak araç gereci sistemleri de kendimizin geliştirmesi ve üretmesi gerekiyor. Ülke olarak birinci aşamayı geride bıraktık. Artık tüm enerjimizi ve vaktimizi ikinci safhaya verme sürecindeyiz. Yaşam bilimleri merkezimiz işte bu gayretlerimizin bir sembolüdür. Bizim kendi vatandaşlarımızın sağlığını korumanın ötesinde bölgemizin ve dünyanın en önemli sağlık hizmetleri merkezi olma hedefimiz de var. Eskiden bizim vatandaşımız teşhis ve tedavi için yurt dışına giderdi. Şimdi dünyanın dört bir yanından aynı amaçla sayıları milyonu bulan insan ülkemize geliyor milyar dolarlık harcamayı burada yapılor. Önümüzdeki yıl ise inşallah 1,5 milyon yabancı hastaya hizmet vererek, küresel sağlık pazarından 10 milyar dolarlık pay almayı hedefliyoruz.
Hizmet kalitemizi teknoloji geliştirme ve üretme kabiliyetimizle birleştirdiğimizde kazancımız katlanarak yükselecektir. Aynı şekilde gıda krizinin dünyayı tehdit ettiği bir dönemde bu yöndeki üretimin ve teknoloji geliştirme çalışmalarının önemi de giderek artıyor.
"TÜRKİYE HER ALANDA GELECEĞİN GÜVENLİ LİMANI ÜLKELERİNİN BAŞINDA YER ALMAYA ADAYDIR"
Gıda sektöründe kendi kendimize yeterli olmanın ötesinde tüm insanlığı besleyecek, tüm dünyanın taleplerini karşılayacak bir kapasiteyle yolumuza devam etmek istiyoruz. Küresel krizlerin önümüzdeki dönemde bilhassa da gelişmiş ülkelerde ciddi yalpalamalara yol açacağı açıkça görülmektedir. Türkiye her alanda geleceğin güvenli limanı ülkelerinin başında yer almaya adaydır. Bu iklimde yatırımını kendi ülkesine yapan, kendi halkına ve kendi insanına güvenen herkes karlı çıkacaktır.
Sürekli kendi ülkesini aşağılayan, kendi milletini küçümseyen, kendi devletini tahkir eden tiplerin sosyal medya propagandaları sadece komplekslerinin üstünü örtmek içindir. Bilimsel başarılarıyla teknoloji geliştirme kabiliyetleriyle, üretme becerileriyle varlık göstermeyenlerin ideolojik saplantılarla ülkemizin gündemini işgal etme, milletimizin zihnini bulandırma gayretleri boşunadır. Çünkü bu ülkede çalışmak, üretmek, yenilik yapmak isteyen herkesin önü desteklerle, teşviklerle, programlarla sonuna kadar açıktır.
Ne diyor Mevlana Hazretleri, "Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eser olmayanın yerinde yeller eser". Evet biz geride eser bırakmak isteyen kamil insanlarla yol yürüyoruz. Bu anlayışl firmalarımızı, araştırmacılarımızı, akademi dünyamızı özellikle gençlerimizi tıpkı burada olduğu gibi kendilerine sunduğumuz fırsatları, imkanları, alt yapıları değerlendirmeye davet ediyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası mücadelemize destek veren ve verecek herkese şükranlarımı sunuyorum.
HABER MERKEZİ