İzleme izlettirme
İRAN'IN YENİ FİTNESİ “HZ. MUHAMMED” FİLMİ
İran’da çekilen “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmine tepkiler giderek büyüyor. Ünlü yazarlardan Erem Şentürk ve Yusuf Kaplan bu filmi köşelerine taşıdı ve vatandaşlara uyarıda bulundu. Yusuf Kaplan, "Bu film, ehl-i sünnet omurgayı çökertmeye yönelik küresel sinsi bir projedir" diye yazdı.
İranlı / Şiî yönetmen Mecîdî'nin İslam dünyasında büyük infiale neden olan “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmine tepkiler dinmiyor. Sert tepkilerin en önemli nedeni, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yüzü ilk defa bir filmde gösteriliyor olması ve senaryonun tamamen Şii kaynaklara dayanması. İslam dünyası, bu filmi İslam Âlemi’nin kutsal değerlerine hakaret etmekle suçladı.
Bu filmi köşelerine taşıyarak vatandaşları uyaran Erem Şentürk ve Yusuf Kaplan, “Bu filmi izleme hatasını yapmayın. Bu hatanın geri dönüşü yok. Kuran-ı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerde cennetle müjdelenen Efendimiz’in (S.A.V.) ashabına lanet eden şiîlerin çektiği bu filmi izleme, izlettirme. Acem oyununa gelme...” diye konuştular. Peki, bu film neden izlenmez? İşte cevabı...
İranlı / Şiî yönetmen Mecîdî'nin Hz. Peygamber'le (sav) ilgili filmi, ne kadar etkileyici olursa olsun, sonuçta Hz. Peygamber'i (sav), İslâm'ın adım adım kurulduğu, teşekkül ettiği, şekillendiği dünyayı, duyarlıkları, ilkeleri, akîdeyi heretik Şiî duyarlıklarla anlatan, büyük sahabileri gözardı eden, Peygamber şuurunu ve dolayısıyla İslâm kavrayışını Şiî duyarlıklar üzerinden silbaştan tarif ederek, Ehl-i Sünnet ana caddeyi yerle bir edecek son derece tehlikeli bir film.
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzman Yardımcısı Halil Kılıç şu ifadeleri kaydetti:
“Film tarafımızca izlenmiş olup şu kanaatler hasıl olmuştur: Emevî-Haşimî çekişmesi bariz bir şekilde gösterilmiş olup Emevîler küfrün, Haşimîler ise hakkın öncüsü olarak resmedilmiştir. Hz. Ali’nin yüzü de Hz. Peygamber’in yüzü gibi gizlenmek suretiyle ikisi adeta özdeşleştirilmiştir. Şiî kaynaklar referans alındığı için Ebu Talib mücahit bir Müslüman olarak gösterilmekte, buna karşın Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi sahabenin ileri gelenlerine yer verilmemektedir.
.jpg)
BİR HRİSTİYAN FİLMİ İZLENİMİ VERİYOR
Filmin müzikleri kilise müzikleri gibi olup özellikle Âmine karakteri kucağındaki bebek ve giyim-kuşamıyla Hz. Meryem’i andırmak suretiyle bir Hristiyan filmi izlenimi vermektedir. Daha peygamber olmadan birçok olağanüstü şeyler ortaya koyan, sürekli mucize gösteren bir peygamber imajı çizilmiş, özellikle denizden balık yağdığı sahnede mistisizm adeta zirve yapmıştır. Filmin başından sonuna kadar Peygamberimize sürekli tuzak kurmaya çalışan bir portre çizilerek Yahudilere gereğinden fazla yer verilmiştir. İsim koyma töreninin olduğu sahnede Arapların tavırlarını küçümseyen Yahudi: “Şimdi peygamber bunlardan mı çıkacak?” deyince diğer Yahudi: “Bunlardan değil, bunlar için” demek suretiyle adeta Peygamberimizin Araplardan çıkmasının onlar için bir şeref olmadığı, aksine onların perişan hallerinin bir göstergesi olduğu ifade edilerek Şiî dünyasının bu yöndeki ezilmişliği telafi edilmeye çalışılmıştır.

