KALP SUSARSA DİL KÜSERMİŞ

Bir yerden, birinden, bir şehirden, bir gönülden gitmek... Yazması bile zor geliyorken gözlerinden çekip gitmek... Sığmıyorum; ne bu şehre ne de ruhuma. Bugünlerde sığamıyorum bendeki bana...

Okunması mümkün olmayan mektuplar yazıyorum. Her kelime bir önceki kelimenin öznesiyle yarışır cinste. Öylesine özden, öylesine sen!

***

İnsanın kendiyle anlaşamaması ne kadar zormuş. Sürekli kendimle kavgalıyım. Beynimin içinde gürültülü sesler kol gezerken yüreğimin tam ortasında bir yangın yeri kurulmuş sanki.  İçim dışım savaş alanı.

***

İki kelime yaz geçer diyorum ama geçmiyor. Ne içimdeki acı geçiyor ne de kağıtla, kalemle mücadelem bitiyor. Adını koyamadığım her duygu bir urgan gibi yapışıp kalıyor boğazıma.

***

Sıkıca atılan düğümü açmak imkansız olduğu gibi adlandırmak da bir o kadar güç oluyor. Sonra bir bakmışsın bağrın delinmiş geçen yıllara rağmen adını koyamadığın duygu hala adsız ve bir o kadar kimsesiz.

Aslında itiraf etmeliyim ki kimsesizlik bana hiç bu kadar yakışmamıştı. Ne vakit sensiz kalsam kendimi bulmak için koşup sana gelirdim. Sen de kendimi bulurdum, sen de kendimi tamamlardım. Ve zaman sonra yine kendimle baş başa kalırdım.

***

Şimdi öyle bir kimsesizlik hissini yaşıyorum ki dönüp dolaşıp geldiğim kişi ben oluyorum. Sana çıkan her yol kapalı, tüm yollar bana çıkıyor. Bana çıkan yolların sonunda ise değdiğim her çiçek kuruyor, kaleme aldığım her sözcük bin parçaya bölünüyor, gördüğüm her rüya kötüye yorumlanıyor.

***

Yamaçlarda açan her çiçek baharın geldiğini müjdelemez. Anlaşılan şu ki bundan böyle benim için;  baharlar renksiz, çiçekler kokusuz hayat ise bir o kadar tatsız tuzsuz...

***

Okunması mümkün olmayan mektupların biri daha yazıldı, mühürlendi ve göğün kalbine gönderildi.

“Kalbin susturduğunu dil söyleyemezmiş”

SON SÖZ

Kalp susmaktan vazgeçtiği gün aşk yeniden dile gelecek ve o gün mühürler kırılıp okunmamış mektuplar okunacak.