İNSANA OLAN AŞK VE İNANÇ ÖNEMLİ!

Hayat kalitemizin, gelişen ve değişen dünyanın özellikle TEKNOLOJİNİN baş döndürücü HIZI sayesinde ARTTIĞI aşikar. Gündelik hayatımızın her anında yeni bir gelişme yaşanıyor.

Sağlık sektörü, ulaşım araçları, savaş teknikleri, kişisel haberleşmeler, akıllı evler, iletişimdeki sürat ve daha birçok alan. Neden? İNSAN daha RAHAT YAŞASIN diye!

Peki, tüm bu gelişme ve yenilenme MANEVİ dünyamızı, RUHUMUZU, iç yüzümüzü, HUZURUMUZU kalite bakımından yeterince BESLEYİP doyurabiliyor mu?

Daha da ötesini soralım. Sahip olduğumuz HUZURLU, güvenli, AHLAKİ yapısı sağlam toplumsal algılayışımızı çok değil, olduğu gibi KORUMAMIZA yardım edebiliyor mu?
Değer YARGILARI değişti sanki. Saygının sınırları, SEVGİNİN tanımı, AŞKIN tılsımı, muhabbetin şekli bir başkalaştı. Hal böyle olunca AŞKI kaybettik gibi!

Aslında AŞK kaybolmaz ama belki AŞK bizi kaybeder. Tek sıkıntı SAHTESİNİ ayırt edememek.

İYİLİK dediğimiz iki hecelik kelime ve taşıdığı KOCAMAN anlam da siluetini buğulu bir camın arkasından gösterir oldu sanki. Merhamet, YARDIMSEVERLİK, doğruluk, DÜRÜSTLÜK, vicdan ve VEFA aranır oldu.

İnsanı insan yapan temel DEĞERLERİMİZ, alçalan değerlerin hakim olduğu coğrafyamızda YENİLGİYE uğramak üzere.

Selam verirken, karşımızdakine, “Korkma benden sana zara gelmez, selam benden sanadır” der ve aynı karşılığı alınca tanımlayamadığımız bir güvenle bağlanırdık insanımıza.

Selam verince “RÜŞVET” deyip almadıkları gibi altında bin bir HİNLİK arar oldular insanımız! Sadece bu mu? Dijitalleşen çağda bir çok şeyi kaybediyoruz aslında.

Bayram ve kandil tebriklerimizi CEP TELEFONUNUN iki satırına sığdırdık, DOSTLARIMIZIN ruhumuzu teskin eden SESİ yerine METALİK seslere alıştık.

Günümüzde yediğimiz EKMEKTEN, içtiğimiz SUDAN ŞÜPHE duyar olduk, şüphe DUYULUR olduk. Öyle bir hale geldik ki doğallık yerine SUNİLEŞTİK.

Gölgesinde oturduğumuz ÇINAR AĞAÇLARI yerine SUNİ PLASTİK boyalı bitkiler süsledi evlerimizi. İP atlayıp, TOP oynadığım yeşil ÇİMENLER yerine etrafı TELLE ÇEVRİLİ, para verip girebileceğiniz HALI SAHALARI (suni çim) alanları tercih eder olduk.

ÇEVREYİ kaybettik. Küresel ISINMA denen felaket KAPIMIZA kadar geldi. Bu konuda tarihler bile net olarak söylenebiliyor.

Soğuk pınarlardan SU İÇMEYİ çok özledik. Serin SULARINDA yüzeceğimiz GÖLLERİMİZ imdat çığlıkları atarken bazıları KURUDU. Ve bunları insanımız kendi elleriyle bu güne getirdi.

Komşumuzu, komşuluğumuzu YÜKSEK KATLI binalarda hapsettik. Duygu dolu, heyecan dolu, neşe dolu bir MUHABBETİ bulmakta çok zorlanır olduk. Mahalle KÜLTÜRÜ yok oldu.

Zaman ve mekan birlikteliğini kaybettiğimiz DOSTLARIMIZA ulaşmakta ne kadar zorlanır hale geldik? Gönlümüzün HUZUR BULACAĞI bir kahvehane, bahane olsa da bir acı kahveyi özler olduk.

Ama KAYBETMEDİĞİMİZ değerlerde var elbette. Olmasa nasıl yaşar ve nasıl bağlanırdık sımsıkı hayatın ipine.  ÜMİDİMİZİ, umudumuzu, İNANÇLARIMIZI kaybetmedik.

Hele hele İNSANA olan İNANCIMIZI kaybetmedik. Yarınlar elbet İYİLİĞİN ve İNSANLIĞIN kazancı olacaktır.

Ben böyle DÜŞÜNÜYORUM, gönlüm böyle istiyor. Umarım sizlerde bu GÖZLE bakarsınız hayata. Tek şart AŞKI kaybetmeden.

KİM BUNA İZİN VERİYOR?

Bu karavan meselesine kafayı taktım. Canı sıkılan ÖNÜNE gelen bir KARAVAN alıp sokaklara PARK edip gidiyor. Hem de şehrin en güzel MANZARASI olan yerlere.

Bunlardan biride FALEZ 2 Parkı’nın olduğu yol. Bir karavan var burada. Aylardır AYNI yerde duruyor. Altına da küçük KOVA konmuş. Sanırım PİS SU tahliyesi için.

Anlattığım adını zikrettiğim PARK öyle bir yer ki ANTALYA’NIN en güzel yeri. Deniz ve BEYDAĞLARI manzaraları. Oraya bir PREFABRİK ev yapsanız anında YIKARLAR.

Memlekette KARAVAN alıp istediğin yere PARK edersen KİMSE sana DOKUNMAZ. Hatta DOKUNAMAZ. Herhalde DOKUNULMAZLIKLARI var bunların!

Tabi bunların ÇEVREYİ kirletmeleri cabası. Kira yok, MANZARA beleş. Tamam anladık ÇEVRECİ yaşam iyidir güzeldir de ŞEHRİN göbeğinde sokak ortasında böyle olmaz ki!

Bu tür işlere kim önlem alır, kim dur der ben bilmiyorum. Akma kanun nizam bilenler biliyordur. O zaman da onlar GEREĞİNİ acilen YAPMALIDIR.

Yoksa bu iş başka SORUNLAR doğurmaya gebedir. Haberiniz ola.