İNTİHAR PSİKOLOJİSİ
“Yalnızlık, depresyonu; depresyon intihar riskini arttırır.”
İntihar; çok yönlü olarak incelenmesi gereken sosyolojik ve psikolojik bir olgudur. Buna bağlı olarak da altında yatan nedenler kültürel, sosyoekonomik ve eğitimsel birçok duruma bağlı olabilmektedir. Gelin bir de intihar olgusunu hangi kuram nasıl ele almış birlikte bakalım.
• Biyolojik kuramcılar için genetik ve biyokimyasal bir olguyu,
• Psikanalitik kuramcılar için bilinçaltında yatan kişi ya da duruma karşı bir öfkeyi,
• Bilişsel kuramcılar için kişinin kendi geleceğine ve dünyanın geleceğine yönelik negatif bakışı,
• Toplum Bilimsel kuramcılar için olağan toplumsal bir durumu,
• Sosyal Öğrenme kuramcılar için ise stres verici olaylar sonucunda öğrenilmiş bir tepkiyi ifade etmektedir.
Tüm bu kuramları dikkate aldıktan sonra karşımıza çıkan intihara dair ana düşünce “İntihar davranışı veya düşüncesi yaşam isteğine karşıt bir eylemdir.” Fakat intiharı ortaya çıkartan ya da tetikleyen birden fazla unsur bulunmaktadır.
Dünya geneline bakıldığında yapılan araştırmalar intihar oranının düşük ve az gelişmiş ülkelerde olduğunu göstermekte. Bu araştırmalar sonucunda öp plana çıkan önemli risk faktörlerinden birisinin sosyoekonomik düzey olduğu görülmüş. Birbirinden bağımsız araştırmalarda kişilerin eğitim düzeyi ve yaşadıkları yerlerinde oldukça etkili olduğu görülmüş.
Ülkemizde yapılan araştırmalar ise ilk sıraya eğitim düzeyinin yerleştiğini gösteriyor. Cinsiyete göre de intihar oranlarında farklılıklar bulunuyor. Genç popülasyon olarak nitelendirilen 15-18 yaş aralığında bu durum oldukça dikkat çeken bir faktör barındırıyor.
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre 15-18 yaş aralığındaki bireylerin ölüm nedenlerinde intihar, dördüncü sırada yer alıyor. Buna ek olarak ise intihar riskini arttıran etkenlere sosyoekonomik ve sosyolojik durumlarda ekleniyor.
Yapılan araştırma ve çalışmalara baktığımızda gençlerin problem çözemediği veya yetersizlik hissettikleri durumlar karşısında ilk olarak intiharı düşündükleri saptanmıştır. Bu durumu birde cinsiyet üzerinden inceleyelim.
Kadınların genellikle yaşanılan durumları içe dönük tepkilerle gidermeye çalıştığı erkeklerinse daha saldırgan davranışlar sergileyerek içinde bulunduğu durumu dışa dönük tepkilerle gidermeye çalıştığı görülmüştür. Yani kadınlar bu durumu eve kapanıp sakinleşerek, erkekler bu durumu eve kapansa da psikolojik veya fiziksel şiddete çevirerek yaşıyor.
Bu faktörler dışında genetik eğilim faktörleri, ailevi etmenler, psikolojik bozukluklar, stresle baş etme yöntemleri, sosyal etkiler, fiziksel etkenler ve bağımlılık durumlarının da intiharda etkili olduğu söylenebilir.
SON SÖZ
Tüm bu etkenler ve durumlar ele alındıktan sonra söylemek istenilen ana düşünceye doğru yavaş yavaş yol alıyoruz.