HOPPALA YAVRUM, BU ÖDÜL NASIL GELDİ?
Yıllardır şu belediyelerin ıvır zıvır işlerden dolayı aldıkları ödüller dikkatimi çeker. Ödül verenler ise ayrı bir konu. Kim kime niye ödül verir anlaşılır gibi değil.
Bir dönem İzmir merkezli Şehir ve Başkan Dergisi vardı. Her yıl belirledikleri yani ödül verecekleri belediyeye belirler organizasyon içinde belli bir miktar para isterlerdi.
Veya ben öyle biliyorum.
Lafın özü “Parayı veren düdüğü çalar” misali parayı bastıran en baba ödülü alıyordu. Aradan yıllar geçti bu kez hem derginin adı hem de şehir değişmiş bir şekilde karşımıza çıktı.
Adı bu kez Kent ve Başkan Dergisi olmuş. Yayınlandığı şehir ise Kayseri. Sahibi de değişmiş. Belki birbirleri ile alakaları da yoktur. İzmir nere Kayseri nere öyle değil mi? Ancak değişmeyen tek şey belediyelere ödül verme işi ve konsepti.
Efendim, Kent&Başkan Dergisi tarafından yapılan ve tüm Türkiye’yi kapsayan online anket sonuçlarına göre ödül almaya hak kazanan büyükşehir, il, büyükşehir ilçe, ilçe ve belde belediye başkanları 12 Eylül’de Malatya’da düzenlenen ödül töreni ile ödüllerini almış.
Ancak ödül alanlar arasında olan Antalya Büyükşehir Belediyesi de vardı. Onlar törene gitmemiş ve ödülü ayaklarına kadar Genel Yayın Yönetmeni Okan Geçgel getirip vermiş. Yani online yapılan bir yarışmada ödülde ayağa kadar getirilebilir!
Peki buraya kadar her şey normal diyelim. Dergi ulusal ve yasal. Yapılan yarışmada da belirleyici halk. Halkın seçtiğine diyeceğimiz yok!
Amma velakin bu nasıl bir adaylık süreci, bu nasıl bir seçim sistemi anlamış değilim. Ortaya konulmuş bir kriter bile yok. Bir de belediye kendisi başvuruyormuş yarışmaya!
Antalya Büyükşehir’in katılıp ödül aldığı proje ise halen devam ediyor ve hala yarım. Tam bitmedi yani. Gençlik Kampı Projesi! Temel atma yok, yeni bir yatırım yok. Sadece tadilat var.
Mevcut bir binaya yapılan tadilat işi ile böylesi büyük bir ödül almak takdire şayan öyle değil mi? Hani benim aklıma kurt düşürende bu. Kime nasıl anlattınız vatandaş nasıl görüp oy verdi?
Yahu güldürmeyin beni. Ortada yapılmış bir iş yok. Sadece tadilat yapılmış bir bina var. Buna gelinceye kadar Antalya Büşükşehir’in ‘Kasap Projesi’ni aday gösterip ödül alsaydınız daha iyi olurdu. En azından sıfırdan bir projeydi.
Sadede gelecek olursak bu ödül işleri insanları yanıltıyor. Döşemealtı Belediyesi Termessos Hastanesi ile Kristal Elmas ödülünü alıyor, Büyükşehir’de 980 proje arasından Gençlik Kampı ile. Bas parayı al ödülü anlayacağınız. Ne diyelim Allah daha çok versin.
DAHA NE YAPMAMIZ GEREK?
Son günlerde elimize gelen belgeleri ya haber yapıp ya da köşemize konu ederek kamuoyu ile paylaşıyoruz. Birçoğu adli makamlar tarafından soruşturma açılması gereken konular.
Hatta öylelerdi var ki ilgili bakanlıklar tarafından müfettişler gönderilerek incelemeye alınması gereken konular. Öyle boşa veya laf olsun diye yazılmış yazılar değil.
Örnek verecek olursam; birincisi Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk’ün yasak aşk hikayesi. Üzerinden bir yılı aşkın süre geçti. Elmalı Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açtı. Ama ortada hala bir ilerleme yok!
Ardından Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu hakkındaki usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları! Köleoğlu hakkında açılmış birkaç soruşturma var ama bunda da bir ilerleme yok!
Bunlar devam ederken Elmalı Belediyesi’nin Elmalı Kent Meydanı Projesi’ndeki usulsüzlük, sahte evrak gibi konular! Savcılığa suç duyurusu yapılmış ama ortada yine bir şey yok.
Yetmedi, Serik’te istifa eden CHP İlçe Başkanı İbrahim Demir’in rüşvet skandalı. Ortalığa yayılmış bir sürü ses kaydı. Bunlarda savcılığa verilmiş. Ama ortada yine bir şey yok!
Bu saydıklarım bilinen ve ortaya çıkan birkaç konu. Göz önünde olmayanları da sayarsak onlarca konu. Ama yapılan ciddi bir adli ve idari soruşturma yok gibi veya bana öyle geliyor.
“Yapanın yanına kar mı kalıyor?” sorusu aklıma geliyor. Ya da birileri çıkıp öyle olmadığını anlatsın. Veya bizim daha ne yapmamız gerektiğini izah etsin. Yoksa, herkes yaptığı ile kalır. Sonrada 4 belediye başkanı, 3 milletvekilinin katılımı ile Kumluca’da hamburgerci açılışı yaparız.
DENETİM ŞART AZİZİM
Son günlerde Antalya’da hayatımıza pat diye girdi şu elektrikli scooter uygulaması. Önüne gelen, çoluk, çocuk, yaşlı, genç herkes biniyor geziyor. Sırf denemek için bile binen var.
İlk bakışta ve binişte heyecan verici amma sonu kötü bitiyor. Polis denetliyor ama yetmiyor. Sokak araları tam bir rezalet. Kimin nereden çıktığı nerede kullandığı belli değil.
Bir bakmışınız kaldırımda, bir bakmışınız akan trafiğin içinde. Motosikletlilerden bıkan sürücüler bu scooterlerdan çok dertli. Her an kaza ile burun buruna getiriyorlar insanları.
İyi bir uygulama amma kural yok, varsa da takan yok. Atlayan binen gidiyor. Gidebildiği yere kadar. Belki birçok kişi ulaşımda bunu devrim olarak görebilir ama ben öyle düşünmüyorum. Çünkü biz kural sevmeyiz. Çünkü bu gidişle bu konu zamanla sıkıntılı bir hal alacak.
Demedi demeyin!