İÇİME SİNMİYOR

İnceden inceye bir sızı sarıyor gönlümü. Sanki bu gece ölüm sessizliğini iki göğüs aramda taşıyorum. Dört duvarlar üzerime üzerime geliyor, anılar film perdesi gibi gözümün önünden bir bir geçiyor.

***

Bilirsin, ben ölümden hiç korkmam ama şu an korkuyorum. Öleceksem o gün bugün olmamalı... Bugün ölmekten korkuyorum, çünkü içime sinmeyen bir şeyler var...

***

Son yanlış, son yalan, son hata, son özür... Sonların sonu gelmedi lakin bizim sonumuz geldi. Sona gelmenin verdiği tarifsiz bir duyguyla yaşıyorum. Öfke değil, acı değil, üzüntü değil, hırs değil, nefret değil... Adını tanımlayamadığım bir sızı bu!

***

Neşter kesiği gibi bir yaranın iziyle yaşıyorum. Kıyamam dediğim, gözüm gibi baktığım tüm emanetlerin artık ben de değil. Şehrin leş gibi kokan çöplüğünde hepsi yerini aldı.  Ne acı değil mi? Acı olsa da günün sonunda geldiğimiz noktada herkes hak ettiğini yaşadı ve her şey layığını buldu.

***

Ömrümün yarısını “Derdin ne?” diye sorarak geçirdim. Ne derdini anlayabildim ne de derdimi sana anlatabildim. Öyle bir yerdeyim ki, beni öyle bir durağa getirdin ki ismini anmak içimden gelmiyor. Adını söylemek içime sinmiyor...

***

O dağ gibi gördüğün güçlü kadından eser yok. Yaprak dalında kıpırdasa toprağa ilk düşen ben oluyorum. O kadar güçsüz, o kadar halsizim yani. Nazlı bir yağmur damlası misaliyim.

***

Yağmur damlaları pencereme ince ince düşerken tenim seni arıyor. Bu yağmur damlaları seni ne çok özlediğimi hatırlatırken, ruhum etimden kemiğimden ayrılıyor.

***

Seni bana hatırlatan her şeyi unutmak istiyorum. Yağmurun yağmasını istemiyorum, radyoda Sezen şarkıları çalsın istemiyorum, kahveyi sade içmek istemiyorum, her köşe başında karşıma çıkan anıları benliğimde tekrar tekrar yaşatmak istemiyorum. Rengi yeşile çalan hiçbir şeyi anımsamak, görmek istemiyorum.

***

Kendimle kavgam bitmiyor. Başım, yokluğunla büyük belada. Bir avaz dolusu nefretimi kussam da derinlerde bir yerlerde sinsi sinsi yaşıyor varlığın, sevdan, ismin, anıların... 

***

Almış olduğun onca ahlar sonrası içimde bir yerlerde hala nasıl yaşadığına hayret ediyor olsam da itiraf etmeliyim ki ölmeni istemiyorum. Çünkü ben, senin ölmeni görmek için sevmemiştim ki!

Geriye dönüp baktığımda senin katilin belli. Seni, sen öldürdün!

***

Ruhumda kalan güzel anılar için her güne bir kırmızı karanfil alıyorum. Kırmızı karanfilin anlamını bilir misin? Binlerce yıldır masumiyetin, sevginin, güzelliğin, haksızlığın, pişmanlığın simgesi olmuştur. Öyle bir erdemdir ki parayla pulla asla satın alınamaz.

***

İsmin bende ölmüş olabilir eyvallah ama ruhumda kıyıda köşede kalmış olan unutulmaz hatıralar, manası olmayan kavgaların anısına bugün bir karanfil daha bırakıyorum.

***

İçime sinmiyor bu karanfiller... İçime sinmiyor bu ölümün...