İNTERNET BAĞIMLILIĞI (2)
Black ve arkadaşları (1999) yetişkinlerle yaptıkları bir
çalışmada internet bağımlılarının yüzde 50’sinde başka bir psikiyatrik bozukluk
bulunduğunu ortaya koymuştur. Shapira ve arkadaşlarının (2000) yaptığı bir
çalışmada, problemli internet kullanımı
olan bireylerin yüzde 70’inde duygudurum bozuklukları (depresyon yüzde 10,
bipolar yüzde 60), yüzde 60’ınde anksiyete bozukluğu (en sık sosyal anksiyete
bozukluğu yüzde 40), yüzde 10’unda madde kötüye kullanımı/bağımlılığı (yaşam
boyu yüzde 55) tespit etmişlerdir.
***
Bu nedenle internet bağımlılığının tedavisinde, altta yatan
psikiyatrik sorunların tespiti ve buna yönelik müdahaleler oldukça önem
taşımaktadır. Psikoterapi bağımlılıkların tedavisinde önemli bir etkiye
sahiptir. Araştırmalar, internet bağımlılığında tıpkı depresyonda olduğu gibi
bazı olumsuz bilişlerin rol oynadığını ve internet bağımlılığının hayatta
başarısız olunan alanları telafi etmeye yönelik bir davranış örüntüsü olarak
ortaya çıktığını öne sürmektedir.
***
Bu bağlamda internetin aşırı kullanımının ödüllendirici bir
davranış olarak görülebileceğini ve öğrenme mekanizmaları aracılığıyla bazı
olumsuz duygularla (korku, huzursuzluk, hayal kırıklığı) mücadele etmeye
yarayan yetersiz bir strateji olarak kullanılabileceğini belirtilmiştir.
İnternet bağımlılığının tüm bu bilişsel özellikleri dikkate alındığında
bilişsel-davranışçı tekniklerin bu bozukluğun tedavisinde önemli bir yeri
olduğu görülmektedir.
***
Sonuç olarak, internet kullanımının hayatın vazgeçilmez bir
gereci haline geldiği bu teknoloji çağında internetin patolojik kullanımı yeni
bir bağımlılık türü olarak nitelenebilecek internet bağımlılığına yol açmaya
başlamıştır. Uzun süre kontrolsüz bilgisayar ve internet kullanımı bireylerin
fiziksel, psikolojik, sosyal, bilişsel sağlığını ve yaşamını olumsuz yönde
etkilemektedir.
***
Ülkemizde internet bağımlılığı problemi daha ziyade bu
teknolojiye daha hakim olan gençlerde ve çocuklarda daha fazla görülmektedir ve
artık aileler çocuklarının internet kullanımının yol açtığı sorunlar nedeniyle
bu bozukluğun tedavisini yapabilecek merkezlerin arayışına girmeye başlamıştır.
***
Ülkemiz için henüz yeni olan bu sorunu uzun bir süredir
yaşamakta olan uzak doğu ülkelerinde ve ABD’de artık bu bozuklukla ilgili
tedavi merkezleri oluşturulmuş ve hızla bu konuda deneyimli klinisyenlerin
yetiştirilmesine başlanmıştır.
***
Gelecekte, ülkemiz için de bu tip tedavi merkezlerinin
kurulmasına ihtiyaç duyulabileceği yüksek ihtimal dâhilindedir. Bu nedenle
başta çocuk ve ergen ruh sağlığı hekimleri olmak üzere tüm klinisyenlerin bu
bozukluk konusunda yeterli bilgiye sahip olmaları, bu bozukluğu tanımaları ve
uygun tedavi yaklaşımları sergilemeleri büyük önem arz etmektedir.