“İsveç’e NATO kapısı kapanmış değil”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin, “Kapanmış değil ama sürecin nasıl ilerleyeceği, hızı, ne zaman tamamlanacağı İsveç'in atacağı adımlara bağlı. Yeni gelen hükümet bu konuda samimi ve gayretli. Fakat hukuki olarak adım atmak için elinde yeteri kadar enstrüman yok” dedi.
Kalın, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları
yanıtladı.
İbrahim Kalın, Yeniden Refah Partisinin Cumhur İttifakı'na
katılım sürecine ilişkin soru üzerine, Yeniden Refah Partisi ile AK Parti,
Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi ve HÜDA PAR arasında aslında
öteden beri gelen bir taban, gönül ve hafıza birlikteliği olduğunu söyledi.
Kalın, "Ben kendi adıma da yani Sayın Fatih Erbakan'ın
bu konudaki kararını kurmaylarıyla beraber gözden geçirip ittifaka katılmasını
büyük bir memnuniyetle karşıladım." dedi.
"ZİHİN
BULANDIRMAYA YÖNELİK BU TÜR SİYASİ HAMLELER SİYASETİN SEVİYESİNİ
DÜŞÜRÜYOR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomasına yönelik
yaşanan tartışmalara ilişkin değerlendirmesi sorulan Kalın, "Bu kadar
bilgi, belge ortaya konduktan sonra hala bunun tartışılıyor olması eğer siyasi
kaygıyla yapılıyorsa siyaset adına bir kayıptır." dedi.
Kalın, bu konuda bilgi ve belgelerin, üniversitenin verdiği
diplomanın, kayıtların ortada olduğunu, Marmara Üniversitesinin bununla ilgili
açıklama yaptığını, İletişim Başkanlığının da gerekli belgeleri yayımladığını
dile getirdi.
Eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın
bu konudaki açıklamalarına da şaşırdığını ifade eden Kalın, zihin bulandırmaya
yönelik bu tür siyasi hamlelerin siyasetin seviyesini düşürdüğünü söyledi.
"İSVEÇ'E KAPI
KAPANMIŞ DEĞİL AMA SÜRECİN NASIL İLERLEYECEĞİ ATACAĞI ADIMLARA BAĞLI"
İbrahim Kalın, NATO'ya üyeliği sürecinde Finlandiya için
neden ayrı bir uygulamaya gidildiği sorusunu yanıtlarken, bu ülkenin baştan
beri "oyuna bir sıfır önde başladığını" söyledi. Kalın, şöyle devam
etti:
"Başvuruyu İsveç'le birlikte yaptılar ama gerek FETÖ
gerek PKK yapılanması gerek savunma sanayi ürünlerine tahdit uygulanması ve
Avrupa Birliği içerisinde Türkiye'nin PESCO gibi programlara dahil edilmesi
konularında Finlandiya yapıcı bir tutum içerisinde oldu. Yıllara sari olarak geriye
doğru Finlandiya uyguladığı bazı vize ve göç politikaları çerçevesinde de, bu
işte PKK'lı, iltisaklı, vesaire bizim açımızdan da sorun teşkil edecek
kişilerin ülkeye girişi konusunda daha sıkı bir rejim uyguladı. Ondan dolayı
avantajlı bir konumdaydı. Bu süre içerisinde de bizim taleplerimiz konusunda
daha hızlı, daha şeffaf, daha netice alıcı bir tutum içerisinde de
oldular."
Kalın, bu konuyu ilgili birimlerle değerlendirdiklerini dile
getirerek, "Yani bu başvuruları ayırmanın ki zaten teknik olarak ayrı
başvurulardı onlar, değerlendirmenin ve Finlandiya'yı onaylamanın daha makul
olacağını gördük. Böyle bir süreç ilerledi. Şimdi İsveç'e kapı kapanmış değil
ama sürecin nasıl ilerleyeceği, hızı, ne zaman tamamlanacağı İsveç'in atacağı
adımlara bağlı. Yeni gelen hükümet bu konuda samimi ve gayretli. Fakat hukuki
olarak adım atmak için elinde yeteri kadar enstrüman yok. Konunun hukuki ve
ahdi zemini henüz onlar açısından tekemmül ettirilmiş değil." diye
konuştu.
"BİZ PRENSİP
OLARAK NATO'NUN GENİŞLEME POLİTİKASINA HEP OLUMLU BAKTIK"
Geçen sene İsveç'te bir anayasa değişikliği yapıldığını ve
ocak itibarıyla yürürlüğe girdini, bu çerçevede yazılan yeni terörle mücadele
yasasının da 1 Haziran'da devreye gireceğini aktaran Kalın, şunları kaydetti:
"Yaklaşık 2 ay içerisinde onu tamamladıkları zaman
bizim güvenlik kaygılarımızı giderecek yönde daha kararlı somut, sonuç alıcı
adımlar atmaları mümkün hale gelecek. Hazirandan itibaren bu yasa yürürlüğe
girecek. Ondan sonra bir göreceğiz ne kadar hızlı hareket edebilecekler. Tabii
bu süre içerisinde aslında İsveçliler şunu açıkça ifade ettiler. 'Evet PKK,
FETÖ ve benzeri örgütler yıllar içerisinde bizim ülkemize gelip çöreklenmişler.
Bizim göçmen yasamızı, bizim bazı özgürlüklerimizi, azınlıklara tanıdığımız
bazı imkan ve imtiyazları kendi lehlerine sömürmüşler, istismar etmişler. Biz
bunu artık fark ettik ve buna son vermek istiyoruz' diye."
