Hz. ADEM’İN (AS) VEFATI

Tevrat, Hz. Âdem’in 930 yıl yaşadığını belirtirken,  İbni Asakir 736 yıl yaşadığını kaydeder.  Bazıları da O’nun 1000 yıl yaşadığını ileri sürmüşlerdir. Kimi rivayetlere göre, Hz. Âdem, hayatının sonunda Şam’a gidip orada onbir gün hasta olup, Cuma günü vefat etmiştir.

Rivayete göre Hz. Âdem ölmeden önce oğlu Şit’e son vasiyetini yapar ve bir Cuma günü vefat eder. Vefat etmeden Cenab-ı Hak Âdem’e ileride türeyecek bütün soyunu göstermiş, Hz.Âdem Hz. Davud’un ömrünün 60 yıl olduğunu görünce kendi 1000 yıllık ömrünün 40 yılını O’na vermiştir. Ancak eceli geldiğinde bu vaadinden dönmek isteyince Allah O’nun ömrünü 1000’e Davud’un ömrünü de 100’e tamamlamıştır.

***

Âdem Aleyhisselam Hindistan’ın Nevz Dağı’nda, oğulları ve torunlarının sayısı 40 bine varıncaya kadar yaşadı. Ölümü yaklaştığı zaman oğullarına, cennet meyvelerini özlediğini söyledi. Oğulları babalarına dünyada cennet meyvelerini aramaya başlamaları sırasında, yanlarında Âdem Aleyhisselam için hazırlanmış kefen, koku, kazma, kürek ve zembil bulunan meleklerle karşılaşıyorlar.

Melekler onlara geri dönmelerini ve babalarının ecelinin geldiğini söylüyorlar. Hep beraber Âdem Aleyhisselam’ın yanına vardılar. Âdem Aleyhisselam’ın ruhunu kabzeden melekler O’nu yıkadılar, kefenlediler ve kokuladılar. Onlardan biri öne geçerek cenaze namazlarını kıldırırken, diğer melekler arkada ve Hz. Âdem’in oğulları ve torunları da onların arkasında saf tuttular. Kazılan kabrin içine usulüne uygun olarak konan Âdem Aleyhisselam’ın üzerini kerpiçle kapattıktan sonra, kerpicin üzerini de toprakla örterek, insanların ölülerini nasıl defnedeceklerini gösterdiler.

***

Bir Cuma günü vefat eden Âdem Aleyhisselam’ın, daha önce de belirtildiği gibi, çeşitli kaynaklara göre 1000 yıl yaşadığı rivayet edilmiştir. Kabrinin nerede olduğu hakkında da çeşitli rivayetler vardır. Bazı rivayetlere göre kabri, Cennet’ten Dünya’ya ilk indirildiği yer olan Hindistan’ın Nevz Dağı’ndaki mağaradadır.

Kimi rivayetlere göre Mekke yakınlarında Ebu Kubeys Dağı’ndaki Kenz Mağarası’ndadır. Bir başka rivayete göre, oğlu Sam, babasının cesedini Mekke yakınlarındaki Havf Mescidi’nin yanına gömmüştür. Bir başka rivayete göre ise, Hz. Nuh, Hz. Âdem ve Havva’nın Ebu Kubeys Dağı’ndaki Kenz Mağarası’ndan alıp bir tabut içinde Gemi’ye aldığı ve tufandan sonra da cesetlerini eski yerlerine iade etiği belirtilmiştir. Bir rivayete göre de Hz. Nuh gemiye aldığı cesetleri tufandan sonra götürüp Kudüs’teki Beyt tül Makdis’e gömmüştür.

***

Bazı kaynaklara göre,  Hz. Âdem vefat ettikten sonra, Sri Lanka’da Sri Pada Dağı’ndaki Cebel-i Nuz adlı mağaraya defnedilmiştir. Bu yerin Nevz Dağı’ndaki mağarayla aynı olduğu düşünülmektedir.  Hristiyanlar Kudüs’te Kıyam Kilisesi’nin olduğu yerde olduğunu iddia ederken, Arafat’ta bir yere defnedildiğini söyleyenler de olmuştur.

Hristiyanlar, Hz. Âdem’in naşının bulunduğu söylenen ve şimdi ‘Harem-i Şerif’ diye bilinen El-Halil’deki mağaraya ‘Hazineler Mağarası’ adını vermektedirler. Harem-i Şerif’te yeri belli edilen dört peygamber, eşleriyle beraber mevcut olup, Hz. Âdem ve Havva’nın da burada olduğu rivayet edilmektedir.

Hristiyanlar Gene çeşitli kaynaklara göre Âdem Aleyhisselam’ın uzun boylu, kıvırcık ve gür saçlı, kırmızı benizli, büyük gözlü, kalın baldırlı, uzun boyunlu bir yapıya sahip olduğu, sakalsız ve saçının iki bölük halinde, örgülü ve yaratıkların en güzeli olduğu belirtilmiştir. Güzelliği Yusuf Aleyhisselam’dan başka hiçbir kimsede toplanmamıştı.