İKİNCİ KİTAP BİRİNCİ KISIM HALA GEÇERLİ Mİ?
20. yüzyılın
ilk yarısı; insanlık tarihi için, çarpıcı ve acı dolu zamanlar taşıyor demek
çok da yanlış olmaz. Sanayi Devrimi sonrası zorunlulukları baştan aşağı değişen
devletlerin, gizli andlaşma veya ittifaklar yoluyla mevzilenerek, kaynakların yer
aldığı ülkelere karşı odaklanması ise beklenen bir durumdu. 1914’te başlayıp,
büyük bir hızla parlayan bir yaylım ateşi; potansiyel olarak bekleyen bu
odaklanmayı, kinetiğe dönüştürmekte hayli başarılıydı diyebiliriz. Bunun 1945
yılının ağustos ayına kadar büyük bir şehvetle sürmesi hesaplanıyor muydu, pek
sanmıyorum. Birçok imparatorluk ve devletle birlikte milyonlarca insanın
hayatını kaybetmesi, nesillerin yokoluşu ve haliyle Dünya kamuoyuna travmalar
aksettirmesi ise Dünya için beklenmiyordu diyebiliriz. Bu travmalardan iyi mi
kötü mü olduğuna henüz karar veremediğim bir kurumdan bahsetmek istiyorum:
Uluslararası Ceza Mahkemesi.
***
Milyonlarca
insanın katledilmesi ve nesiller kaybı sonrası “bir daha yaşanmasın”
refleksiyle Dünya kamuoyunca kabul edilen bazı kavramların yer aldığı hukuki bir
metin olarak Roma Statüsünü kabul edebiliriz. O dönemki Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofi Annan’ın; bahsettiğim metnin imzalandığı sırada “Mahkemenin
kuruluşu hala, gelecek nesiller için bir umut hediyesidir ve evrensel insan
hakları ve hukukun üstünlüğü yolunda ileriye yönelik atılan dev bir adımdır”
ifadesinde bulunması ise bu statünün amacının ne olduğunu açıkça
göstermektedir. Peki bu mahkemenin sorumluluk alanları nelerdir?
***
UCM;
devletleri yargılamaz, tüzel kişilikler kapsam dışında kalarak sadece gerçek
kişileri hedef alır. Yargıladığı kişinin; ulusal hukukun ile alakalı herhangi
bir dokunulmazlığını dikkate almaz. Ancak kendisini de herhangi bir ulusal
hukukun üstünde görmemektedir. Bunu da Tamamlayıcılık İlkesi olarak tanımladığı
bir kavramla yardımcı kuruluş mahiyetinde açıklar. Ulusal Hukukun; suçu
işlediği kuvvetle muhtemel kişiyi yargılamakta geç kalmasıyla birlikte, devreye
girme zorunluluğu hisseder. Böylelikle Non bis in idem (iki kez yargılama
yapılamaz) ilkesine aykırı bir tutumda bulunmamaktadır. Peki, nasıl
yargılama yapar?
***
İlgili
statüye taraf devlet sınırları veya vatandaşı olması şartı pek tabii
muhakkaktır. Taraf olmayan ama istisnai olarak yargılama yetkisini kabul eden
devletin vatandaşı da yargılanabilir. Suçlar uluslararası barış ve güvenliğin
tehdit veya ihlal edildiği durumlarda işlendiğinde ve BM Güvenlik Konseyi
durumu BM Şartı Bölüm 7’ye uygun şekilde mahkemeye gönderdiğinde de yargılama
gerçekleşebilir. Davanın açılabileceğine karar verme yetkisi ise herhangi bir
kurum değil UCM savcısı yetkisindedir. Özetle evrensel bir yargılama yetkisine
sahiptir. Ancak siyasi etkilere açık mıdır?
***
Bunu dönem
savcısı Karim Ahmad Khan’ın; Ekim 2023 tarihinde Filistin topraklarında
başlayan insanlık dramı için “karşılıklı savaş” kavramı kullanması, İsrail ile
birlikte Filistinli çocukları da çatışma tarafı sayarak bu tarafların uluslararası
hukuka uygun davranmaları gerektiğini söylemesinden anlamak da çok zor değil.
Mart 2023 tarihinde; savaş suçları için zaman aşımı yok diyerek Vladimir Putin
hakkında yakalama kararı çıkaran, bu durumun ömür boyu geçerli olacağını şiddet
ve ısrarla ifade eden savcının, Binyamin Netanyahu hakkındaki sessiz ve silik
tavrı ise hayli dikkat çekici bir noktada yer almaktadır.
***
Birleşmiş
Milletler Genel Sektereri Antonio Guterres’in konuyla alakalı olarak Ekim 2023
tarihide gerçekleştirdiği brifing sonrası İsrail devletinin kurumsal olarak
verdiği sert refleks, üstüne İsrail’in daimi BM Temsilcisi Gilad Erdan’ın “Bu
sözler nedeniyle BM temsilcilerine vize vermeyeceğiz. İnsani İşlerden Sorumlu
Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths’e vize vermeyi zaten reddettik. Onlara
bir ders vermenin zamanı geldi” tepkisi ise durumu özetler nitelik taşımaktadır.
***
Soykırım,
insanlığa karşı suçlar, savaş ve saldırı suçu hassasiyeti, demokrasi, hürriyet
ve insan hakları gibi kavramlar bahsedildiği üzere evrensel bir nitelik ve
yargılama kudreti taşımakta mıdır yoksa “bir Yahudi’nin dünyanın her yerinde rahat
yaşaması için gerekli şartlara insan hakları deriz” düsturu ve bu
kapsamda verilen refleksler mi haklı çıkacak hep birlikte göreceğiz.