HUZURLU BİR MESLEK

Evrende gözümüzü çevirip tekrar tekrar etrafımıza baktığımızda gördüğümüz birçok şeyin bizlere en güzel üslup ile hitap ettiğine şahit olursunuz. Bir papatya beyaz yaprakları ile sana kollarını açarken güneş gibi sarısı ile yüreğine göz kırpar.

Bir mandalina altın sarısı ile sana ikram edilirken pasta dilimi gibi ambalajında en yumuşak üslubu ile bedenine hitap eder. Sen ise bir denize o serbestlik ve yumuşaklık ile dalsan denizin senide aynı yumuşaklıkla suyunun üstünde tutacağını batırmayacağını görürsün.

O deniz ile cebelleşmeye kalkar isen oracıkta boğulursun…

Hatta teneffüs ettiğin hava dahi aynı yumuşaklıkla ciğerlerine dolar en tatlı üslup ile dışarı çıkar ağaçlara nefesin nefes olur. Aynı havanın üslupsuz ve sert bir şekilde zehir olarak ciğerlerine dolduğunu düşünsen yumuşak bir üslubun ne kadar kıymetli olduğunu yakinen anlarsın.

Bir derdim var ki, bu yazımı kaleme aldım zira derdini çekmediğin hiçbir fikir senin değildir demiş ehli.

Gerçi fikirlerine de sahip çıkmamalısın fikri sana verdirene nazarları çekmelisin öyle ya ecelinin gelmesi ile her şeyi bırakıp gidecek olan sen aslında benim diyeceğin hiç bir şeyin olmadığını ilan etmiş olacaksın o mecburi ilanından önce bütün emanetleri sahibine ver yani onun istediği şekilde muhafaza etki karlı çıkarılasın…

Evet fenalığı çirkinliği gördüğünde insanların ayıbını gün yüzüne çıkarmaya kalkışma gözünü YUM. Hak ve hakikatı marifetullah ile tanı bil ol hakkın sahibine UŞAK.

Zira hak ve hakikata hizmet etmeyen uşak olmayan her şeye köle olur. Bir uşaklıktan kaçar iken bütün sebeplere uşaklığın altında ezilir…

İşte oldun mu şimdi YUMUŞAK (yum-uşak)

Dünyada en büyük kederli azap bir insanın işinin olmamasıdır ve tembelliktir. Şimdi sana bir meslek gerekiyor ki bu mesleği elde ettiğinde diğer bütün işlerin bu mesleğine ittiba ederek sana huzuru temin edecek.

Meslek lugatça da : Yol, Usul, Gidiş, San'at, Geçim için tutulan yol, Sistem, Mâneviyatta tutulan yol, manalarındadır. Bu manalardan bir tanesi sana isabet etse refaha ulaşırsın. Yine gözünü çevirip tekrar tekrar evrene baktığında her canlının bir mesleği olduğunu görürsün.

Arı bal yapar inek süt, ağaç meyve verir, yağmur su… Yani arıya balı yaptıran inekten sütü içiren ağaçtan meyveyi ikram eden yağmurdan rahmet damlalarını ihsan eden bir güç vardır ki her varlığa kabiliyeti nispetinde bir görev ve meslek vermiştir.

İnsan ise çiçek çiçek dolaşıp bal yapamaz ot yiyip süt veremez bulut olup yağamaz. İşte bu noktada aklıselim bir insan kendine sorar “ben ne işe yararım benim mesleğim ne?” diye.

O vakit bütün kainattaki meslek sahipleri o insana seslenir bize bak en güzel yumuşak üslubumuzla sesimizi işit. Senin mesleğin zikir fikir şükürdür. İnsan sorar nedir zikir fikir şükür?

Meslek sahipleri cevap verir en yumuşak bir üslup ile: Her şeyin nihayetsiz bir güç sahibi tarafından idare edildiğini bil ve düşün ve O’nun ismiyle yaşa ve sadece O’na teşekkür ederek sebeplere mihnet duymayı bırak.

SENİN ÜSLUBUN NEDİR?

Evet artık bu sesi işiten insan hakiki bir insan olup mesleğini edinmiştir. Oda artık yum(gözünüzü kalbini letaifelerini isyana küfre ahlaksızlığa kapamıştır), uşak(ve sadece O nu yaratana kul köle asker olmuştur) ve olmuştur Yum’Uşak bir Meslek sahibi. Şimdi sen söyle senin üslubun nedir?