İÇİM ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA

Haksızlığa uğradığını düşünen, yaptığı iyilikler karşısında gördüğü muameleyi hak etmediğini düşünen yalnızca ben miyim? Tabii ki hayır! Bu yazıyı okuyan herkesin dönem dönem bu duyguları yaşadığını biliyorum. Ömrümüz geçerken tükettiğimiz sadece yıllarımız olmuyor, iyi niyetlerimizi de tüketiyoruz.

***

Uzun uzun nutuklar çekmeyeceğim sadece 24 saatlik bir günümün bir saatinde soluklanıp içimi dökmek istiyorum. Belki senin günlerce, aylarca belki yıllarca cevabını bulamadığın sorulara da cevap bulmuş olurum, gel hadi dostum birlikte şuracıkta soluklanalım.

***

En büyük derdi hep yakınlarımız tarafından yaşamadık mı? Hiç olmadık insanlar tarafından kırılıp dökülmedik mi? Üstüne toz kondurmadıklarımız, adına leke düşmesine izin vermediğimiz kişiler tarafından darbeler yemedik mi? Yedik, hem de çok güzel yedik. Öyle darbeler yedik ki hala bir parçası boğazımızda düğüm düğüm...

***

Yarın, bir gün ölüm var kırmaya gerek yok kimseyi diye düşünürken; bu dünyanın ölümsüzlüğüne inanan, vicdanlarını bir kez olsun sorgulamaktan korkmayan insanlarca etrafımızın kuşatıldığından habersizce kurban ettik iyi niyetlerimizi birer birer...

***

Limanda bekleyen bir geminin dinginliği ile bekledik iyi olmalarını. Çoğu zaman anıların hatrına görmezden geldik hainliklerini, bazen yok saydık yapılan saygısızlıkları, kimi zaman cahilliklerine verdik, kimi zaman ise incindiğimiz yerden sarmaya başladık yaralarımızı.

***

Peki ya sonuç? Sonuç, koca bir hiç! Açılan derin yaralar kapanmak yerine iltihaplı bir hastalık gibi günden güne azdı. Terazinin bir tarafı hep ağır tarttı ve biz o ağır tartan duygumuz bizim en savunmasız kahramanımız oldu. Çünkü onu güçsüz yapan bizdik. O duyguları bastıran, kişiliksizleştiren biz olduk. Belli bir zaman sonra bize dert olacağını bilemeden yaptık hem de...

***

Gün geldi, gün geçti ve omuzlarımız bu yükleri taşıyamaz oldu. Yorgunluğumuz ruhunuzdan bedenimize sıçradığı an anlar oluyoruz ne yazık ki bir şeylerin artık bize dur dediğini!

Dur artık, soluklan, kendini dinle, bu hayatta sen de varsın ve sen değerlisin!

***

Evet, şimdi kendini dinleme zamanı. Onca yıl taşıdığın fazla yüklerden arınma zamanı. Eteğindeki taşları tek tek dök. Bir kez olsun kendine değer ver kendine, bu hayattaki tek dostunun sen olduğunu söyle. Seni, senden başka kimse bilemez. Seni, senden daha iyi kimse anlayamaz.

***

Mutluluğuna hiç kimse senden daha çok sevinemez ve elbette yine hiç kimse acına senden daha çok üzülemez. Sırrını senden daha iyi kimse saklayamaz.

***

Hatalarınla yüzleştiğin anlarda ille de biri seni kıracaksa o kişi de sen olmalısın. Gittiğin yolların çıkmaz sokak olduğunu fark ettiğin an pusulan sen olacaksın.

SON SÖZ

Yaşadığın hayat aslında koca bir çığlık o çığlık sesini senden başkası duymaz, duyamaz. Şimdi kendi çığlığını duymaya hazır mısın? İçim çığlık çığlığa... Duyuyor musun?