HUKUK REFORMUNDAN BEKLENTİLERİM VAR

Son günlerde hükümet kanadında, hukukta reform için çalışmalara başlandığı söylendi. Bu nu duyan muhalefette neredeyse her konuda olduğu gibi “on sekiz yıldır neredeydiniz, şimdiye kadar niye bu reformu yapmadınız” diyerek yalanları saydırmaya başladılar.

Yalanları saydırmaya başladılar dedim çünkü; Hali hazırda yürürlükte olan anayasamızın üzerinde her ne kadar 1982 Anayasası yazsa da bir çok maddesi AK Parti hükümeti tarafından günümüze uyarlandı. Buna en büyük örnek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmiş olmamızdır.

Kaldı ki; CMK ve TCK da Ak Parti hükümeti tarafından 2004 yılında A’dan, Z’ye  yeniden yazıldı. Kabahatler kanunu, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun vs. birçok kanun çıkartıldı.

Demek ki;

Adalet ve Kalkınma Partisi; İktidara geldikten iki yıl sonra hukukta reform yapmış. Ama aradan geçen 16 yılda değişen teknoloji, yaşam biçimlerimiz, vs. sebeplerle yeni reform hasıl olmuş ve hükümette çalışmalarına başlamış. Öyle muhalefetin dediği gibi 18 yıl beklememiş.

Hukuk reformundan bir vatandaş olarak benimde beklentilerim var. Beklentilerimi uzun uzadıya değil, sadece birkaç madde de olarak yazacağım;

-Milletvekillerinin dokunulmazlığı kısıtlansın. Hiçbir kravatlı terörist meclis kürsüsünde veya başka platformlarda devletimi ve milletimi aşağılayıcı konuşma yapamasın. Eylemde bulunamasın. Bulunmasın ki; Kravatsız teröristler sırtını meclisteki kravatlılara, meclisteki kravatlılarda dağdaki kravatsızlara yaslamasın…

-Yargı kararı ile yalan söylediği, iftira attığı ispatlanan siyasetçilerin sembolik de olsa belli bir süreliğine meclise, parti binalarına, belediye binalarına girişi yasaklansın. Bu yazdığım sizlere tuhaf gelmiş olabilir. Ama söyledikleri ve söyleyecekleri yalanlara, iftiralarla ödenecek tazminat için fon kuranların mensubu olduğu parti binasına, meclise giremediğini bir düşünün. Böyle bir ceza tazminata hükmedilmekten daha ağır olmaz mı?

-Teröristlere, casuslara, çocuk istismarcılarına, tecavüzcülere idam gelsin.

-FETÖ, PKK başta olmak üzere terör örgütleri ile bağlantısı tespit edilen kamu çalışanları sadece kamu kurumlarından ihraç edilmesin. Devletten haksız yere aldığı maaşlarını da devlete iade etsin. Edemiyorsa; Mal varlığına el konulsun. Elde edilen para şehit ailelerine ve gazilerimize verilsin.

-Bazı duruşma günlerinde duruşma salonlarının kapısındaki listeden bir hakimin günde yirmi, otuz duruşmaya baktığını görüyorum. Düşünsenize bir hakim duruşma öncesi otuz dosya inceleyip; Duruşma günü ise sanık, tanık, mağdur, müdafi, vekil derken bir günde yüz, yüz elli kişiyi dinleyip adil karar verebilir mi?

Bu yüzden hakim ve savcı sayısı arttırılsın. Hakim, savcı yetersizliği nedeniyle en basit iftira olayına bile savcılarımız ancak 6 ay sonra takipsizlik kararı verebilmektedir. Adliyede hangi odaya girseniz sadece rafların masaların üzerleri değil, koltukların sehpaların üzerleri hatta yerler bile klasörler dolusu karar verilmeyi bekleyen evrak yığılı…

Geç gelen adalet vatandaşımızı mutsuz ediyor.