‘HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK?’ DERLER
Yazı başlığımın konusunu önceden, anlatacağım soruna denk düşen fıkrayı ise sonunda anlatacağım. Öncelikle konuyu iyice bir anlayıp dinleyelim. Herkesin malumu olduğu üzere ANTALYA’da ÇİLE haline dönüşen bir trafik ve ulaşım sorunu var. “Yok” diyenin ağzına rahmetli ERDAL AKPINAR’ın (Kepçe Erdal) 45 numara ayakkabısı ile vururlar.
Bu sorunu günlerdir LİDER HABER başta olmak üzere bazı medya kuruluşları ile vatandaşlar sosyal medyada GÜNDEME getiriyor. Zaten verilen cevaplarda SORUNUN varlığına işaret ediyor. Birkaç yıldır herkesin mustarip olduğu bu çileye dönüşen sorun hakkında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı MUHİTTİN BÖCEK basın toplantısı düzenledi. ANKARA’da olduğum için yetişemedim.
Toplantının özetini ajanslar ve sosyal medyadan takip ettim.
Başkan BÖCEK, rakamlar vererek ulaşımla ilgili neler yaptıklarını anlatmış.
Böcek, şehir içi trafiğini rahatlatmak için 4. Etap Raylı Sistem projesinin
ihale aşamasına geldiğini, 2'si elektrikli 62 YENİ OTOBÜS ile toplu taşıma
sistemini güçlendirdiklerini söylemiş.
Neyse. Yeni otobüslerle birlikte SİYAH PLAKALI 303 otobüsle
hizmet vereceklerini kaydeden Böcek, asıl zurnanın ZIRT dediği yere gelmiş.
Yani milleti canından bezdiren halk otobüsçülerine. 492 otobüsten 360'ının
aktif ve 240'ının çalıştığını ifade etmiş.
Aslında bu cümlelerle sözde esnaf olan ancak AHİLİK terbiyesinden zerre kadar nasibini almayıp ANTALYALILARA resmen eziyet eden bu otobüsçülere, daha fazla eziyet etsinler diye kilometre başına 2.5 lira destekleme yapılıyormuş. Bu da aylık 6.5 milyon lira tutuyormuş.
Ve Böcek bu cümlelerden sonra ağzındaki baklayı çıkararak,
“Bana göre ANTALYA'da ulaşımı Büyükşehir olarak biz yapmalıyız. ÖZEL HALK
OTOBÜSLERİ kaldırılmalı. Ama son günlerde otobüslerin kaldırılıp sahiplerine T
plakasıyla taksicilik hakkı verileceği söyleniyor. Bu kesinlikle yalan,
inanmayın” cümlelerini kurmuş.
Sorunları anlatan BÖCEK, içinden çıkılmaz hale gelen ULAŞIM
sorunuyla ilgili olarak öncelikle buna etkenin GÖÇ ve artan ARAÇ SAYISI
olduğunu anlatmış. Ardından da “Karayollarına ait projesi olan ama yapılmayan
ÇEVRE YOLLARI, KATLI KAVŞAKLAR, alt ve üst geçitler, yıllarca onay için
bekletilen RAYLI SİSTEM çalışmalarımız sorunun nedenleri” demiş.
Bu arada hazır o kadar gazeteciyi çağırmışken de KONYAALTI- LARA- KUNDU arası 22 kilometrelik 5. etap ve KONYAALTI'ndan VARSAK'a uzanan 4. etap raylı sistem hattının SARISU'dan başlayarak Sakarya Bulvarında VARSAK hattıyla birleşmesi hakkında da bilgiler vermiş.
Başka meselelerde var ama öncelik bu anlattıklarında. Yoksa
benim gibi CAHİL bir adama bir türlü anlatamayıp kabul ettiremedikleri onlara
göre AKILLI bana göre AKILSIZ kavşak konusu bilem var.
Buraya kadar sevgili dostum Başkan Böcek’in anlattıklarını
özetledim. Tabiri caizse virgülüne bile dokunmadım. Eğer hata varsa ajansların
yazdığındadır.
Neyse gelelim meselenin özüne ve benim bakış açıma. KIRIMIZI
renkli otobüsler alınalı en az 4 ay oldu. Yahu adama sorarlar “BU GÜNE KADAR
NİYE BEKLETTİNİZ” diye.
Binlerce ANTALYALI, yaşlısı, genci, kadını, çoluk çocuğu
çile çekerken madem otobüsçülerin araçlarını seferden çektiğini biliyordunuz
niye bir müdahalede bulunmadınız?
Ben aylarca, “Toplu ulaşımı belediye kendi yapmalı. Derhal
otobüs ruhsatları iptal edilmeli. Ankara, Konya ve Kayseri gibi büyükşehirler
örnek alınmalı” dediğim de AKLINIZ neredeydi? Hadi yapın o zaman elinizden alan
mı var?
Otobüslere T plaka verileceği konusunu LİDER HABER’in gündeme getirdiğini cümle alem biliyor. Hatta bu dedikodudan öte VERİLEN SÖZÜN kimin ağzından çıktığını da biliyordunuz niye bir iki kelam etmediniz o zaman?
Sonrasında onca mesele içinde lafı dönüp dolaştırıp ULAŞIM
sorununu göç, artan araç sayısı ile yapılmayan yol ve köprülü kavşaklara
bağlayabildiniz anlamadık. Peki adama sormazlar mı, “Siz kaç kilometre yeni yol
yaptınız” diye. Hani suçu HÜKÜMETE topu taca atmak en kolay iş gibi geldi bana.
Ben toplantıda asıl önemli olan meseleyi özetledim
özetlemesine de, bunları yazarken aklıma herkesin bildiği meşhur Nasreddin Hoca
fıkrası geldi. NASREDDİN HOCA’nın evine gece hırsız girer, ahırdaki eşek dahil
evde ne var ne yok götürür. Sabahleyin komşuları toplanır, hocaya sorular ile
yüklenir.
Birisi, “Hocam niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın?
Bir başkası evine HIRSIZ giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Bir diğeri de
kusura bakma ama eşeğin ve eşyaların çalınmasına en büyük sebep yine SENSİN.
Çünkü doğru dürüst bir evin ve ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor” demiş.
Hoca kızmış; “Yahu el insaf, kabahatin hepsi benim mi?
HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK?” cümleleri ile cevabı patlatmış. Tabi anlayana.
Bu sözü işimize gelen her yerde kullanırız. Yeter ki İŞİMİZE
gelsin. Kafama nereden takıldıysa bu NASRETTİN HOCA’nın kendisini acımasızca
suçlayanlara karşı kullandığı son cümle beni aldı bu meseleye götürdü.
ANTALYA’da bir sorun var. Bu sorunun muhatabı elbette bizler
değiliz. NASRETTİN HOCA hiç değil. Bunu ÇÖZECEK de bizler değiliz. Allah aşkı
için bize “Hırsızın hiç mi suçu yok” dedirtmesin kimse.
Kimse kim, gereği yapılsın VESSELAM…