İTİBARDAN TASARRUF OLUR MU? MESELESİ!

Filistin’de zulüm, katliam, soykırım devam ediyor. İsrail’in KATLİAMINI canlı canlı izliyoruz. Siyonistlerin yaptığı bu İNSANLIK SUÇU ilk değil. Zaten yıllardır devam ediyor. İçimiz kan ağlaya ağlaya çaresizlik içinde KAHROLUYORUZ. Bunun yanında Cumhuriyetimizin 100. YILINI kutluyoruz. Her ne kadar böyle bir ortamda konserli eğlenceye karşı olsam da.

Dün ANTALYA’ya bir süre önce atanan Vali Hulusi Şahin’in düzenlediği toplantıya katıldım. Ben ‘Tanışma Toplantısı’ diye gitmiştim. Oysaki toplantının amacı CUMHURİYET’in 100. Yılı kutlama programlarının TANITIMI imiş.

Sonuçta benim için toplantı toplantıdır. Her ne kadar ANTALYA BASINI beklenenden fazla kişi ile toplantıya katılsa da itibarı yüksek bir toplantı gerçekleştirildiğini söyleyebilirim. Şunu hemen belirtmekte fayda var. Cumhuriyet’in 100. Yılı dünya şehrine YAKIŞIR bir şekilde kutlanacak. Çünkü Vali Şahin’in söylediği gibi “BAŞKA 100 YIL OLMAYACAK.”

Fakat söz İTİBAR’dan açılmışken bu mesele hakkında birkaç kelam edeceğim. Baştan söyleyeyim darılıp, gücenmece, kırılmaca falan olmasın. Bu tespitler benim içimden geçenler.

Vali bey, gazetecilere birer bayrak dağıttı. İçinde de gençlere hitaben yazılan mektup vardı. 275 bin öğrenciye gönderilecekmiş bu bayraklar. Amaç ise 275 bin pencereden sallanıp ‘BAYRAK KENTİ’ oluşturmakmış. Asıl hedef ise gençlerin etkinliklere katılmasının sağlanıp kutlamaların coşku içinde geçmesini sağlamakmış.

Amenna güzel bir düşünce! Ama toplantının sonuna doğru hepimize birer kırmızı kutu dağıtıldı. Vali Hulusi Şahin’in anlattığına göre bunlar DAVETİYE imiş. Yani bir otelde yapılacak CUMHURİYET RESEPSİYONU’NA katılacaklara gönderilen.

Biz de resepsiyona DAVETLİYMİŞİZ! Açtık baktık. Önce hepimiz plaket zannettik amma hakikaten RESEPSİYON DAVETİYESİ! Çok şaşırdım, duraksadım, yutkundum. 43 yıldır bu mesleği yaparım ilk kez böyle bir DAVETİYE gördüm. Şaşkınlığım geçti ve aklıma TASARRUF TEDBİRLERİ geldi.

Tabi adına siz her ne kadar ‘Tasarruf tedbiri’ derseniz deyin, sadece adı tedbir. Bu tedbir kimin için, kim uygulayacak, nasıl olacak inanın aklım karıştı bu DAVETİYE ile. Tasarruf denilince benim ya da bizim aklımıza ilk gelen şeyler devlet erkanı tarafından kullanılan aşırı lüks veya anlamsız araçlar ve dahası geliyor.

Yani İTİBAR geliyor. Peki “İtibardan tasarruf var mı?” desem tek kelime ile maalesef yok denileceğini çok iyi biliyorum! Olmaz, olamaz ve olmayacak da. Bunu da çok iyi biliyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu zor ve sıkıntılı ekonomik koşullara rağmen böyle bir DAVETİYE inanın bana biraz SAVURGANLIK gibi geldi.

Tamam 100 yılda bir böylesine önemli kutlama yapılacak, yapacağız. Eyvallah. Cumhuriyetimizin itibarından tasarruf edelim falan demiyorum haaa. Ben sadece ABARTIYA kaçıldığını anlatmaya çalışıyorum. Yarın öbür gün Vali bey bir yere gidip “TASARRUF” dediği zaman karşısına bu PLAKET DAVETİYE meselesi çıkmasın diye!

Yoksa elbette Cumhuriyet’in 100. Yılı ihtişamlı bir şekilde kutlanmalı, kutlanacakta zaten. Bana göre 1000 kişiye gönderilecek PLAKET DAVETİYE yerine düz bir davetiye tercih edilip, buna harcanacak paraya 275 bin genç yerine 300 bin gence TÜRK BAYRAĞI gönderilmesi daha makbul görürdü.

Son cümle; ‘İtibardan tasarruf olmaz’ sözü yerine ‘Temsilde tasarruf’ olmaz sözünün kullanılmasının daha doğru olacağını belirtmekte fayda görüyorum.

Bilmem anlatabildim mi?

-----------------------

GÖZ ARDI EDİLENLER

Hayatımızda öyle olaylar oluyor ki birçok şeyi ya GÖRMÜYORUZ, ya göz ardı ediyoruz, ya da çok önemsemiyoruz. Oysaki dünyanın birçok ülkesinde küçücük olaylar büyütülüp servis ediliyor.


Dün bir dostum aradı, “Sizin gazetede apartmanda yangın paniği diye bir haber var. Oradaki kurye çocuğa bir özen göster” dedi. Baktım habere, haberi yapan İHA Muhabiri Ertuğrul Gün’e bile sordum “Kimdir, neyin nesidir” diye.


Olay, Muratpaşa ilçesi Yenigün Mahallesi 1044 Sokak üzerinde bulunan 4 katlı binanın 3’üncü katında meydana gelmiş. Işık Çakaş ve ailesinin yaşadığı dairede YANGIN çıkmış.

İtfaiye ve ekipler gelinceye kadar ailenin dışarı çıkmasına yoldan geçen bir restoranın kuryesi Bahadır Avcı yardım etmiş. CENGAVER BAHADIR, alevlere dumanlara aldırış etmeden motosikleti kaldırıma bırakıp yardıma koşmuş. Yaşlı bir kadını da alıp dışarı çıkarmış. Tabi kendisi de dumandan etkilenmiş.


İnanın Bahadır gibi onlarca kurye belki 85 milyonluk ülkemizde her gün buna benzer olayda canını düşünmeden CAN KURTARIYORDUR. Bahadır’ın bu hareketi ABD veya AB’de olsa günlerce konuşulur KAHRAMAN ilan edilip ödül verilirdi. Bizde?

Ödül falan verilsin demiyorum amma en azından bu şehrin YÖNETİCİLERİ veya çalıştığı kurumun sahibi ona PLAKET verip teşekkür etmesi yeterli olurdu.

Ne dersiniz? En azından göz ardı edilmemiş olurdu!