Kalın, İsveç'e, "bu örgütlere karşı, hukuki, idari
anlamda atılabilecek adımları hızlı bir şekilde atarak bunlardan kurtulun"
dediklerini belirterek, "Ondan sonra biz de yani NATO ittifakı içerisinde
bu birlik ve beraberliği net bir şekilde ortaya koyalım. Biz prensip olarak
NATO'nun genişleme politikasına hep olumlu baktık" değerlendirmesini
yaptı.
"OLMAZSA BİZ
ALTERNATİFLER ÜRETMEYE ZATEN DEVAM EDİYORUZ"
İbrahim Kalın, Türkiye'nin F-16 alımına ilişkin soruya da,
"Biz tabii ki bu programı destekliyoruz. Olmasını istiyoruz. Yeni
F-16'ların alınması, mevcut F-16'larımızın modernize edilmesi. Bunlar tabii ki
önemli kazanımlar olur ama açıkçası hani bugünden yarına bu olmazsa 'biz hava
gücünde büyük zafiyet gösteririz, kendi ülkemizi savunamayız' böyle bir hava
içerisinde de değiliz açıkçası. Böyle bir panik hali içerisinde de değiliz.
Olursa iyi olur. Ülkemiz için de iyi olur. NATO ittifakı için de iyi olur.
Savunmamız için de iyi olur ama olmazsa biz alternatifler üretmeye zaten devam
ediyoruz." yanıtını verdi.
Türkiye'nin İHA, SİHA teknolojisinde şu anda dünyanın en
fazla ilgi, alaka odağı ülke haline geldiğini ve muazzam işler yaptığını
kaydeden Kalın, F-16 ayarında benzer özelliklere sahip insansız hava uçakları yapılmaya
başlandığını söyledi.
Kalın, F-16 konusunda Senatoda yaptığı görüşmelere de
değinerek, şöyle konuştu:
"Ben onlara şunu söyledim. Bakın dedim. Siz İsveç ve Finlandiya'nın
üyeliğiyle F-16 meselesini böyle şartlı hale getirirseniz mantıksal bir hata
yaparsınız. Bunlar iki ayrı konudur. Bunları birbirinden ayrıştırın. Ama siz
kalkıp 'bunları Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanalım' gibi bir
düşünceyle hareket edecek olursanız, o zaman ben size bir karşı teklifle
gelirim. Size ben şunu desem; 'siz F-16'ları onaylayana kadar biz de İsveç'i
onaylamıyoruz'. O zaman ne yapacaksınız? Burada kilitlediniz mevzuyu. İlgisiz
alakasız konuları getirip birbirine bağlayıp burası üzerinden Türkiye'ye bir
baskı oluşturmaya çalışmayın. Bu işe yaramaz. Siz o baskıyı yaparsınız. Biz
başka bir yerden başka bir çıkış buluruz. Bize karşı bunu bir baskı unsuru
olarak kullanmaya çalışırlarsa biz alternatifini vereceğiz."
"BİZ BAŞTAN BERİ
HEP İLKELİ VE DENGELİ BİR TUTUM SERGİLEDİK"
İbrahim Kalın, Washington'da özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı
bağlamında, savaş yanlısı çok ağır bir iklim bulunduğunu ifade ederek,
"Savaş istiyorlar, savaşın uzamasını istiyorlar ve maalesef savaş devam
edecek. Şiddetlenerek devam edecek. Öyle görünüyor. Bu tabii sadece Ukrayna
açısından değil, bölge ve dünya açısından da büyük bir kayıp. Biz baştan beri
hep ilkeli ve dengeli bir tutum sergiledik. Savaş karşıtı olduk. Savaşın
sonlandırılması ve müzakerelerin başlaması yönünde de birçok girişim yaptık"
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda pek çok girişimleri
yaptığının altını çizen Kalın, dün sabah Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin
ile yaptığı telefon görüşmesinde de bu konuyu yine gündeme getirdiğini aktardı.
Kalın, "Biz yani özellikle Ukrayna savaşı bağlamında,
daha yapıcı, müzakereleri öne çıkartan, tabii ki Ukrayna'nın toprak bütünlüğü
ve siyasi egemenliği bağlamında bu sorunu çözüme kavuşturacak bir perspektifi
muhafaza etmeye devam edeceğiz" dedi.
Moskova'da düzenlenmesi planlanan 4 ülkenin dışişleri bakan
yardımcılarının bir araya geleceği toplantının neden ertelendiği sorusu üzerine
Kalın, tarihler üzerinde çalışıldığını, başka konularda da birtakım ön
müzakerelerin devam ettiğini, bunların da yakın bir vadede çözüleceğini
beklediklerini dile getirdi.
Kalın, Mısır'la ilişkilerin normalleşmesine ilişkin soruyu
yanıtlarken de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu kapsamda Mısır'a
yaptığı ziyaretin çok önemli olduğunu ve verimli geçtiğini söyledi.
Ziyarette, bölgesel konular, Doğu Akdeniz, Libya
büyükelçilerinin atanması gibi konuların konuşulduğunu aktaran Kalın, ancak bu
büyük dosyalar açıldığında yaklaşık 8-10 yıllık duraksama döneminden sonra
bunları tekrar canlandırmanın biraz zaman aldığını kaydetti.
Kalın, "Biz açıkçası Türkiye Mısır ilişkilerinin
normalleşmesinin sadece iki ülke açısından değil, bölge dinamikleri açısından
da hayati önemde olduğu kanaatindeyiz. Libya'nın da faydasınadır. Filistin'in
de faydasınadır. Refah kapısı biliyorsunuz Mısır'a açılıyor. Terörle mücadele
konusunda bütün bölgenin menfaatinedir" şeklinde konuştu.
AA