İLMEK İLMEK DAĞLANDIK

Ve yine deprem, yine enkaz altında kalan canlar! Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri deprem. Deprem ile ilgili bilim adamlarının yapmış olduğu uyarılara rağmen ne yazık ki gündemimizin en acı haberleri yine deprem ve depremin getirdiği korkunç gerçekler.

10 ili vuran depremde binlerce kişi hayatını kaybetti. Saatler geçtikçe ölü sayısı artıyor maalesef... Enkaz altından çıkan insanların fotoğraflarını gördükçe içimiz sağlandı. İnsanlar perişan durumda.

Kışın ortasında çaresizce kaldık. Herkes yardım eli uzatmak istiyor, bir hayatı kurtarabilmek için var gücüyle çaba sarf ediyor. Dünya, Türkiye’deki deprem felaketine sessiz kalmadı, birçok ülkeden destekler gelmeye başlarken umutlarımız kaybettiğimiz yerden tekrar yeşeriyor.

Bütün olumsuzluklara rağmen can pahasına verilen yardımlardan mucize kurtuluş haberlerini duymak çok güzel. Yıkımlar çok büyük, kayıplar fazla. Arama kurtarma ekipleri canla başla bir canın elinden tutup enkazın altından çekmeye çalışırken, göçük altından gelecek olan küçücük bir sese kulak veriyorlar.

Şehirler moloz yığınlarının altında kalmış durumda. Kıyamet kopmuşçasına her yer ürkütücü bir film karesi gibi... Ama film karesi değil, ne yazık ki gerçek! İnsan nereden başlayıp, neyi yazacağını bilmiyor. En azından şu an ben öyleyim. Hangi kelimenin ucundan tutsam o kelime elimde kırılıyor. Hiçbir cümle yaşadığımız felaketi anlatmaya yetmiyor.

Kaç kişi daha göçük altında? Kimler çaresizce kurtarılmayı bekliyor? Karanlığın ve soğuğun altında kaç can daha hayat belirtisini vermeye çalışıyor? Acı tablonun resmi saatler sonra daha da ortaya çıkacak lakin şu an ki tablo bile çok vahim.

Bundan sonra ne olacak? Bu sorunun cevabı yine bilinmiyor, bilinmemeye de devam edecek. Bu yaşanılan deprem de bir süre sonra her yıl Ağustos depremi gibi birkaç dakikalığına haber bültenlerinde geçecek sonra herkes yine yaşamına kaldığı yerden devam edecek.

Üç kuruşa dikilen binaları, milyonlara satıp yiyen müteahhitler ve inşa edilen yapılara depreme dayanıklıdır onayını veren bilirkişiler... Sizlerin yatacak yeri yok, biliyorsunuz değil mi?

Sizleri ayrıca kaleme alacağım, sizleri ayrıca utandıracağım. Tabi utanacak bir yüzünüz varsa... O evlerin duvarları çatlarken, incecik kolonları patlarken, çatıları çökerken sizler inşa ettiğiniz binaların yıkımını izlerken neler hissettiniz çok merak ediyorum.

SON SÖZ

Sahi çatlayacak bir ar damarınız var mı sizin? Her deprem sonrası geçmiş olsun diyoruz ama görüyorsunuz ki geçmiyor ve geçmeyecek...