İBRETLERLE DOLU BİR KAVİM: SEMUD
Kuran-ı Kerim nazil olmadan önce Arap hatipler Semud Kavmi’nden bahsetmiştir. Asur Levhalarında da adları sık sık geçen bu kavimden eski Yunan, Roma ve Mısır coğrafyacıları da söz etmişlerdir.
Semud Kavminin dağları ustalıkla yontarak üzerine köşkler yaptığından, bahçelerin ve pınarların içinde ekinler ve yumuşak tomurcuklu, göz alıcı hurmalıklar arasında yaşadığından bahsedilir.
Özellikle tepe ve yamaçlarda oydukları taş evler harika mimarlık ve mühendislik özellikleriyle ünlü olup bugün bile büyük bir alana yayılmış durumdadır.
Semud Kavminin sahip olduğu görkemli sanat yapıları, özellikle taş oymacılığının tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm toplumlardan ve hatta günümüzdekinden de çok daha üst seviyede olduğu, taş işçiliğinde oluşturdukları detaylarla çok ihtişamlı sanat eserleri inşa ettiği ortaya çıkmıştır.
Bugünkü Ürdün sınırlarında yer alan Rum Vadisi (Petra Vadisi) ‘nde bu kavmin taş işçiliğinin en güzel örneklerini görmek mümkündür.
Kuran’da Hz. Salih’in kavminden ‘Ashab-ı Hicr’ diye bahsedilir. Muhtemelen Medain-i Salih içinde, bu kavmin en azılıları bu mahallede oturuyorlardı. Cebel-i Muhaccer bunların en azılı kavminin sakin oldukları bir mekân idi. Kuran’ın ‘Hicr’ dediği mekân her devirde farklı isimlerle anıla gelmiştir.
Hicr, Vadi’l-Kura, Medain-i Salih ve nihayet Ula bu şehrin isimleridir. Vadi’l-Kura, aynı zamanda bu şehrin yer aldığı vadinin adıdır. Vadi’l-Kura’nın en baş tarafı Hicr’den başlar.
Suları günümüzde el-Ula şehrinden geçip güneye doğru akar. Şimdi bu bölgede Anez Kabilesi yaşamakta ve ziraatla meşgul olmaktadır. Vadi’l-Kura’ya aynı zamanda Vadi’l-Ula da denir.
Semud Kavmi’ne, içlerinden biri olan kardeşleri Salih (a.s.) peygamber olarak gönderildi. O, çok genç yaşta peygamber olmuştu. Kavmi içinde saçları ağarana kadar 40 yıl kaldı.
Kendisine peygamberlik gelip dini tebliğ emri verilmeden önce Salih (a.s.) a çok itibar eden ve O’ndan istikbal adına çok şeyler bekleyen Semud Kavmi, atalarının Tanrılarına tapmaktan vazgeçirmek isteyince birden gözlerinden düştü.
Onlardan yalnız Allah’a kulluk etmeleri ve O’dan başka birine ibadet etmemelerini istedi. Yaptıklarına tövbe edip Allah’a dönmeleri emredildi. Ad Kavminin halefi olarak, Allah onlara arzın düzlüklerinde saraylar kurup dağları yontarak evler yapma imkân ve kabiliyeti vermişti.
Onlar Allah’ın nimetlerine şükür etmeyerek, O’na inanmak şöyle dursun, aralarında mümin olan zayıf kimselerle de alay ettiler. Korkutuldukları azabın getirilmesini ve Hz. Salih’ten, inanmaları için bir mucize göstermesini söylediler.
DEVE MUCİZESİ
Reisleri başkanlığında Hz. Salih’ten Hicr’de, ‘el Kasibe’ denilen yerde yekpare bir taşın içinden Allah’ın bir deve çıkarmasını istediler. Mucize olarak istenen deve çıktı. Deveye herhangi bir şekilde ilişmemeler ve aksi takdirde kendilerine acı bir azabın geleceği uyarısında bulunuldu. Reisleriyle birlikte bunu gören küçük bir grup Hz. Salih’e iman etti ve diğer insanları da iman etmeye davet ettiler. Tebliğ emri başlayınca, birbirleriyle çekişen iki topluma bölündüler.