İŞÇİ ALACAKLARI VE ZAMAN AŞIMI
Türkiye’ de Sosyal Güvenlik ve çalışma hayatında en fazla anlaşmazlık durumu ve davalar, İşçi ve iş veren arasındaki anlaşmazlık konuları arasında ücretler, fazla mesai ücretleri, dini veya milli bayramda çalışanların ücretleri, kullanılmayan yıllık izin ücretleri, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, haksız fesih tazminatı gibi alacaklar yer almakta olduğu görülmektedir.
***
İşçi Ücretleri ve fazla mesai, bayram ve hafta tatili parası
ile ikramiye gibi ücret sayılan ödemelerde zaman aşımı süresi beş yıl olarak
uygulandığını ancak, diğer işçi alacaklarının bazılarında beş yıl, bazılarında
on yıl zaman aşımı süresi uygulandığının da hatırlatmak istiyorum. İşçinin
kullanmadığı veya çeşitli sebeplerle kullanamadığı yıllık izin ücretlerinde,
2012 yılından önce beş yıl olan zamanaşımı süresi, Türkiye’ de, Türk Borçlar
Kanununun yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren on yıla
çıkartıldığını belirtmek istiyorum.
***
İşçinin kullanmadığı yıllık izinlerde 2012 yılından beri
uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresi, 12 Ekim 2017 tarihinde
yürürlüğe giren kanunla ise tekrar beş yıla indirildiğini de hatırlatmak
istiyorum. Bu tarihten itibaren tüm işçi alacaklarında zamanaşımı süresi beş
yıl olarak eşitlenerek, karışıklığın önüne geçilmiş oldu. İşçi alacaklarında
zaman aşımı sürelerinin beş yıl olarak eşitlendiği 25 Ekim 2017 tarihinden önce
sona ermiş sözleşmeler için geçiş süreci öngörülmek suretiyle işçinin geriye
dönük hak kaybı olmaması sağlanmış olduğunu da belirtmek istiyorum.
***
İş Kanunu’na 25 Ekim 2017 tarihinde eklenen madde uyarınca,
iş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla, hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık
izin ücreti ve kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve eşit
davranma ilkesine aykırılık tazminatında zaman aşımı süresi beş yıl olarak
belirlenerek, uygulamalarda birliktelik sağlandığını da belirtmek istiyorum.
***
Ayrıca, bu 2017 de yapılan düzenleme gereği, beş yıllık
zaman aşımı süresi, İş Kanununun yanı sıra, Türk Borçlar Kanunu, Basın İş
Kanunu ve Deniz İş Kanunu kapsamındaki söz konusu alacaklar için de geçerli
hale getirildiğini belirtmek istiyorum. Bu aşamada bazı durum değişikliklerini
de burada hatırlatmakta yarar görüyorum. Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi
sözleşmenin sona erdiği tarihte değil, her bir alacağın doğduğu tarihte
başlayacağını özellikle belirtmek istiyorum.
***
Bu arada, işçinin kullanmadığı yıllık izin ücreti, ihbar
tazminatı, kıdem tazminatı gibi alacakları için zamanaşımı süresi ise iş
akdinin feshedildiği tarihten başlayacağını da belirtmek istiyorum. Ancak zaman
aşımı dolduktan sonra ise işçi tarafından dava açılmasının önünde bir engel
bulunmadığını belirtmek istiyorum.
Bu konuda, Yargıtay’ın vermiş olduğu (9. H.D. Esas No: 2016
/ 21854, Karar no: 2020 / 7673) Karara göre Yerel Mahkeme zaman aşımı süresi
dolduğu gerekçesiyle kendiliğinden işçinin talebini reddedemeyeceğini,
öncelikle işçinin açmış olduğu davaya bakacak dava aşamasında, işçinin talebini
zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle reddetmesi için iş verenin zaman
aşımının def’i talebinde bulunması, yani zaman aşımı süresinin dolduğunu iddia
etmesi halinde, davanın da gerçekte,
zaman aşımı olması halinde, işçinin açmış olduğu davayı reddetmesi
gerekmektedir.
***
Sonuç olarak, iş veren-işçi ödemelerinde yaşanan
olumsuzlukların yaşanmaması için hem iş verenin yapması gereken iş ve
işlemlerin zamanında ve eksiksiz olarak yapılması ile gerek denetimlerde
gerekse mahkeme aşamalarında yetkililere sunulması için arşivlenmesi, hem de
işçinin çalışmakta olduğu işyerini sahiplenmesinin yanında ödenmesi gecikmiş
hak edişleri için zaman aşımı durumlarına dikkat etmesi, iş vereninde söz
konusu işçi alacakları için dava açılması halinde zaman aşımı sürelerine dikkat
ederek, mahkeme aşamasında, zaman aşımı durumunun, var olması halinde ise bu
durumu belirtmesi gerekmektedir.