İNAT!
Geçtiğimiz günlerde bir ortamda dostlar ile muhabbet ederken beni dehşete düşüren bir polemik oldu. Öyle ki kardeşimiz İslam aleminin içinde bulunduğu bu durumun üzüntüsü ile bazı sözler sarf etti. Halbuki bu gibi durumlarda hissi konuşmak bazen olur insanın imanını itikadını perişan eder.
***
Bütün bu olanları Allah görmüyor mu neden müdahale etmiyor neden izin veriyor neden sahip çıkmıyor gibi bir çok soru ve şüpheler vesveseler alemini darma dağın yapmış. O vakit bir sual geldi. Allah'a karşı inatlaşmak, peygamberi ile zıtlaşmak ne demek?
***
Esasında marifetullahı bilen kimse bu vartalara düşmez böyle meseleleri sorgulamaz. Ancak marifetullah dersleri olan Allah’ı tanımaya yönelik iman ilmi meselelerinden uzaklaşmak sureti ile taklidi iman hakimiyet kurar ve hadiseler karşısında çok kolay sarsılır.
***
Şimdi bir kaç sualde kendi kendimize soralım? "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Al-i İmran 103" Hep birlikte Allah'ın kitabına sımsıkı sarıldık mı? Hep birlikte kenetlendik mi yoksa parçalanıp bölündük mü? Allah kitabında Kuran'a sarılın parçalanmayın bölünme diyor, biz yok sarılmayacağız parçalanacağız böleceğiz diye bir duruşu amelen gösterdik mi, göstermedik mi?
***
"O kimseyi önünden ve arkasından ta'kib eden (melek)ler vardır; Allah'ın emriyle onu korurlar. Kendilerinde olan (iyi hâl)i değiştirmedikçe, şübhesiz ki Allah, bir kavme olan(ni'metin)i değiştirmez. Fakat Allah, bir kavme (kendi isyanları yüzünden) kötülük dilediği zaman, artık onu geri çevirecek kimse yoktur. Onlar için O'ndan başka bir dost da yoktur. Ra'd 11"
***
Allah'ın bu emrini duyar duymaz kendimizi İslam ile yeniledik mi yoksa İslam dışı ameller ile kendimizi çürüttük mü? İslam'ın bize nasip ettiği iyi hallerin kıymetini bilip yaşadık mı yoksa yaşamadık mı? "Müminin mümine bağlılığı, taşları birbirine kenetli duvar gibidir" buyuran Rasûl-i Ekrem ( bu kenetlenmeyi göstermek için iki elinin ) parmaklarını birbirine geçirdi ( Buhârî )"
***
Gerçekten de Peygamber efendimizin (a.s.v) emir buyurduğu gibi birbirimize ümmeti Muhammed olarak kenetlendik mi yoksa dağıldık mı? Esasında hakikat olan misalleri çoğaltıp kendimize sorabiliriz.
İslam ümmeti olarak çözümün Kuran'da ve sünnette olduğunu hepimiz adımız gibi emin olarak bildiğimiz halde nedir bu halimiz ki denilenin aksi istikamette bir yol alalım sonra gelen musibetler karşısında neden böyle oluyor deyip başkalarına suçu atmak yerine niçin kendimizde hata günah kusur aramayalım? Sözün özü yaşamadığımız her bir ayet amel etmediğimiz her bir sünnet bize keder dert musibet olarak geri dönüyor.
***
Ne olur bir kerede kendi fikirlerimizi düşüncelerimizi yorumlarımız zanlarımızı bir kenara itsek hepsine La desek sonra İlahe İllallah diyerek ancak senin dediğin olur Ya Rabbi, ancak habibi edibinin aleyhissalamın sözü geçer bize tam teslimiz diyerek, ortaya ümmetçe bir duruş sergilesek, zarar mı ederiz? Çok mu zor Kuran’a göre aklımızı fikrimizi düşüncemizi alemimizi hayatımızı tanzim etmek çok mu zor Resulullah efendimizin sünnetine tam ittiba ederek yaşamak ?
***
Hayır asla değil aksine çok basit daha rahat daha emniyetli ve yüzde yüz saadet getirecek bir hakikat. Sözümü Bediüzzaman hazretlerinin bütün dünyaya bütün insanlığa haykırdığı o hakikat ile bitiriyorum. Mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme, dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun. Mektubat ( 474 )
SON SÖZ
Artık tercih yine bu ümmeti muhammed’in? Selam Huda'ya Tabi Olanların üzerine olsun Selam Hakikatı Arayıp O Hakka sarılanların Üzerine Olsun…