Halil Kılıç
MİLLETLER ÜZERİNDE ALGI OLUŞTURUYORLAR
Netice olarak; sayılan bu olumsuz yönlerden dolayı İslamî hassasiyeti olan kesimlerin eleştiri oklarından kurtulamayacak olan söz konusu filmin bahsi geçen kesime çok da bir katkısı olmayacaktır. Bununla birlikte gerek ülkemizde peygamberimizi yeterince tanımayan kesimlerde gerekse Batı dünyasında adından söz ettirecek nitelikte bir film olduğu da muhakkaktır. Özellikle sinema teknikleri açısından başarılı olan bu filmde, Peygamberimizin rahmet ve sevgi yüklü mesajlarının olduğu sahneler izleyenleri derinden etkileyecek ve ciltler dolusu kitapla ulaşamadığımız kesimlere Peygamberimizin tanıtılmasında olumlu yönde ve önemli katkılar icra edecektir. Ayrıca, görsel malumatın yazılı malumatın önüne geçtiği ve daha etkili olduğu şu yüzyılda, işin kolayına kaçıp eleştirmek yerine, bu konuda bizden adeta ışık yılı mesafesinde açık ara önde olan Batı’nın sinema gibi etkin bir silahıyla silahlanmak çok daha yerinde bir tutum olacaktır. Mağlubiyetlerinde bile kahramanlık hikâyeleri çıkaran filmler yapmak suretiyle milletler üzerinde algı oluşturmaya çalışan ve bu konuda da son derece başarılı olan devletleri bu alanda örnek alıp gerçek kahramanlık hikâyeleriyle dolu olan tarihimizi ve dinimizin sevgi, şefkat ve merhamet yüklü engin mesajlarını beyaz perdeye aktararak şiddet ve terör dini olarak servis edilen Yüce Dinimizin üzerindeki bu kötü algıyı bertaraf edebiliriz.
SUBLİMİNAL MESAJLAR VERİLİYOR
Hindistan yapımı olan “My Name’sKhan” adlı sinema filmi, islamî bir film olmamasına rağmen, İslam’ın terörle özdeşleştirilemeyeceğine dair verdiği mesajlarla bu konuda birçok İslam ülkesinin/âliminin yapamayacağı bir katkıda bulunmuştur. Sadece subliminal mesajlar verilmesi için bile milyon dolarlık bütçelerle filmlerin yapıldığı şu zamanda, mevcudu eleştirmek yerine daha iyisini ortaya koymak adına neler yapabileceğimizin tartışmasını yapmak çok daha verimli olacağı kanaatindeyim. Gerekirse bu konuda kurul olarak senaristlerle birlikte çalışma yapmak suretiyle bizler de elimizi taşın altına koymalıyız.
BU HATANIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK
Yazar Erem Şentürk Mecidi'nin "Muhammed" adlı filmiyle ilgili şunları yazdı: Mecidi'nin filmini izleme hatasını yapmayın! Bu hatanın geri dönüşü yok. Ben yaptım pişmanım keşke yapmasaydım. İran Kumda film setini ziyaret eden Hameny'in etkisi sadece Ebû Tâlib'in İman etmiş gibi gösterilmesinden çok daha bü
İranlı / Şiî yönetmen Mecîdî'nin İslam dünyasında büyük infiale neden olan “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmine tepkiler dinmiyor. Sert tepkilerin en önemli nedeni, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yüzü ilk defa bir filmde gösteriliyor olması ve senaryonun tamamen Şii kaynaklara dayanması. İslam dünyası, bu filmi İslam Âlemi’nin kutsal değerlerine hakaret etmekle suçladı.
Bu filmi köşelerine taşıyarak vatandaşları uyaran Erem Şentürk ve Yusuf Kaplan, “Bu filmi izleme hatasını yapmayın. Bu hatanın geri dönüşü yok. Kuran-ı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerde cennetle müjdelenen Efendimiz’in (S.A.V.) ashabına lanet eden şiîlerin çektiği bu filmi izleme, izlettirme. Acem oyununa gelme...” diye konuştular. Peki, bu film neden izlenmez? İşte cevabı...
İranlı / Şiî yönetmen Mecîdî'nin Hz. Peygamber'le (sav) ilgili filmi, ne kadar etkileyici olursa olsun, sonuçta Hz. Peygamber'i (sav), İslâm'ın adım adım kurulduğu, teşekkül ettiği, şekillendiği dünyayı, duyarlıkları, ilkeleri, akîdeyi heretik Şiî duyarlıklarla anlatan, büyük sahabileri gözardı eden, Peygamber şuurunu ve dolayısıyla İslâm kavrayışını Şiî duyarlıklar üzerinden silbaştan tarif ederek, Ehl-i Sünnet ana caddeyi yerle bir edecek son derece tehlikeli bir film.
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzman Yardımcısı Halil Kılıç şu ifadeleri kaydetti:
“Film tarafımızca izlenmiş olup şu kanaatler hasıl olmuştur: Emevî-Haşimî çekişmesi bariz bir şekilde gösterilmiş olup Emevîler küfrün, Haşimîler ise hakkın öncüsü olarak resmedilmiştir. Hz. Ali’nin yüzü de Hz. Peygamber’in yüzü gibi gizlenmek suretiyle ikisi adeta özdeşleştirilmiştir. Şiî kaynaklar referans alındığı için Ebu Talib mücahit bir Müslüman olarak gösterilmekte, buna karşın Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi sahabenin ileri gelenlerine yer verilmemektedir.
