KADER Mİ, KEDER Mİ?

Günümüzde geçim derdinden sonra en büyük problemlerden biri de malumunuz üzerine evliliktir.

Evlilik kurumunun sarsıldığı yuvaların bozulduğu boşanmaların arttığı bir dünyada aynı bilinen meselelere değinerek sürekli temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bu acı gerçekleri dile getirmenin hiçbir faydası olmayacağını biliyorum.

Onun için bu yazımda sohbetimin, tüm dünyayı sarsan bulaşıcı hastalık hükmünde bu problemin tedavisi nedir ne yapılabilir makamında olacaktır.

Büyük alimlerden bir tanesi, kendini sosyal hayattan çektiği sıralarda bazı öğrencilerinin ve o öğrencilerinin eşlerinin hatırları için dünyevi olaylara bakmış ve görmüş ki, kendisi ile görüşen çok dostu kendi aile hayatlarından sürekli surette şikayet ediyorlar.

Bu âlim zat diyor ki: "Eyvah!" İnsanın özellikle Müslüman’ın huzur bulduğu rahatladığı hatta bir çeşit cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış!

Ve bu âlim sebebini aramış ve görmüş ki:  İslâmiyet’in sosyal yaşantısının ve dolayısı ile İslam dinine zarar vermek için ve gençleri yoldan çıkarmak için ve o gençliği nefsanî şehvani kirli heveslerine günahlara haramlara yönlendirmek için birkaç örgüt ve komiteye şebeke halinde çalışıyor.

Böyle bir ortamda çaresiz kalan bayanların gafil kısmını ve özelikle dini diyaneti iyi bilmeyen şuurunda olmayan kısmını dahi yanlış yollara yönlendirmek için bir iki komitenin örgütün tesirli bir surette gizli olarak çalıştığını hissetmiş ve demiş ki: “Ve bildim ki: Bu İslam milletine dehşetli bir darbeyi , aile hayatını bozdurmaya çalışaraktan, gençleri evlilik dışı flört kız arkadaşlık ve zina yolu ile haramlarla baştan çıkarmaya çalışan gizli komiteler sebep oluyor.

Evet biraz tecrübe ettim bu âlimin bu tespitinin ve hislerinin havada temelsiz kuru bir söz olmadığını anladım. Ve diyorum ki: Bayanların ebedi hayatlarının mutluluğu gibi dünya hayatlarında ki saadetlerini yaratılışlarındaki yüksek karakterini ahlaklarını bozulmaktan kurtarmanın bunun tek çaresinin İslamiyet’in verdiği kuran terbiyesidir. Bundan başka bir yol yoktur.

Risale-i Nur eserlerinin bir bölümünde şu manalarda deniliyor. Aklı başında olan bir adam; eşine muhabbetini ve sevgisini, eşinin beş on senelik geçici ve fiziki güzelliğine karşılık yapmaz.

O eş ki muhabbetini hanımının dış görünümündeki güzelliğinin ötesinde, hanımında sürekli ebedi olan şefkatine ve kadınlığına mahsus onun iç âlemindeki duygusal güzelliklerine inceliklerine narinliğine, o eşsiz sevgisini vermeli verebilmeli.

İşte o zaman o kadın ihtiyarlasa da kocasının muhabbetinin eksilmediğini ilk günkü tazelikte aşkını eşine karşı koruduğunu görecektir. Ve diyecektir ki benim hanımım gerçi şimdi ihtiyarlamış olsa da ziyan yok hiç mühim değil.

SON SÖZ

Çünkü benim eşim ahirette de ebedi eşimdir ve sonsuz güzellik verilecek hurilerden daha çekici olacak. Ve daha ciddi bir şekilde o eşine karşı ciddi hürmet ve muhabbet etmeye başlayacak.