İBRETLİK GÖRÜNTÜLER BİLE FAYDA ETMİYOR

Son günlerde Delta Varyantı nedeniyle yayılma hızı artış gösteren koronavirüs nedeniyle uzmanlar dahil hepimiz uyarıyoruz. Ancak aşı karşıtlığı nedeniyle bu uyarılar bazı kesimler tarafından hiç dikkate alınmıyor. İşte bu nedenle hastaneler dolu, yoğun bakımlar dolu, morglar dolu. Mezarlıklar ise sevdiklerimiz ve zamansız kaybettiklerimiz ile dopdolu.

Bizim Lider Medya’nın genç ve dinamik ekibi önceki gün gözünü karartıp yaşanan gelişmeleri yerinden aktarmak için Kepez Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’ni görüntüledi. Büyük çoğunluğu aşı olmamış kişilerden oluşan hastaların tedavi süreci ve mücadelesi anlatıldı. Hani izleyen veya okuyan biri olurda ibret alınır diye.

Hatta oksijen cihazına bağlı şekilde tedavi gören Gökhan Demirel isimli hasta ile röportaj yapıldı. Demirel, “Milletin dedikodusu yüzünden aşı vurulmadım. Kollarımda delinmedik yer kalmadı. Benim durumumda olmak isteyen varsa aşı olmasın” diyerek durumu özetledi.

Bakın arkadaşlar. Tehlike çanları bizler için çalıyor. Hem de ne çalma. Eğri oturup doğru konuşalım. Pandemi bütün dünyaya diz çöktürdü. Bu gidişle pek çok ülkeye göre başarılı olsak da bizde diz çöktürebilecek durumda.

Sağlık çalışanları ölümüne mücadele ederken, yitirilen canlar varken, bir ara polisiye tedbirler alınmışken hala bu aşı olmama inadı kökümüze kibrit suyu dökecek yahu. Bırakın aşının kısır bırakması safsatasını ve illet bizi yok edecek.

Bir dönem ölüm korkusu yaşayıp millet olarak işi sıkı tuttuk. Sonra sıkılmaya başladık. Yasakları nasıl deleriz diye iğne deliğinden ipliği geçirir gibi kaytarma yollarını aramadık mı? Ama sonunda ne oldu? Vakalar patladı, ölümler arttı.

İşte son günlerde yaşadığımız ve ortaya çıkan tablo aynen böyle. Okulların bir bölümü açıldı, bir bölümü de 6 Eylül’de açılacak. İşte bu nedenle geleceğimiz dediğim çocuklarımızı düşünüyorsak şu ibretlik görüntülere bir kez daha bakalım ve gidip aşımızı olalım.

Yoksa şu sizin inandığınız “Aşı kısırlık yapıyor” safsatası nedeniyle geleceğimizi kendi ellerimiz ile kara toprağa gömmeyelim.

BU KEZ SUSUZLUK YAKTI

“Bizbirlikteyaparız” yaparız deyip yola çıkanlar, Manavgat, Alanya, Akseki ve Gündoğmuş orman yangınlarında “Helikopter yok yanıyoruz” diye feryat edenler hani şimdi nerede?

Yok yok buradalar. Bir yere gittikleri yok. Gittikleri yer Manavgat ama o da zaman zaman gösteriş medyaya haber olmak amacıyla poz vermek için. Bölgeye Afet Merkezi kurdular ala neyin merkezi, neyi koordine ederler anlamış değilim. Niye mi? Aşağıdaki satırları okuyunca anlayacaksınız niye olduğunu.

Yangın çıkalı neredeyse bir ay oldu. Devlet bir taraftan yaraları sarmaya çalışırken diğer taraftan belediyeler ve STK’lar harıl harıl bölgeye yardımları ulaştırıyor. Ancak bazı sorunlar bu arada gözden kaçırılıyor.

Manavgat’ın Kızıldağ Mahallesi; Yukarıköy, Kızıldağ Merkez, Demirciler, Dinek, Alişirşin, Kızılağaç ve Çorak olmak üzere 7 mahalleden oluşuyor. Bu mahallelerden bazıları yangınla kül olurken bazıları da tehlikeyi ucundan atlattı.

Tüm mahalleler tepe noktada yer alırken Çorak Mahallesi ise çukurda yer alıyor. ASAT mahallelerdeki su deposu sistemini birisi dolunca diğerine akacak şekilde yapmış. Şu anda tepelerde yer alan mahallelerde su olmasına rağmen yangından bu yana 80 hane olan ve çukurda kalan Çorak Mahallesi’nde bir damla su yok.

Yani yangınlarını köye girmeden 3 günlük mücadelenin ardında söndürülmesinde büyük emekleri olan ve itfaiye erlerine gece gündüz demeden yardımcı olan vatandaş 20 gündür susuzluktan yanıyor.

Kime başvurdularsa çözüm bulamayan vatandaşlar dertlimi dertli. Zaten mahallede yaşayanların çoğu 50 yaş ve üzeri insanlar. “Abdest alacak suyumuz kalmadı” diye de isyan ediyorlar.

İş öyle duruma gelmiş ki, yangının isine bile temizlemeleri nasip olmamış. Bu olay aklıma susuzluktan kadınların kocalarını eve almadığı ‘Sırtköy’deki su olayını getirdi. Hani şu meşhur ‘Şalvar davası’ benzeri olayların yaşandığı yer.

Orada yaşayanların tek isteği, suyun tankerlerle Demirciler yerine Kızılağaç mahallesindeki depoya doldurulması ve suyun bu sayede Çorak Mahallesi’ne gelmesi.

Hadi bakalım madem “Bizbirlikteyaparız” dediniz. Yapında hem vatandaş rahat etsin hem de biz bi görelim. Gerçekten bölge yanıyor mu yanmıyor mu?

KENDİ İŞİNİZE ODAKLANIN

Bir süredir Antalya’daki bazı kurum, kuruluş ve STK’ların basın danışmanlarını sosyal medyadan takip ediyorum. Kimi çok güzel işler çıkartıyor kimi de iş bulamayınca garip garip işler yapıyor.

Bu arkadaşların bazıları bizim içimizden çıkma bazıları da okulu bitirip bir şekilde danışmanlığa getirilen gençler. Hepsi ile de güzel ilişkilerimiz var. Lakin son zamanlarda bazılarının işten çok siyaset yapmaya kalkışmasına anlam veremiyorum.

Kendi kurumunun işlerinden çok siyaset yapıp sağa sola bulmaya başladılar. Öyle laflar ediyorlar ki muhalefetteki milletvekilleri bile halt etmiş.

Tamam sosyal medyadan bir şeyler yazmayın demiyorum ama size tavsiyen siyaset değil bağlı olduğunuz kurumun işlerini yapın. Örnek verecek olursam Ticaret Borsası Basın Danışmanı Vahide Yanık gibi.

Haftada bir çalıştığı kurumunun ilgi alanındaki sorun, öneri ve görüşleri bir ulusal bir gazetenin ekindeki köşesinde yazıyor. Öyle siyaset falanda yapmıyor.

Size tavsiyem Vahide ablanız gibi olun, siyaset yapmayın. Kendi işinize gücünüze odaklanın. Yok “Böyle yapmaya devam edeceğim” diyorsanız inanın tek tek buradan sizi ifşa edeceğim.

Öyle sosyal medya hesabına yazdığınız “Buradaki yazdıklarım kurumumu değil beni bağlar” cümleleri sizi kurtaramayacak haberiniz ola.