İKLİM KRİZİNDE TEHLİKE ÇANLARI

Hızla gelişen iklim krizi Türkiye’nin birçok noktasında sel, yangın, deprem gibi afetlerle kendisini gösteriyor. Türkiye’nin çeşitli illerinde yaklaşık bir haftadır süren sel felaketlerinin ardından uyarılarda bulunan uzmanlar ise, iklim yetkililerin acil önlem almasını, iklim değişikliğine uygun çalışmalar yapılması gerektiğini belirtiyor.

ZEHRA TEKECİ / İREM GÜNEYBAZ

İklim değişikliğinin etkileri giderek artıyor. Dünya genelinde adeta krize dönüşen bu durumda ise Türkiye her geçen gün farklı bir felakete uyanıyor. Aşırı sıcaklar yangınlara, aşırı yağışlar ise sel felaketlerini beraberinde getiriyor. Uzmanlar ise yetkililere önlem için çağrıda bulunuyor.

Konuya ilişkin Lider Medya’ya özel açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Doktor Öğretim Üyesi Gönül İçemer, iklim değişikliğinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkilerinin daha sık gözlemlenmeye başladığını anlattı.

Antalya’da son 5 yılda aşırı hava olaylarının çok daha sık ortaya çıktığını söyleyen İçemer,”Bu aşırı hava olayları sel gibi felaketleri de beraberinde getiriyor. Çok ani gelişen hava olayları, ani su boşalımları yüzey akışıyla beraber sel felaketini oluşturuyor. Bu süreçte sadece bizler değil karasal alanlardaki verimli topraklar da zarar görüyor. Onların taşındığı denizde de kirlilik ortaya çıkıyor. Tüm bunlar birbirine bağlı şekilde gelişebiliyor” ifadelerini kullandı.

“SUYUN GEÇİŞ YOLLARI DARALTIMAMALI”

İçemer, iklim değişikliğine bağlı aşırı yağışa yönelik çeşitli önlemlerin alınması gerektiğini ifade ederek, “Bu kapsamda hem ilimizde hem de Türkiye genelinde tedbirler alınmalıdır. Sel olabilecek alanlarda suyun geçiş yollarını daraltmamak gerekiyor. Dereleri daha dar hale getirmemeli daha geniş alanlara yayılmasına izin vermemiz gerekiyor. Teknik anlamda delta şekli yaratılmalı. Su kaynaklarının doğanın şekillendirdiği yapıda akması lazım. Burada mühendislik uygulayacak akış hızı için uygulamalıyız. Hızı kesmek için alanı daraltmadan kaskatlı sistemler yapılabilir” diye konuştu.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DİKKAT ALINARAK DÜZENLEMELER YAPILMALI”

İçemer, alt yapı yatırımlarının da büyük bir önem taşıdığını vurgulayarak, “Alt yapı yatırımlarını desteklememiz gerekiyor. İçme suyu ve kanalizasyon hatlarını daha çok kontrol altına almalıyız. İklim değişikliğini dikkate alarak iklime uygun düzenlemeler yapmamız gerekebilir” dedi.

DOĞAYA UYGUN PLANLAMA VURGUSU

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ise doğaya dair çalışmaların ve incelemelerin önemine değindi.

Doğanın kendi sınırlarını belirlediğine dikkati çeken Çeltik, “Türkiye’de yaşanan sel felaketlerine baktığımızda dere yataklarını, dere sınırlarını görüyoruz. Doğa kendi sınırlarını belirler. Bizler onun sınırlarını okur ve anlarız. Doğa her yıl kendini yenilemiyor. Belirli periyodlarla bunu yapıyor. Doğanın çalışma süresi 50-300 veya 500 yılı buluyor. İnsanlar, kurumlar bilimsel açıdan bölgenin geçmişine bakmaksızın, doğadaki izi takip etmeksizin geçmişte dere yatağı olan ve 50 yıl su gelmeyen alanı imara açıyor. Ve dere yatağı kapanmış oluyor. Bu planlamaları yerleşimleri doğaya aykırı değil, doğaya uygun yaparsak daha az sorunla karşılaşırız” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HIZI BİN KAT ARTTI

Çeltil, iklim değişikliğinin geçtiğimiz yıllara oranla bin kat daha fazla hızlandığını vurgulayarak, “İklim değişikliğinin nedenlerinden biri olan insanlar doğaya ayak uyduramıyor ve bir takım sorunlar yaşıyorlar.2035-2050 yıllarına gelindiğinde bu hızla artan iklim değişikliği nedeniyle birçok felaketle karşı karşıya kalabiliriz. Dünya 150 bin yılda 1 derece sıcaklığını arttırırken bu süreç 150 yıla indi. Önümüzdeki 30-40 yılda daha da inecek. Bu nedenle insanlık olarak artık her şeyi doğaya göre şekillendirmeli, şehir ve yerleşim planlarını buna göre yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

İHA