İLK CİNAYET VE İLK KATİL

İlk cinayet olayı ve ilk katil hakkına şu bilgiler verilmektedir: “Kurban sınavını kaybeden Kâbil, kardeşi Habil’in yanına varıp: ‘Ben seni muhakkak öldüreceğim’ dedi.

Habil: ‘Beni niçin öldüreceksin’ diye sordu. Kâbil: ‘Çünkü Allah senin kurbanını kabul etti. Benim kurbanımı kabul etmeyip bana geri çevirdi’ diyerek tamamen kıskançlık belirtileri olan şu sözleri sıraladı:

***

“Demek sen benim güzel kız kardeşimle evleneceksin, ben ise senin çirkin kız kardeşinle evleneceğim ha! Sonra da herkes senin benden daha hayırlı ve üstün olduğunu söyleyecekler ha! Bundan sonra da senin çocukların, benim çocuklarıma karşı övünecekler ha! Demek sen halkın içine gireceksin, onlar senin takdim ettiğin kurbanının kabul edildiğini, benim kurbanımın ise geri çevrildiğini öğrenecekler ha! Hayır! Vallahi halk ne beni, ne de seni, senin benden daha hayırlı olduğunu göremeyecektir! Ben, seni muhakkak öldüreceğim” dedi.

***

Habil: ‘Benim günahım nedir? Allah ancak kendisinden korkanların ve kendisine itaat edenlerin kurbanlarını kabul eder. Sen beni öldürmeye kalksan da ben sana dokunmayacağım’ diyerek ondan kaçmaya çalışsa da, Kâbil onu öldürmek için fırsat kolluyordu.

Nihayet Habil bir gün dağlarda hayvanlarını otlatırken, akşamüzeri yatıp uyuduğu bir sırada, Kâbil onun yanına vardı. Yerden kaldırdığı bir taşla onun başına vurarak kardeşi Habil’i öldürdü. Böylece O, ilk defa cinayet işleyen, ilk katil olma bahtiyarsızlığına sahip büyük bir günahkâr oldu.”

***

Bu trajik olay da Kuran’da şu şekilde geçmektedir: “Sonunda nefsi O’na kardeşini öldürmeyi tahrik edip zevkli göstererek kolaylaştırdı; böylece O’nu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.”  Ertesi günün sabahında merak içinde ne yaptığını öğrenmek için yanına vardığında, akşam yattığı gibi onu hareketsiz görünce ne yapacağını şaşırdı.

Habil, yeryüzünde Âdemoğullarından ilk ölen kimse olduğundan, Kâbil onun ölüsünü ne yapacağını bilmiyordu. “Derken, Allah O’na, yeri eşiyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. ‘Bana yazıklar olsun’ dedi. ‘Şu karga gibi kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?’ Artık o, pişman olmuştu.”

 ***

Kabil pişmanlık, üzüntü ve çaresizlik içindeyken, Allah bir kargayı örnek göstererek cehaleti ve aptallığından dolayı Kabil’i uyarmıştır ve o, bir cesedi saklama konusunda, bir karganın kendisinden daha donanımlı olduğunu gördükten sonra, yalnızca pişman olmakla kalmamış, aynı zamanda kardeşini öldürmekle kötü bir iş yaptığını anlamaya başlamıştır. ‘yaptığından pişman oldu’ ifadesinde bu anlam gizlidir.

***

Kâbil kardeşinin cesedi başında şaşkınlık ve pişmanlık içindeyken, yanı başında iki karganın kavga ettiğini, birinin diğerini öldürdüğünü ve onun leşini, ayaklarıyla kazdığı bir çukura gömüp, üzerini toprakla örttüğünü gördü.

Daha sonra da kendi kendine: ‘Yazıklar olsun bana! Ben şu karga gibi bile olup kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi kaldım?’ dedi. Bu ilk katil olayından sonra, Âdem Aleyhisselam ve Hz. Havva oğulları Habil’in ölümü üzerine uzun zaman üzülüp ağladılar.

***

Bu olayda da insanlar için büyük dersler vardır. İnsan nefsanî duygularına ve bu cümleden olarak kıskançlık duygusuna boyun eğerse kardeşini bile öldürebilir; ancak bunun sonu dünyada insanı içten içe yakan vicdan azabı ve pişmanlık, ahirette ise ruh ve vücudunu yakan ateştir.

***

Kıskançların kendilerini gören gözleri kördür, mazhar oldukları nimetleri ve güzellikleri görmez; hep başkasındakini görür ve kinlenirler. Bu hastalığın çaresi İslam’ı bütünü ile yaşayarak nefsi terbiye etmek, hep kötülüğü emreden nefsi (nefs-i emmareyi), sükûn ve huzura kavuşturmak (mutmainne kılmak) ve Allah’ın verdiğine razı (raziye) hale getirmektir.