.jpg)
BİR HRİSTİYAN FİLMİ İZLENİMİ VERİYOR
Filmin müzikleri kilise müzikleri gibi olup özellikle Âmine karakteri kucağındaki bebek ve giyim-kuşamıyla Hz. Meryem’i andırmak suretiyle bir Hristiyan filmi izlenimi vermektedir. Daha peygamber olmadan birçok olağanüstü şeyler ortaya koyan, sürekli mucize gösteren bir peygamber imajı çizilmiş, özellikle denizden balık yağdığı sahnede mistisizm adeta zirve yapmıştır. Filmin başından sonuna kadar Peygamberimize sürekli tuzak kurmaya çalışan bir portre çizilerek Yahudilere gereğinden fazla yer verilmiştir. İsim koyma töreninin olduğu sahnede Arapların tavırlarını küçümseyen Yahudi: “Şimdi peygamber bunlardan mı çıkacak?” deyince diğer Yahudi: “Bunlardan değil, bunlar için” demek suretiyle adeta Peygamberimizin Araplardan çıkmasının onlar için bir şeref olmadığı, aksine onların perişan hallerinin bir göstergesi olduğu ifade edilerek Şiî dünyasının bu yöndeki ezilmişliği telafi edilmeye çalışılmıştır.
Halil Kılıç
MİLLETLER ÜZERİNDE ALGI OLUŞTURUYORLAR
Netice olarak; sayılan bu olumsuz yönlerden dolayı İslamî hassasiyeti olan kesimlerin eleştiri oklarından kurtulamayacak olan söz konusu filmin bahsi geçen kesime çok da bir katkısı olmayacaktır. Bununla birlikte gerek ülkemizde peygamberimizi yeterince tanımayan kesimlerde gerekse Batı dünyasında adından söz ettirecek nitelikte bir film olduğu da muhakkaktır. Özellikle sinema teknikleri açısından başarılı olan bu filmde, Peygamberimizin rahmet ve sevgi yüklü mesajlarının olduğu sahneler izleyenleri derinden etkileyecek ve ciltler dolusu kitapla ulaşamadığımız kesimlere Peygamberimizin tanıtılmasında olumlu yönde ve önemli katkılar icra edecektir. Ayrıca, görsel malumatın yazılı malumatın önüne geçtiği ve daha etkili olduğu şu yüzyılda, işin kolayına kaçıp eleştirmek yerine, bu konuda bizden adeta ışık yılı mesafesinde açık ara önde olan Batı’nın sinema gibi etkin bir silahıyla silahlanmak çok daha yerinde bir tutum olacaktır. Mağlubiyetlerinde bile kahramanlık hikâyeleri çıkaran filmler yapmak suretiyle milletler üzerinde algı oluşturmaya çalışan ve bu konuda da son derece başarılı olan devletleri bu alanda örnek alıp gerçek kahramanlık hikâyeleriyle dolu olan tarihimizi ve dinimizin sevgi, şefkat ve merhamet yüklü engin mesajlarını beyaz perdeye aktararak şiddet ve terör dini olarak servis edilen Yüce Dinimizin üzerindeki bu kötü algıyı bertaraf edebiliriz.
SUBLİMİNAL MESAJLAR VERİLİYOR
Hindistan yapımı olan “My Name’sKhan” adlı sinema filmi, islamî bir film olmamasına rağmen, İslam’ın terörle özdeşleştirilemeyeceğine dair verdiği mesajlarla bu konuda birçok İslam ülkesinin/âliminin yapamayacağı bir katkıda bulunmuştur. Sadece subliminal mesajlar verilmesi için bile milyon dolarlık bütçelerle filmlerin yapıldığı şu zamanda, mevcudu eleştirmek yerine daha iyisini ortaya koymak adına neler yapabileceğimizin tartışmasını yapmak çok daha verimli olacağı kanaatindeyim. Gerekirse bu konuda kurul olarak senaristlerle birlikte çalışma yapmak suretiyle bizler de elimizi taşın altına koymalıyız.
.jpg)
BU HATANIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK
Yazar Erem Şentürk Mecidi'nin "Muhammed" adlı filmiyle ilgili şunları yazdı: Mecidi'nin filmini izleme hatasını yapmayın! Bu hatanın geri dönüşü yok. Ben yaptım pişmanım keşke yapmasaydım. İran Kumda film setini ziyaret eden Hameny'in etkisi sadece Ebû Tâlib'in İman etmiş gibi gösterilmesinden çok daha bü