‘KADINLAR İNSANDIR, BİZ İNSANOĞLU’

Ne güzel demiş Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş;

‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’

Özellikle yaşadığımız coğrafyada tarih boyunca kadınların yeri hep ayrı olmuştur.

İlk Türk devletlerinin var olduğu dönemlerden bu güne kadar kadın;

Türk toplumunda baş tacı olarak görülmüştür.

Bir evde kadın varsa gözler arkada kalmaz.

Çocuk doğurma, yemek yapma ve aileyi çekip çevirmenin yanı sıra yeri geldiğinde de kılıcını kuşanırmış.

Günümüzde de öyle değil mi?

Kadın, erkeğin olmadığı zamanlarda bir savaşçı gibi ailesi için en iyisini düşünür ve onun için mücadele eder.

***

Erkek egemen bir toplum içerisinde Türk kadını, maalesef şiddet unsuru olarak görülüyor.

Bu denli vahşileşmiş düşüncülere sahip bir toplum yapısında kadın, haklarından mahrum bırakılıyor.

Geçmişten günümüze yapılan sömürülerin ve dayatmaların bedelini hep kadınlar ödüyor.

Böyle bir ortamda yetişen çocuk ise bu yozlaşmış ve şiddet içeren düşüncüleri maalesef kuşaktan kuşağa taşıyor.

Kısır bir döngü içerisinde Türk kadını bağnaz düşüncelere ‘kurban’ ediliyor.

KADIN CİNAYETLERİ

Burada keşke yazmasıydım demek istediğim bir bölüme geldim.

Kadın cinayetleri…

Türk toplumuna yakıştıramadığımız ve utanç duyduğumuz kadına karşı işlenen suçlar, özellikle son 10 yılda devasa bir artış gösterdi.

Bu artış rakamlara işte böyle yansıdı;

2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3.185 kadın öldürülmüştür.

Uzun yılların kanayan yarası kadın cinayetleri, 2020 yılında da devam etti. 

Bir platform tarafından yayımlanan rapora göre; 2020 yılında 300 kadın öldürüldü,

171 kadın şüpheli şekilde can verdi.

2021 yılının ilk aylarında ise 67 kadın kurban edildi.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan kadına karşı şiddet olaylarında;

Ankara'da bir adam tartıştığı eşini 4 çocuğunun gözü önünde boğazından bıçaklayarak öldürdü.

Denizli'nin Çal ilçesinde ise bir adam eski eşini tüfekle katletti.

Son yaşanan diğer bir olayda ise Samsun’da çocuğunun gözü önünde bir anneye uygulanan şiddet hepimizi üzdü.

Hep birlikte kadına şiddetin karşısında durmak ve bu tür olayların yaşanmaması için mücadele etmek zorundayız.

 

***

Kuva-yi Milliye mücadelesinde önemli bir yer tutan Türk kadınına Cumhuriyet dönemi ile birlikte sosyal hayatta daha çok yer alabilmeleri için çeşitli haklar verildi.

Osmanlı döneminde ikinci plana atılan Türk kadını, Cumhuriyet ile birlikte olması gereken haklarına kavuştu. 

Özellikle 1930 ve 1934'te kazandığı siyasi haklarla beraber Türk kadını, kendisini her alanda ön plana çıkarabilme şansı yakalandı.

Süregelen zaman içerisinde ise uluslararası alanda da kadınlar için çeşitli projeler hayata geçirildi. 

Bunun en belirgin olanı ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanmasını kabul etmesidir.

Bugün baş tacımız olan annelerimiz, ablalarımız ve kız kardeşlerimizin günü…

Keşke daha güzel günlerde kadınların başarılarını konuştuğumuz bir ortamda 8 Mart’ı karşılayabilseydik.

Temennim ise kadınlarımıza ve çocuklarımıza daha güzel yarınların olduğu bir dünya…